Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Voltaire

 “Küçük insanların büyük gururları olur” Voltaire     Kitaplara zor sığan insanları bir köşe yazısında anlatmak gibi baş etmem gereken önemli bir sorunum var. Ünlü Fransız yazar-filozof Voltaire de onlardan biridir. Geçenlerde laikliğin kökeniyle ilgili yazdığım yazıda yine Voltaire vardı. Oradaki ana fikir kısaca şuydu: Voltaire, Rousseau gibi Fransız devrimine ilham veren aydınlardandır. Laiklik, devrimin omurgasını oluşturur. Fransa’da laiklik fikrini ilk ortaya atan doğubilimci De Guines, Selçukluların uyguladığı bir yönetim şekli olarak ‘Hunların ve Türklerin Tarihi’ adlı kitabında laiklikten uzunca bahsetmiş. Yaşadığı dönemde Fransa’da çok okunan ve dikkate alınan Voltaire de laiklik konusunu bu kitaptan alıntılayıp, kendi yazılarına aktararak Fransız toplumuna yayar. Öyle ki bu ‘yeni düşünceyi’ Fransız halkının bilincine iyice işler ve devrimde kullanılan fikir haline gelir. Bu iddiaya göre laiklik Selçuklulardan, Fransız yazar ve düşünürler aracılığıyla Fransız devrimine aktarılmıştır.    Voltaire’in asıl adı François Marie Arouet’tir. Yazılarını Voltaire takma adıyla yazmıştır. Yüzlerce eseri arasında ‘Türkler Müslümanlar ve Ötekiler’ başlıklı bir kitabı da vardır. O, Türkleri sevmezdi ama takdir ettiğini yazmaktan da çekinmezdi. Örneğin onun ‘düello’ ilgili saptaması hayli ilginçtir.“Türklerde düello geleneği yoktur. Yiğittirler fakat düello etmezler. Çünkü barış zamanlarında silah taşımazlar. Düellonun uygarlıkla bir ilgisi yoktur” demiştir.    Yazar Bora Çalışkan; Voltaire’in bütün eserlerini tarayarak, onun Türkler ile ilgili tüm görüşlerini tek bir kitapta toplar. Kitapta, Türkler için yüzyıllar boyunca nasıl sistematik bir kötüleme kampanyası yürütüldüğü gözler önüne seriliyor. Fakat vicdan sahibi Voltaire, iftiralara isyan eder. “Bu kadar adaletsizlik olmaz” diye adeta haykırır.   1694 yılında doğdu. Sekiz yıl boyunca sanat eğitimi aldı. Mezuniyeti ardından edebiyatta kariyer yapmaya başladı. Oysa babası hukukçu olmasını çok istiyordu. Hayatı boyunca insan haklarını ve din özgürlüğünü savundu. Kendisi dinlere inanmayan ama Tanrı’ya inanan bir deist idi. “ Din halkların iyi yönetilmesi için şarttır” demiştir. Ayrıca din konusunda “ Eğer dinin alanı gereksiz yere genişletilirse, bu durum insanların ondan uzaklaşmasını sağlar” düşüncesi laiklik ilkesini güçlendiren bir savdır. Voltaire’in “ Fikirlerinizden nefret ediyorum ama onu ifade etmenizi ölümüne savunurum” sözü fikir özgürlüğü alanında çok bildiktir. Aydınlanma çağının öncülerindendir. 18.yüzyıl Fransa’sında ‘filozoflar’ olarak anılan aklın üstünlüğüne inanan düşünürlerdendir. Aydınlanma Batı’nın hayatında, ticaret ve sanayileşme yoluyla, burjuva veya orta sınıfın çıkmasıyla gerçekleşen büyük ve çok temelli bir dönüşümdür.   Voltaire; yapıtlarında olduğu kadar yaşamında da dinsel hoşgörünün yerleşmesi, maddi refahın artması, insan haklarına saygı duyulmasını savundu. Öyle ki Viktor Hugo; “Voltaire demek, 18.yy. demektir” saptaması ile onun önemini vurgulamıştır. Tüm kavgacı düşünürler gibi dostundan çok düşmanı vardı. Akademik felsefe açısından Voltaire sıkı bir filozof olmaktan çok, iyi bir polemikçi ve denemecidir. Keskin kalemi ile felsefeciden, kilise mensuplarına, siyasetçiden, edebiyatçıya herkesi hedef alır. O, yeni bir milat peşindedir. Felsefe, din, tarih, siyaset yeniden yazılmalıdır ona göre. Düşünce tarihini iyi bilen bir araştırmacıdır. En büyük etkileşimi ise yakın olması hasebiyle sık gidip geldiği İngiliz düşünürlerdir.   Osmanlı’da Tanzimat döneminde Batı ile başlayan ilişkiler; felsefeye ilgiyi de beraberinde getirir. Meslekten felsefeci olmayan ancak felsefeyi geniş kitlelere ulaştıran Voltaire; temel felsefe eğitimi görmemiş Osmanlı aydınlarının ilk başvurdukları düşünürlerdendir. Kullandığı ‘Voltaire’ mahlasının kökeni belirsizdir. Kral aleyhine yazdığı şiirler nedeniyle bir yıl hapis yattı. Fransız piyangolarındaki bir açıktan yararlandı zengin oldu. Bu sayede çalışmaya gerek duymadan kendisini edebiyata verebildi. Üretken bir yazardı. Birçok eseri dönemin sansürüne maruz kaldı. Kadınlarla uzun süreli ilişkiler yaşayan Voltaire, hiç evlenmedi ve çocuğu da olmadı.      Keskin zekalı, sivri dilli idi. Günde 18 saat çalıştığı olurdu. Yapıtlarının yanı sıra ömrü boyunca yirmi bine yakın mektup yazdığı bilinir. Bazı kaynaklara göre günde 40 fincan kahve içtiği söylenir. Hayatını incelediğimde oldukça çalışkan, özgüven sahibi, iyi yaşamayı seven, cesur, anarşist ruhlu ve hercai gönüllü bir adam olarak değerlendirdim ben onu. 1778 yılında Paris’te öldüğünde 84 yaşında idi. Şu son sözleri ile kapatıyorum: “O kadar mutluyum ki utanıyorum.”      
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2020 - Perşembe

Voltaire

 “Küçük insanların büyük gururları olur” Voltaire

 

  Kitaplara zor sığan insanları bir köşe yazısında anlatmak gibi baş etmem gereken önemli bir sorunum var. Ünlü Fransız yazar-filozof Voltaire de onlardan biridir. Geçenlerde laikliğin kökeniyle ilgili yazdığım yazıda yine Voltaire vardı. Oradaki ana fikir kısaca şuydu: Voltaire, Rousseau gibi Fransız devrimine ilham veren aydınlardandır. Laiklik, devrimin omurgasını oluşturur. Fransa’da laiklik fikrini ilk ortaya atan doğubilimci De Guines, Selçukluların uyguladığı bir yönetim şekli olarak ‘Hunların ve Türklerin Tarihi’ adlı kitabında laiklikten uzunca bahsetmiş. Yaşadığı dönemde Fransa’da çok okunan ve dikkate alınan Voltaire de laiklik konusunu bu kitaptan alıntılayıp, kendi yazılarına aktararak Fransız toplumuna yayar. Öyle ki bu ‘yeni düşünceyi’ Fransız halkının bilincine iyice işler ve devrimde kullanılan fikir haline gelir. Bu iddiaya göre laiklik Selçuklulardan, Fransız yazar ve düşünürler aracılığıyla Fransız devrimine aktarılmıştır.

   Voltaire’in asıl adı François Marie Arouet’tir. Yazılarını Voltaire takma adıyla yazmıştır. Yüzlerce eseri arasında ‘Türkler Müslümanlar ve Ötekiler’ başlıklı bir kitabı da vardır. O, Türkleri sevmezdi ama takdir ettiğini yazmaktan da çekinmezdi. Örneğin onun ‘düello’ ilgili saptaması hayli ilginçtir.“Türklerde düello geleneği yoktur. Yiğittirler fakat düello etmezler. Çünkü barış zamanlarında silah taşımazlar. Düellonun uygarlıkla bir ilgisi yoktur” demiştir.

   Yazar Bora Çalışkan; Voltaire’in bütün eserlerini tarayarak, onun Türkler ile ilgili tüm görüşlerini tek bir kitapta toplar. Kitapta, Türkler için yüzyıllar boyunca nasıl sistematik bir kötüleme kampanyası yürütüldüğü gözler önüne seriliyor. Fakat vicdan sahibi Voltaire, iftiralara isyan eder. “Bu kadar adaletsizlik olmaz” diye adeta haykırır.

  1694 yılında doğdu. Sekiz yıl boyunca sanat eğitimi aldı. Mezuniyeti ardından edebiyatta kariyer yapmaya başladı. Oysa babası hukukçu olmasını çok istiyordu. Hayatı boyunca insan haklarını ve din özgürlüğünü savundu. Kendisi dinlere inanmayan ama Tanrı’ya inanan bir deist idi. “ Din halkların iyi yönetilmesi için şarttır” demiştir. Ayrıca din konusunda “ Eğer dinin alanı gereksiz yere genişletilirse, bu durum insanların ondan uzaklaşmasını sağlar” düşüncesi laiklik ilkesini güçlendiren bir savdır. Voltaire’in “ Fikirlerinizden nefret ediyorum ama onu ifade etmenizi ölümüne savunurum” sözü fikir özgürlüğü alanında çok bildiktir. Aydınlanma çağının öncülerindendir. 18.yüzyıl Fransa’sında ‘filozoflar’ olarak anılan aklın üstünlüğüne inanan düşünürlerdendir. Aydınlanma Batı’nın hayatında, ticaret ve sanayileşme yoluyla, burjuva veya orta sınıfın çıkmasıyla gerçekleşen büyük ve çok temelli bir dönüşümdür.

  Voltaire; yapıtlarında olduğu kadar yaşamında da dinsel hoşgörünün yerleşmesi, maddi refahın artması, insan haklarına saygı duyulmasını savundu. Öyle ki Viktor Hugo; “Voltaire demek, 18.yy. demektir” saptaması ile onun önemini vurgulamıştır. Tüm kavgacı düşünürler gibi dostundan çok düşmanı vardı. Akademik felsefe açısından Voltaire sıkı bir filozof olmaktan çok, iyi bir polemikçi ve denemecidir. Keskin kalemi ile felsefeciden, kilise mensuplarına, siyasetçiden, edebiyatçıya herkesi hedef alır. O, yeni bir milat peşindedir. Felsefe, din, tarih, siyaset yeniden yazılmalıdır ona göre. Düşünce tarihini iyi bilen bir araştırmacıdır. En büyük etkileşimi ise yakın olması hasebiyle sık gidip geldiği İngiliz düşünürlerdir.

  Osmanlı’da Tanzimat döneminde Batı ile başlayan ilişkiler; felsefeye ilgiyi de beraberinde getirir. Meslekten felsefeci olmayan ancak felsefeyi geniş kitlelere ulaştıran Voltaire; temel felsefe eğitimi görmemiş Osmanlı aydınlarının ilk başvurdukları düşünürlerdendir. Kullandığı ‘Voltaire’ mahlasının kökeni belirsizdir. Kral aleyhine yazdığı şiirler nedeniyle bir yıl hapis yattı. Fransız piyangolarındaki bir açıktan yararlandı zengin oldu. Bu sayede çalışmaya gerek duymadan kendisini edebiyata verebildi. Üretken bir yazardı. Birçok eseri dönemin sansürüne maruz kaldı. Kadınlarla uzun süreli ilişkiler yaşayan Voltaire, hiç evlenmedi ve çocuğu da olmadı.   

  Keskin zekalı, sivri dilli idi. Günde 18 saat çalıştığı olurdu. Yapıtlarının yanı sıra ömrü boyunca yirmi bine yakın mektup yazdığı bilinir. Bazı kaynaklara göre günde 40 fincan kahve içtiği söylenir. Hayatını incelediğimde oldukça çalışkan, özgüven sahibi, iyi yaşamayı seven, cesur, anarşist ruhlu ve hercai gönüllü bir adam olarak değerlendirdim ben onu. 1778 yılında Paris’te öldüğünde 84 yaşında idi. Şu son sözleri ile kapatıyorum: “O kadar mutluyum ki utanıyorum.”

  

  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.