“ Yazgı; yolunu kendi bulur” Latin Sözü     2020’yi kapatırken herkes ‘bitse de kurtulsak’ diyor. İnsanlar ‘böylesini hiç yaşamadık bir an önce kurtulalım’ derken… Sanırsın önceki yıllar çok sorunsuzdu. Milenyum ile birlikte her sene bir öncekini aratır oldu. Doğru, 2020 yılı kötü bir yıldı ancak son çeyrek yüzyıl aslında epey sancılı geçiyor. İki kutuplu dünyanın görece sakin yılları, Doğu Bloku’nun çökmesiyle yerini; ABD önderliğinde tek kutupluluğa bıraktı. ABD emperyalizmi o denli kötü politikalar izledi ki adeta insanlığın üzerine kabus gibi çöktü. Afganistan’dan Cezayir’e tüm İslam coğrafyası ABD’nin hışmına uğradı. Yaşananlar, kötü bir rüya gibiydi. Buna bir de artan çevre kirliliğini, küresel iklim değişikliğini, bozulan ekonomiyi eklediğinizde içinden çıkılmaz hal aldı.   Fakat dünya son yıllarda ABD’nin vahşi politikalarından sıyrılma sürecine girdi. Bunun en büyük nedeni ABD’nin her bakımdan zayıflamasıdır. Avrasya bölgesinin güçlenmesiyle ABD emperyalizmi, dünya üzerindeki hakimiyetini yitirmeye başladı ve dünya çok kutuplu yeni bir düzenin ayak seslerini duymaya başladı. Corona salgınıysa sanki, yeni bir dünya düzenine geçmenin anahtarı gibi görülüyor. Salgını; dünyayı sıfırlamanın, dünyaya ‘reset’ atmanın küresel maymuncuğu olarak algılayanlar çoğalıyor. Çünkü hayatımıza giren yenilikler bunun izleri ile dolu…    Kimi bilim insanları, konunun uzmanları 2020 yılını bir dönüm yılı, adeta bir eşik olarak değerlendirme eğilimindeler. Onlara göre 2020’yi iyi hatırlatacak birçok şey gerçekleşmiş. Sosyoloji, fizik, felsefe, moda ve teknoloji alanında yirmi başlık öne çıkmış. Bakınız, tüm olumsuzluklara rağmen, 2020’de olumlu addedilecek önemli saydığım neler neler gerçekleşmiş: Ev oteldir algısı değişerek, evler tekrar yaşanan mekanlar haline geldi. Doğa ile iç içe korunaklı ortamlara göç başladı. Erkekler ev işlerini keşfetti. Zorunlu olarak evde tecrit edilme, aile birliğinin yeniden tesis edilmesini sağladı. Aile içi dayanışma arttı.   Sanayi üretimi ve trafik düştüğü için doğanın kirliliği azaldı. Doğanın hızla kendini yenileyebileceği anlaşıldı. Alışveriş öncelikleri değişti, tüketim azaldı. İnsanlığın yararına çalışan bilime güven arttı. Dünyada kişisel hijyen alışkanlığı oluştu. Sağlık ve tıp değerli hale geldi. Dijital evrim dev bir sıçrama yaptı. İzolasyon nedeniyle herkes aynı teknolojik dili konuşur oldu. Birçok alanda özgünlük ve yerellik arttı. Devlet ve kurumlar ile ilişkiler dijitalleşti ve hızlandı. Hayat online sürmeye başlayınca, fiziki mesafelerin yarattığı fırsat eşitsizliği ortadan kalktı. İnternetin eşitleyici özelliği fark edildi.   Eğer olumlu taraftan devam ederseniz listeyi daha da uzatabilirsiniz. 2020 yılı ‘her iyilikte bir kötülük her kötülükte bir iyilik vardır’ felsefesinin doğrulandığı bir yıldır ayrıca. Elbette 2020 yılını kötü yanlarından görmek isterseniz de- işte orada listenin metrelerce uzayacağından eminim. Ancak yılbaşı günü çok karamsar olmayı tercih etmeyelim ve olumlu pencereden bakmaya çalışalım.   Sene sonları genellikle bir muhasebe yapılır. İnsan, geçen zaman aralığında nelerin iyiye, nelerin kötüye gittiğini hesap eder. Büyük çoğunluğumuz maddi açıdan kayıplar yaşadı. Virüs kapmayanlar, yakınlarını veya en azından tanıdıklarını kaybetti. Bu, tabii bazı psikolojik sorunlara yol açtı. Çocuklar, gençler okullarına gidemedi. Sosyalleşmekten mahrum kaldı çoğumuz.   Ayrıca sene sonları insanlar astroloji yazarlarına da kulak kabartır. ‘Acaba gelecekte bizleri neler bekliyor’ un cevapları aranır. İşte orada da 2020; 200 yıllık bir çağa veda edilen bir yıl olarak kabul edilmiş ve 2021’deki değişime hazır olmamız önerilmiş.   Doğu’nun liderliğe oturduğu bir dönem, devrimler, keşifler, icatlar bizleri bekliyormuş. Uçan arabalara, iyileştiren kıyafetlere şimdiden hazır olun! Kapitalizm gidici, sosyal adalet yükselen değermiş gelecekte…Pek çok hastalığın sonu gelecekmiş. Türkiye ekonomik hedeflerine ulaşacakmış. Çin-ABD ticaret savaşı ülkemize yarayacakmış…   Bir kere, başta söyledim bugün yılbaşı ve bugün karamsarlığa yer yok! Sağlıkla, umutla kalınız! İyi yıllar….