“İktisadi hareket eden hiçbir toplum fakir düşmez” Hadis-i Şerif
‘Güler Yüzlü Kapitalizm’ adlı yazımın ardından, iktisatçı dostum Şevki Çobanoğlu bana imzalı kitabı ‘İslam Ekonomisi’ni ( Yediveren Yayınları-2013) ulaştırdı. Ben yazımda kendimce yüzeysel bir kapitalizm, sosyalizm kıyaslaması yapmıştım. Tabii bu, ister istemez yanlış bir intiba da uyandırdı sanırım. Çünkü insanlığın önünde sadece iki seçenek yoktu. Bir de bizlere anlatılmayan, dersi verilmeyen bir ‘İslam Ekonomisi’ gerçeği vardı.
Günümüzde insanlık uygulanan ekonomik sistemlerin tıkandığı konusunda hemfikirdir. Fakat aynı zamanda ortaya konan çözüm önerileri konusunda da bir fikir birliği yoktur. İçinden geçmekte olduğumuz bu kaotik zaman aralığında, yeni arayışlar ve çıkış yolları tartışılmaktadır. Dünyaya yön veren egemenler çözümü, yine kendi sistemleri içinde görmek ve inisiyatif almak peşindedir. O da; insanlığı bir kriz ortamına sokan kapitalist sistemi rehabilite etmekten geçmektedir.
Oysa kökleri İslam’a dayanan başka çözümlerin varlığından da haberdar olmalıyız. İnsanlık alemine daha adil ve yaşanabilir ekonomik modeller sunmak, pekala mümkündür ki bu sistem asırlar öncesinde denenmiş ve başarılı olmuştur. İktisatçı yazar Şevki Çobanoğlu çıkardığı kitapta bunları ele almıştır.
İslam ekonomik problemin kaynağını diğer sistemlerden farklı bir yerde bulur. İslam’a göre ekonomik problem; “ her şeyden önce bizzat insanın kendi nefsinin problemidir”. Devamla, insanın zalim, nankör, kanaatsiz ve israfçı oluşuna dayanmaktadır. Eğer insan bu olumsuz sebepleri aşarsa, ekonomik problemleri de aşar ve bunalıma düşmez. Kapitalist ekonomik sistemin temelinde faiz sorunu vardır. İslam ekonomisinde ‘kanaat’ önemli bir yer tutar.
İslam ekonomisi denince akla bir nizam gelmelidir. Burada faize, haksız kazanca, sömürüye ve rüşvete yer yoktur. Faiz yasaklandığında haksız kazanç ve sömürü ortadan kalkar. Zekatın alınması ile de toplumda adil bir paylaşım sağlanır. İslam doktrini karma mülkiyet esasını savunur. Buna göre, bireysel, toplumsal ve devlet mülkiyetini kabul eder.
İhtiyaç meselesi ekonominin ana meselesidir. İslam ekonomisinde zaruri ihtiyaçların karşılanması esastır. Lüks tüketim maddeleri İslam ekonomisinde üretilmez ve talebi de zaten oluşmaz. İslam’da tasarruf ve yatırım önerilir. Müslümanlar servetlerini bütün insanların yararlanacağı şekilde kullanmalıdır.
İslam’da ekonomik teşebbüse yasak konmamıştır. Teşebbüs; kar sağlamak, hizmet etmek ve başkalarının ihtiyacını karşılamak için kurulan türlü teşkilattır. Üretim faktörleri; toprak, emek, sermaye ve teşebbüs olmak üzere dört kısımda ele alınır. İslam ekonomisinde haram kılınan israflı ve zararlı maddelerin üretimi yasaktır. Tüketim; beşeri ihtiyaçları tatmin etmektir. İslam ekonomisi tüketimde israfı ve lüksü ortadan kaldırır. Adil bir dağılımla insanların huzur bulacağı bir tüketim sağlar.
İslam’da hem birey hem toplum hem de devlet mülk üzerinde bir takım haklara sahiptir. Ancak, gerçek mülkiyet Allah’a aittir. İnsan mülkiyeti, Allah’a karşı sorumlu olduğunu unutmadan, emaneten elinde tutar. Zekat; zengin Müslümanların zorunlu olarak vermesi gereken vergidir. Zekat, servet yığmaya engel olur. Kapitalist anlayışı yok eder ve zengin ile yoksul arasında adil bir dağılım sağlar.
Önceden kazancı garanti eden tüm işlemler faizcilik sınıfına girer. Faizli işlemlerde kazanç daima sabit ve önceden bellidir. Bu bakımdan alın terine dayanmaz, risk bulundurmaz. Faiz, İslam ekonomisinde yoktur ve Allah tarafından yasaklanmıştır. Fakat tarihte, İslam toplumları dışında her devirde uygulama alanı bulmuştur. Kitapta faizin tarihsel gelişimi detaylı olarak incelenmiş ve zararları göz önüne serilmiştir.
Kar belirli bir alışveriş sonucu meydana gelir. Kar elde eden sermaye sahibi risk ve sıkıntıları göğüsleyerek faaliyet yürütür. Ama faiz alan sermaye için risk ve zorluk söz konusu değildir. Faiz, başkasının kazancından ve emeğinden zorla alınır. İslam ekonomisinde paraya asli görevi verilir ve faiz zulmünden kurtarılır. İslam’da 1- Para için kazanç verilmez. 2- Para biriktirilip depo edilmez, sürekli tedavüldedir. 3- Para ticareti engellenmelidir. Bir bedel (faiz) karşılığı satılması önlenmelidir. 4- Ekonomik bunalımdan çıkmak için faiz terk edilmeli, para sadece mübadele aracı olarak kullanılmalıdır. İsraf; ekonomiyi bozan diğer bir etkendir ve İslam’da yasaktır.
Enflasyonun da ekonomi üzerinde yıkıcı bir etkisi vardır. Enflasyonu önlemenin çaresi; üretim arzı ile tüketim talebinin aynı seviyeye getirilip, dengelenmesidir ve ekonomideki ( faiz, devalüasyon, israf, lüks gibi) türlü olumsuzlukların önüne geçilmelidir.
İslam ekonomisinde çalışanlar, sosyal kültürel açılardan desteklendiği gibi ücretleri de yeterli düzeydedir. İslam’da mevcut ekonomik kaynaklar verimli değerlendirildiğinden ve kaynak israfı yapılmadığından, tasarruf terbiyesi sağlandığından, yatırımlar dengeli yapıldığından işsizlik de sorun olmaktan çıkar.
Banka sistemi İslam ekonomisinde de vardır ama faizsiz çalışır, kar-zarar prensibine göre işler, krediler faizsizdir. İslam ekonomisi planlı bir ekonomidir. İslam’da kalkınma ve büyüme insanın çalışma ve çabasına bağlı olarak gelişir. İslam’da kalkınma milli bir davadır. Sunulacak reçeteler insan fıtratına ve ülke benliğine uygun düşünceler taşımalıdır.
Şevki Çobanoğlu’nun kitabı, yer yer ayetler ve hadislerle desteklenmiş, diğer sistemlerle mukayeseler yapılmış, samimi ve umut veren bir çalışmadır.