“ Zoru başarırız, imkansız zaman alır”
2023 yaklaştıkça etrafında bir sürü soru dolaşıyor. Ben bu tarihi biraz da 2012 yılı için kopartılan gürültüye benzetiyorum. O zamanlar, ‘2012 tarihin sonu ve Maya takviminde geçen kıyamet günü’ diye epey heyecan yaratmıştı. Hatta bizim Şirince köyümüz ‘ayakta kalacak nadir yerlerden’ sanılarak tüm dünyadan ziyaretçi akınına uğramıştı.
Tabii ki 2023’te kıyamet kopmayacak kimsenin öyle bir iddiası da yok ama gel gör ki hem Türkiye bakımından hem de dünya bakımından önemli bir dönemeç olarak görülmektedir 2023. Birleşmiş Milletler, ‘Ajanda 2030’ adı altında bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, dünya genelinde 2023’ten itibaren yaşanacak, küresel boyuttaki iklimsel değişimler, gıda kıtlığı, su kıtlığı gibi konular, ‘sürdürülebilir bir dünya’ sloganı ile kamuoylarına anlatılmak isteniyor.
2023-2030 arası yaşanacak, ağırlıkla Orta Doğu coğrafyasını kapsayan 7 yıl sürecek bir kuraklıktan bahsediliyor. Yaşanacak olası kuraklığın bir milyar insanı göçe zorlayacağı ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu devletlerin göç baskısı altına gireceği varsayımı var. Ayrıca 2030 yılına kadar geçecek süre, Çin’in ABD’den küresel liderliği teslim alacak yıllar olarak biliniyor. Bu devir-teslim sürecinin savaşsız atlatılıp, atlatılamayacağı da tartışılan konular arasında.
Ama asıl biz bugünkü yazımızda 2023’ün Türkiye’yi ilgilendiren kısımlarından bahsedeceğiz. 2023 dünyadan çok, bizim için fazla önem taşıyor. O tarih cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü öncelikle. 100. yıl dönümleriyle alakalı kuvvetle dillendirilen bir tez var o da; dünya sahnesindeki devletlerin en etkin dönemlerinin ilk yüz yılda yaşandığı fakat ikinci yüzyılda devletlerin başka bir yöne doğru evirildiği yönündedir.
Bu görüşe göre, devletlerin kuruluş felsefesinin değiştiği başka bir aşamaya geçtiği söylenir. 2023’te genel seçimlerin yapılacağı bilgisi de bu görüşü güçlendirmektedir ve birçok insan Cumhur İttifakının devam etmesi durumunda, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin dönüşeceği düşüncesini taşımaktadır. Yabancı bir uzman, o günkü genel seçimleri bir milat olarak görüyor ve seçimleri hangi ittifak alırsa alsın, bildiğimiz anlamıyla cumhuriyetin devam etmeyeceği görüşünü atıyor ortaya.
Muhaliflerin seçimleri alması demek, yabancı uzmana göre CHP içindeki 10 Aralık hareketinin seçimleri alması demektir ve bu kesinlikle bugüne kadar gelen Türkiye’den daha başka bir Türkiye önermektedir. Cumhur İttifakının devamında ise yine bir takım farklılıklar oluşacaktır devlet yönetiminde. Onlar da bugünkünden farklı bir siyasi çizgi sürdüreceklerdir.
Türkiye’de 2023’le ilgili birçok şehir efsanesinden en popüleri; belki de yer altı zenginlikleriyle alakalıdır ve denir ki ‘Lozan’da bunları yüzyıl boyunca çıkarmayacağımızı taahhüt etmişiz.’ Oysa gerçekle hiç ilişkisi bulunmayan bir inanıştır bu. Yine Lozan bağlantılı ve Atatürk’ü koruma kanunu ile ilgili yaygın şehir efsaneleri vardır. Bir diğeri de mütedeyyin kesimin inandığı ebcet hesabıdır. Ve orada da Fetih suresi etrafında 2023 ile ilgili birtakım görüşler ileri sürülür.
Her devlet önüne hedefler koyar, gelecek projeksiyonları çizer. Bizim devlet aklımız da bundan bağımsız düşünülemez. Ülke olarak biz de belirlediğimiz hedeflere adım adım yürümek isteriz. Bana göre 2023 yılını ezoterik benzetmelerden ayrı tutarak değerlendirmek gerekir. Devlet aklı zaten 2023 derken, cumhuriyetin 100. yıl dönümünü baz almıştır. Hakeza 2053 yılı hedefleri vardır ve bu yıl da İstanbul’un fethinin 600. yıl dönümüdür. Diğer bir tarih 2071 hedefidir. Orada da Malazgirt zaferinin 1000. yıl dönümünü esas alan hedeflerdir. Devletimiz bu zaman aralıklarında gerçekleştirmek istediği ana çizgileri ortaya koyar. Misal, bu yılın kasım ayında ‘Türk Devletleri Ekonomik Birliği’ açıklanacak. 2023’te ise bu ‘Türk Devletleri Birliğine’ dönüşecek.
2023’te ‘Türkiye’nin Çin’i dengeleme politikası’ da denen Orta Asya stratejisi somutlaşacak. Ayrıca Balkanlar, Afrika, Orta Doğu ve İslam ülkeleri stratejileri vardır devletimizin ve bunlar sırası geldikçe ve ekonomik, askeri, siyasi konjonktür elverdiğince peyderpey devreye alınacaktır ki birçoğu zaten usul usul yürümektedir…
2023 dendiğinde ben ilaveten savunma sanayi hamlelerini anlarım. Ne tesadüftür ki 2023-2030 zaman aralığı, Türkiye’nin en küçük mühimmattan, muharip uçağa, tüm askeri donanımını yerli ve milli imkanlardan karşılayacağı, savunma sanayisi konusunda yüzde 100 yerliliğe ulaşacağı bir zaman aralığıdır.
2023’e uçuk- kaçık ve hayal ürünü anlamlar yüklemek yerine, Türkiye’nin daha bağımsızlaştığı ve etki alanını arttırdığı bir tarih olarak bakmak lazım.