“ Sistem; çatışmanın enerjisiyle hareket eder”
ABD neden çok konuşuluyor? Çünkü uyguladığı ekonomik siyasi ve askeri politikalarla dünyanın seyrini belirliyor da ondan. Son Afganistan tahliyesi üzerine, ABD hararetle tartışılmaya devam etti. Birçok kişi ABD’nin yenilebileceğine ihtimal dahi vermiyor. “Afganistan’dan öylesine çekilmiş miş, yok bir bildiği varmış” falan… ABD o denli içlerimize işlemiş ki, o denli gücüyle, her türlü propaganda aracıyla, para, işbirlikçi eliyle, baskı ve zulüm uygulayarak, orantısız güç kullanarak o denli etki bırakmış ki…Birçok insan onun yenilmezliğine inanıyor, gücüne tapıyor.
Oysa ABD yenilmiştir buna kendimizi alıştıralım. Üstelik bu ABD’nin ilk yenilgisi de değildir. Askeri açıdan kendisiyle denk olamayan ülkelerle bile başa çıkamadı. Nükleer güç sahibi ülkelere hele hiç yanaşamadı. Onlarla soğuk savaş ve vekalet savaşları yürütebildi sadece. Evet, ABD yüzyılı bitiyor. Bakınız bitti demiyorum bitiyor diyorum. Çünkü bu denli büyük imparatorluklar öyle hemencecik çökmez. Zaman ister. Kaldı ki ABD hala birçok açıdan bir dünya lideridir. 150 ülkede 200 binden fazla askeri vardır. Tüm dünyayı, ticaret yollarını, deniz yollarını, uzayı kontrol altında tutmaktadır.
Bu devasa güç, aynı zamanda para yutan bir güçtür. Askeriyesi ve bürokrasisi yolsuzluk içindedir. Bulundukları üslerde birçok rant gelirleri olduğundan, askeri ve sivil bürokrasi kontrol altında tuttukları yerleri, başka bir deyişle gelir kapılarını bırakmak istemiyorlar. ABD başkanları güvenlik bürokrasisi elinde bir kuklaya dönüşmüş durumda. Başkanları yanlı ve sahte bilgilerle, raporlarla oyalıyorlar. Bir habere göre ABD; Afganistan’a 2 trilyon dolar para gömmüş. 300 bin kişilik ordu donatmış ve oradan ayrılırken de ülkede Taliban’a 85 milyar dolarlık askeri teçhizat bırakmış.
Ben bu rakamları oldukça abartılı buluyorum. Ama şöyle bir gerçeklik olabilir ki muhtemelen öyledir. Afganistan’daki ABD yetkilileri Washington’u bu yönde raporlamış ve oradan gelen paraları yemişlerdir. Sanıyorum bu dünyanın her yerinde ABD güvenlik bürokrasisinin uyguladığı ve devletlerini soydukları bir yöntem halini almıştır. Yoksa büyük meblağlar girdiği ülkeyi ihya eder ya da oradaki savaşı kazanmasına vesile olur. ABD hemen her yerde yenildiğine göre, birileri bu paraları çalıyor demektir.
ABD; 20. yüzyılın ikinci yarısında, ikinci dünya savaşının galibi olarak dünya sahnesine çıktı. Parası rezerv para oldu. Fakat zamanla hormonlu büyüyen bir bünye gibi aşırı semirdi. Çok fazla tüketti. Yanlış politikalar uyguladı. En önemlisi de heyecanını yitirdi, hantallaştı. Kendini yenileyemedi. Parası karşılıksız (altın karşılığı para basımı 1971’de terk edildi) büyümeye, balon gibi sişmeye başladı. Çin; büyük oranda ABD sermayesi ve yatırımlarının etkisiyle büyüdü. Dünyanın ucuz iş gücüne dayalı, yenilikçi, yeni üretim merkezi oldu. ABD dünyanın en borçlu ülkesi olarak, cazibesini yitirdi.
2030’lara gelmeden Çin; dünyanın en güçlü ekonomisi olacak ve ABD’yi tahtından indirecek. ABD istese de dünyadaki askeri varlığını devam ettiremez. Parası rezerv para olmaktan çıktığı andan itibaren, iyice küçülecek ve içine çekilecektir. Muhtemel ki bazı eyaletleri gelecek bir zamanda bağımsızlıklarını ilan edecektir. Ancak ABD’nin dünya sahnesinden çok hızlı çekilmesi, çok istenen bir şey değildir. Kurulu düzenin bir kaosa yol açmadan yavaş yavaş değişmesi lazım. ABD’nin hızla çökmesi, yaratacağı anaforla diğer ülkelerin de çökmesi ve kaosa girmesi demektir.
ABD; müsrif iş adamı gibi uzatmaları oynuyor. Makyajlı rakamlarlave güvenlik bürokrasisinin dayatmasıyla, dünya hakimiyetini korumaya ve sürdürmeye çalışıyor. ABD’nin bizim de bulunduğumuz coğrafyayı bırakacak olması, Türkiye’ye bazı risklerle birlikte ama çoğunlukla yeni fırsatlar verecektir. 21. yüzyıl kesinlikle 20. yüzyılda olduğu gibi bir ABD yüzyılı olmayacaktır.
Bu yüzyıl; Türkiye ile birlikte başta Çin, bir Avrasya yüzyılı olacaktır