Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Motor

“Gerçekler de gözyaşı döker” Latin Sözü     Türkiye’de üretilen birçok ürün için sorulan soruların başında ‘bunun motoru yerli mi?’sorusu mutlaka gelir. En son IDEF 2021 fuarında savunma sanayi başkanı İsmail Demir de ‘motor konusunun canını sıktığını’ söyledi. Demir de kafayı motorlara takmış ve bir an evvel neticeler almak istiyor.     Üretim meselesi aynı zamanda bir kültür, birikim meselesidir. Hiçbir şey öyle bugünden yarına kendiliğinden değişmez. Türkiye ileri sanayi ürünleri üretiminde geç kalmış bir ülkedir. Yüksek gümrük duvarları arkasında ithalata dayalı ekonomi bağımlılık yapmış, kendi lobisini, dağıtım ağını oluşturmuştur. Birileri bundan çok tatlı paralar kazanmıştır. İthalatın yanı sıra yabancı lisansıyla montaj sanayi de kurulmuştur. Montaj sanayinin kalifiye eleman, istihdam, katma değer gibi olumlu yönleri vardır.     Türk insanı zekidir, çalışkandır. Yeter ki fırsat verilsin. Günümüz koşullarında herhangi bir ürünü üretmek Türkiye açısından sorun değildir. Arkasında girişimci ruhu ve devlet desteği bulanan hemen her ürün ülkemizde pekala üretilebilir. Nitekim bunun güzel örneklerine artık tanıklık ediyoruz.     Yerli ve milli üretim konusu gündemden pek düşmüyor. Ayrıca da epey polemik konusu oluyor. Belki de ilk başta ‘yerli-milli’ üretim nedir ona bir açıklık getirmek gerekiyor. Bir ürünü başka ülkeler işbirliği ile (lisans, parça, mühendislik vb) ülke sınırları içinde üretmek yerli üretimdir. Yine bir ürünü ülke içinde ama tamamen dışarıdan bağımsız kendi imkanlarınızla ürettiğinizde buna milli üretim denmektedir.     Türkiye gelişmiş ülkelerle rekabet içindedir. Öyle ki kimi zaman parasını ödediğimiz halde bazı araçları, bilhassa savunma sanayi ürünlerini dışarıdan temin edemedik. Zaman zaman ambargolar yedik ve de yiyoruz…Rekabet ettiğimiz ülkeler, sanayileşmiş, sanayi kültürü oluşturmuş ülkelerdir. Rakip üretici firmaları ortalama yüz yıllık tecrübeye sahiptir.     Türkiye ne yapacak? Aradaki açığı hızla kapatacak. Bunun için yetişmiş teknik eleman, sermaye ve belki de en önemlisi arkasında duracak, teşvik edecek siyasi iradeye ihtiyaç duymaktadır. Bugün bir aracın sıfırdan tasarlanıp, üretilmesi, testlerden geçmesi, sertifikasyonlar alması demek, yılların geçmesi demektir. Hele hele kendini kanıtlaması ve dünya piyasalarında kabul görmesi uzun sürmektedir. Bir ürünün ortaya çıkması ve kabul görmesi en az 15-20 seneye ihtiyaç duyar ki buna en güzel örnek Bayraktar TB-2’lerdir.     Günümüz iletişim çağında dünyadaki pazarları, üretim merkezlerini kolayca takip edebilirsiniz. Akılcı ve ekonomik düşünen bir yatırımcı, yüzlerce- binlerce parçadan oluşan bir aracı tamamen kendi bünyesinde üretmez, üretemez. Parçaların çoğunu ülke içinden ve dışından imkanlar dahilinde tedarik etmeye bakar. Bu ona zaman ve rekabet gücü kazandırır. Esas önemli olan yazılım ve fikri hakların sizde bulunmasıdır. Fakat yine de bazı kritik önemdeki parçalar, size verilmeyebilir. O bakımdan Türk savunma sanayi kritik önemdeki parçaları ülke içinde üretimini gerçekleştirmeye odaklanmıştır.     Buğun devleşen savunma sanayi şirketlerimiz ki içlerinde dünyanın ilk 100 şirketi arasına giren 7 tane var, birçok parçayı Kobi’ler aracılığıyla tedarik etmeye gayret gösteriyor. Artık dev savunma sanayi şirketlerine istenilen parçaları üreten binlerce Kobi var. Savunma sanayi başkanlığı tsk envanterine katacağı ürünlerde, ithalat yerine büyük oranda yerli- milli imkanlardan karşılanması şartı koymaktadır.     Şimdi ben istediğim kadar yazmaya, anlatmaya çalışayım.‘Arkadaş bunun motoru yerli mi?’ sorusunu duyar gibiyim. Ben de diyorum ki özgün ürünler üretiminde bu kadar geç kalmasaydık, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren oluşan milli sanayiyi bitirmeseydik, motor sorusuna hiç gerek kalmayacaktı. Bugün artık geç kalınsa da hemen her alanda yerli- milli motorlar geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam etmektedir…     Motor ailesi pistonlu motorlardan, türbinli motorlara, kara araçlarından, hava araçlarına ve seyir füzesi motorlarına onlarca modeli olan çok geniş bir alandır.     Örneğin TEI, son yedi yılda ‘biz yapamayız’ algısını yıkarak 10 motor üretti. Bunlardan  5’inde seri üretime geçti. İha ve sihalar artık yerli motorlarla uçuyor. BMC şirketi dışarıdan alamayınca, kendi Altay tankı motoru 1400 beygirlik Batu’yu yaptı. Kale grubu KTJ 3200 jet motorunu (seyir füzeleri) üretti. TÜMOSAN yerli imkanlarla yurtdışı bağımlılığı olmayan, kara ve denizcilik araçları için çeşitli motorlar üretiyor.     Atak ve Gökbey helikopterleri milli (TEI TS1400) motorlarla uçacak. Hürjet ve MMU’da ise ilk prototipler yabancı motorlu olup, seri üretime geçene kadar yerli motorların yetiştirilmesi ve takılması öncelikli hedeftir.            
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2021 - Perşembe

Motor

“Gerçekler de gözyaşı döker” Latin Sözü

 

  Türkiye’de üretilen birçok ürün için sorulan soruların başında ‘bunun motoru yerli mi?’sorusu mutlaka gelir. En son IDEF 2021 fuarında savunma sanayi başkanı İsmail Demir de ‘motor konusunun canını sıktığını’ söyledi. Demir de kafayı motorlara takmış ve bir an evvel neticeler almak istiyor.

 

  Üretim meselesi aynı zamanda bir kültür, birikim meselesidir. Hiçbir şey öyle bugünden yarına kendiliğinden değişmez. Türkiye ileri sanayi ürünleri üretiminde geç kalmış bir ülkedir. Yüksek gümrük duvarları arkasında ithalata dayalı ekonomi bağımlılık yapmış, kendi lobisini, dağıtım ağını oluşturmuştur. Birileri bundan çok tatlı paralar kazanmıştır. İthalatın yanı sıra yabancı lisansıyla montaj sanayi de kurulmuştur. Montaj sanayinin kalifiye eleman, istihdam, katma değer gibi olumlu yönleri vardır.

 

  Türk insanı zekidir, çalışkandır. Yeter ki fırsat verilsin. Günümüz koşullarında herhangi bir ürünü üretmek Türkiye açısından sorun değildir. Arkasında girişimci ruhu ve devlet desteği bulanan hemen her ürün ülkemizde pekala üretilebilir. Nitekim bunun güzel örneklerine artık tanıklık ediyoruz.

 

  Yerli ve milli üretim konusu gündemden pek düşmüyor. Ayrıca da epey polemik konusu oluyor. Belki de ilk başta ‘yerli-milli’ üretim nedir ona bir açıklık getirmek gerekiyor. Bir ürünü başka ülkeler işbirliği ile (lisans, parça, mühendislik vb) ülke sınırları içinde üretmek yerli üretimdir. Yine bir ürünü ülke içinde ama tamamen dışarıdan bağımsız kendi imkanlarınızla ürettiğinizde buna milli üretim denmektedir.

 

  Türkiye gelişmiş ülkelerle rekabet içindedir. Öyle ki kimi zaman parasını ödediğimiz halde bazı araçları, bilhassa savunma sanayi ürünlerini dışarıdan temin edemedik. Zaman zaman ambargolar yedik ve de yiyoruz…Rekabet ettiğimiz ülkeler, sanayileşmiş, sanayi kültürü oluşturmuş ülkelerdir. Rakip üretici firmaları ortalama yüz yıllık tecrübeye sahiptir.

 

  Türkiye ne yapacak? Aradaki açığı hızla kapatacak. Bunun için yetişmiş teknik eleman, sermaye ve belki de en önemlisi arkasında duracak, teşvik edecek siyasi iradeye ihtiyaç duymaktadır. Bugün bir aracın sıfırdan tasarlanıp, üretilmesi, testlerden geçmesi, sertifikasyonlar alması demek, yılların geçmesi demektir. Hele hele kendini kanıtlaması ve dünya piyasalarında kabul görmesi uzun sürmektedir. Bir ürünün ortaya çıkması ve kabul görmesi en az 15-20 seneye ihtiyaç duyar ki buna en güzel örnek Bayraktar TB-2’lerdir.

 

  Günümüz iletişim çağında dünyadaki pazarları, üretim merkezlerini kolayca takip edebilirsiniz. Akılcı ve ekonomik düşünen bir yatırımcı, yüzlerce- binlerce parçadan oluşan bir aracı tamamen kendi bünyesinde üretmez, üretemez. Parçaların çoğunu ülke içinden ve dışından imkanlar dahilinde tedarik etmeye bakar. Bu ona zaman ve rekabet gücü kazandırır. Esas önemli olan yazılım ve fikri hakların sizde bulunmasıdır. Fakat yine de bazı kritik önemdeki parçalar, size verilmeyebilir. O bakımdan Türk savunma sanayi kritik önemdeki parçaları ülke içinde üretimini gerçekleştirmeye odaklanmıştır.

 

  Buğun devleşen savunma sanayi şirketlerimiz ki içlerinde dünyanın ilk 100 şirketi arasına giren 7 tane var, birçok parçayı Kobi’ler aracılığıyla tedarik etmeye gayret gösteriyor. Artık dev savunma sanayi şirketlerine istenilen parçaları üreten binlerce Kobi var. Savunma sanayi başkanlığı tsk envanterine katacağı ürünlerde, ithalat yerine büyük oranda yerli- milli imkanlardan karşılanması şartı koymaktadır.

 

  Şimdi ben istediğim kadar yazmaya, anlatmaya çalışayım.‘Arkadaş bunun motoru yerli mi?’ sorusunu duyar gibiyim. Ben de diyorum ki özgün ürünler üretiminde bu kadar geç kalmasaydık, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren oluşan milli sanayiyi bitirmeseydik, motor sorusuna hiç gerek kalmayacaktı. Bugün artık geç kalınsa da hemen her alanda yerli- milli motorlar geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam etmektedir…

 

  Motor ailesi pistonlu motorlardan, türbinli motorlara, kara araçlarından, hava araçlarına ve seyir füzesi motorlarına onlarca modeli olan çok geniş bir alandır.

 

  Örneğin TEI, son yedi yılda ‘biz yapamayız’ algısını yıkarak 10 motor üretti. Bunlardan  5’inde seri üretime geçti. İha ve sihalar artık yerli motorlarla uçuyor. BMC şirketi dışarıdan alamayınca, kendi Altay tankı motoru 1400 beygirlik Batu’yu yaptı. Kale grubu KTJ 3200 jet motorunu (seyir füzeleri) üretti. TÜMOSAN yerli imkanlarla yurtdışı bağımlılığı olmayan, kara ve denizcilik araçları için çeşitli motorlar üretiyor.

 

  Atak ve Gökbey helikopterleri milli (TEI TS1400) motorlarla uçacak. Hürjet ve MMU’da ise ilk prototipler yabancı motorlu olup, seri üretime geçene kadar yerli motorların yetiştirilmesi ve takılması öncelikli hedeftir.   

   

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.