Geçtiğimiz hafta 30. yılını kutlayan MESİAD ile ilgili bir köşe yazısı yazmıştım.
Kuruluş gerekçeleri ve kurumsal kimliği dikkate alındığında, kent ve ülke için önemli, değerli hizmetler beklediğimiz bu yapımıza dönük iyi niyetli ve yapıcı bir eleştirel yaklaşımın ilgi göreceği zaten beklenirdi.
Nitekim, dışardan gelen paylaşımların ötesinde, MESİAD içerisinden dahi yazımı destekleyen ve onaylayan hemşerilerimiz oldu.
Bazı eskiden beri saygı duyduğum, Mersin’e yatırımlarıyla katkı veren değerli MESİAD yöneticilerinden ise, eleştirilerimin kısmen haksız olduğu konusunda tepkiler aldım.
Bunun da anlaşılır yanları vardır; meseleye karşı aldığınız pozisyon, altını çizdiğiniz ilkeler, çalışmalara yüklediğiniz değer ve asıl da bilgi eksikliği farklı tepkilere neden olabilir.
Önemli olan, sonuçta ortaklaşa bir eleştirel zeminde buluşmak ve bu saygın kurumsal yapımızı daha işlevli kılmaktır.
* * *
Önce belirtmeliyim ki, bugüne kadar yazdıklarımın hepsi belgelere dayanır; kişisel fayda gözetmediğimi kamuoyu bilir ve ikna edici bir dil kullanarak çözüme dönük arayışlara saygılı olduğum açıktır.
Bu nedenle 3 bin civarında yazdığım köşe yazılarının çok azına itiraz gelmiştir.
Son 20 yıldır kentimizle ilgili tüm haberler arşivlerimdedir.
Aslında daha o kadar çok yazacak konu var ki...
İhmal edilenler, duyarsız kalınanlar, görmezden gelinenler.
Düşünün Kazanlı Turizm Bölgesi ilan ediliyor. Bu bölge ile hiç bir alakası olmayan, sırf kendilerine rakip olunabilir diye Antalyalı avukatlar kararın iptali için dava açıyor. Konu yıllarca sürünceme de kalıyor.
Mersin’den buna karşı duran bir tek oluşum yok!
Mersin’in sahipsizliğini, ve STK ve oluşumların duyarsızlığını gösteren sayısız örnek verebiliriz.
Tabii bunların en başında, 10 yıldan fazladır bitirilemeyen ve bunun için yeterli tepki gösterilemeyen Çukurova Havalimanı gelir.
Bu ve benzer tepkisizliğin ya da anlamsız/gereksiz tepkilerin büyük bölümünün gerisinde ise, gündelik kör siyasetin kirli hesaplarının ya da kişisel gelecek beklentilerinin yattığını hepimiz biliriz. Oysa Mersin’i hak ettiği gelişim düzeyinin çok berisinde tutan da asıl bu zihniyettir. Geniş ve olumlu anlamıyla siyaset, yaşadığın toplumun pratik ve moral değerler açısından sosyo-kültürel ve ekonomik gelişmesi için yapılır.
Oysa kendi kısır hesaplarımıza dayalı bir yıpratma çabası, algı operasyonları, yalan ya da gerçekliği tümüyle kapsamayan haberler üzerinden yapılan yorumlar ve özellikle “sosyal (!) medya” denilen sorumsuzluk ve psişik doyum mecraları, siyasetin kendisini zehirlemektedir.
Yine MESİAD konusuna gelirsek: Bu kurumsal yapımızla ilgili çok sayıda yazdığım olumlu yazı vardır.
Her yeni başkan seçildiğinde yeni bir ümitle ve beklentilerle destekledik. Maalesef değişen bir şey olmadı…
Her dönem sonu ödüllerle, plaketlerle, geniş protokol katılımlarıyla ve” her projede ilk kıvılcımı biz çaktık! ” söylemiyle süslendi.
MESİAD bünyesinde çok değerli, kentimize yatırım yapan, istihdam sağlayan, kent ekonomisine katkı veren işadamları vardır.
Günümüzde çok büyük, başarılı firmaların yaptıkları ortaklıklarla kurdukları yeni firmaların başarısız olduğu örnekleri de sıklıkla görürüz.
Hayatın akışı böyledir; kendi başına başarılı olan insanlar ya da firmalar, ortaklıkta aynı başarıyı gösteremeyebilir.
MESİAD da maalesef böyle olmuş; alanlarında başarılı iş adamları, bu ortaklaşa kurumsal yapıda başarı elde edememişlerdir.
Yine MESİAD içerisinde ayrımcılıktan dolayı kutuplaşmalar olmuş ve yapısına zarar vermiştir.
MESİAD bünyesinde bir de buranın adından yararlanarak ekonomik rant sağlamaya çalışan ve yıllarca bu bünyenin içerisinde bulunan kişiler de bu başarısızlıkta rol almışlardır.
Sonuçta bir büyük hazinenin üzerinde oturup bundan yararlanamayan
Mersin’de kurulu düzenin bozulmamasında, kentin gelişememesinin sürmesinde MESİAD da isteyerek ya da istemeyerek rol almıştır.
Kurumsal yapının amaçlar ve üyelerin zihniyeti bağlamında olumlu özellikler taşıması, kendi başına başarı getirmiyor; kentteki dinamik yapı, özellikle farklı hesaplara dayalı pozisyon alışlar ve gündelik siyaset dilinin zehirlediği kamusal alan, kişileri ve kurumları hiç farkında olmadan sürüklüyor ve sonuçta MESİAD gibi çok önemli işlevleri olabilecek, bünyesinde çok başarılı, kıymetli insanları barındıran bir yapı neredeyse bir vitrine dönüşmekle kalmıyor, kentin gelişimine de gereğinde katılamıyor.
Benimle kişisel düzeyde ilişki kurarak yazım hakkında müzakerede bulunan değerli üyeler başta olmak üzere, genel olarak kimsenin iyi niyetinden şüphe edilemez; ama kurumsal yapılar bazen kendi mecralarında tökezliyorlar; buna dönük olumlu eleştiriler, yapıcı beklentiler dikkatle ve aynı iyi niyetle karşılanırsa hepimiz için hayırlı sonuçlar ortaya çıkar.
Maalesef hep destek olmak istememize rağmen, yeterli ilişkiyi kuramadığım MESİAD’ ın başarılı olması ve kentimize katkı vermesi en büyük dileğimdir.
Bu değerli kurumumuz için bundan sonrasının çok daha başarılı bir dönem olacağı umudumu koruyorum; ülkemizin de, kentimizin de buna ihtiyacı vardır.