“Sonuçları; fikirler belirler”
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamları eylül ayında geldi. Türkiye 20.7 milyar dolarlık ihracatla cumhuriyet tarihi rekoru kırdı. İhracat ve büyüme rakamları da polemik konusudur. Hemen ardından serzenişler gecikmedi. “Arkadaş benim cebime yansımadıktan sonra ne yapayım büyümeyi, ihracatı” diyenler hiç de azımsanacak oranda değil.
Yine eleştirilerden devam edersek, ihracatın hayat pahalılığına etki yaptığı ve iç piyasada fiyatları yükselttiği iddiası var ki bunu kısmen de olsa kabul etmek gerekir. Çünkü ara ara fiyatları aşırı yükselen ürünlerin ihracatını kısıtlayan önlemler alınmıştır. İhracatla alakalı bir diğer iddia, ihracatın birinci kalemini yabancı otomotiv endüstrisinin yaptığıdır ki bu da doğru olmakla beraber, Türkiye’deki yabancı otomotiv üretiminin yerli üretim sayılması gerekliliği vardır ve bunun ülkemize yarattığı katma değer ve diğer olumlu girdilerini kabullenmek lazımdır.
Türkiye ihracatı, ithalata dayalı ihracat olarak görülür. İthal parçalar ve mamuller burada yeni ürünlere dönüşüp, ihraç edilmektedir. O bakımdan ihracat arttıkça, otomatikman ithalatın da arttığı varsayımında bulunulur. Burada da yine Türkiye’nin olumlu gayretleri vardır ve ihracatı, mümkün olduğunca ithal ürün bağımlılığından kurtarma teşvikleri devreye alınmaktadır. İhracatın, ithalatı karşılama oranı her sene artmaktadır.
Yukarıdaki örneklere bakıp, ihracatı olumsuz nitelemek çok yanlıştır. Ülkedeki her türlü üretim, hizmet ve ticari faaliyet bir şekilde üzerinde yaşayanlara yarar sağlar. Kalkınmış ülkeler zenginliklerini ihracata borçludur. Aynı yolu Türkiye de izlemek zorundadır. Türkiye son yirmi yılda dış satımını 6 kat arttırarak 2021 sonu itibarıyla 210 milyar doları aşma noktasına gelmiştir. Önümüzdeki 5 yılda hedeflenen rakam ise 300 milyar dolarlık bir dış satımdır.
İhracat dendiğinde akla ilk otomobil, narenciye, fındık gibi ürünler gelmekle beraber, aslında çelik, hazır giyim, makine, hububat, mobilya, madencilik gibi onlarca sektörü kapsamaktadır. Örneğin, eylül ayının en yüksek ihracat kaleminde 2.6 milyar dolarla çelik sektörü yer almıştır. Onu 2.5 milyar dolarla otomotiv ve 2.3 milyar dolarla kimyevi maddeler sektörü izlemiştir. Türkiye halihazırda 40 milyon tonluk üretimle Avrupa’nın en büyük, dünyanın da 7.büyük çelik üreticisidir.
Eylül ayı ihracatı, sadece toplam satış rakamında değil, başka ilkler de barındırıyor. İhracatçılar, eylül ayında 218 ülke ve bölgede bayrak göstermişler ve 170 ülkeye olan satışlarda da artış gerçekleştirmişlerdir. İhracatın en büyük dilimi AB bölgesine yapılmaktadır. En büyük üç ihracatçı ilimiz sırasıyla İstanbul, Kocaeli ve Bursa’dır.
Türkiye pandeminin yarattığı olumsuz koşulları hızla kendi lehine çevirerek, güvenilir bir tedarikçi olmuştur. İhracat sektörü bazı olumsuzluklara rağmen tam kapasite çalışma moduna girmiştir. Kapasitenin artması tüm illerde istihdama olumlu yansımaktadır. Doğu Karadeniz’deki 4 ilden ihracat rekoru haberi geldi. Bölge tarihinde ilk kez son 9 ayda 1 milyar dolarlık ihracatı geçerek, 1milyar 60 milyon dolara ulaştı.
İhracatın ana unsurlarından bir tanesi de nakliyat sektörüdür. Türkiye, sağlam uluslar arası kara yolu taşımacılığı altyapısına sahiptir. Ülkemizde uluslar arası taşıma yapan 65 bin tır ve 21 bin sürücü bulunmaktadır.
İhracatı arttırma gayretleri tam gaz sürüyor. İhracatın itici güçlerinden fuarcılık sektörü de yeni alanlara ve imkanlara kavuşmayı bekliyor. Bu amaçla Asya, Avrupa ve Afrika’nın buluşma noktası İstanbul’u küresel fuarcılık merkezine dönüştürme planları yapılıyor.
Türkiye ihracata ara vermeden katma değere, markaya, teknolojiye, inovasyona odaklanarak yarınlara hazırlanıyor. Son söz ihracatçılardan; “Türkiye ihracatla yükselecek.”