Size Bir Şey Anlatayım
Oysa insanın kendisi hakkında eğri oturup doğru konuşması gerekiyor...
Gazetecinin cumartesisi, pazarı olmaz. Gecesi de gündüzü de.
İyi güzel de bir gecelerimiz var doğrusu.
Saat yirmiden, yirmi birden sonra bazı geceler kendimi bir meyhanede bulurum.
Burası önceden kokusunu aldığım, türkülerini dinlediğim üç beş mekandan biri olur genellikle.
O akşam bunlardan birindeyim.
Söylerken gözlerinin içi gülen bir solisti dinlemeyi seçmiştim.
O toplantı senin, bu buluşma benim derken canım çıkmış zaten, ayaklarım şişmiş, başım zonk zonk.
Müziğin eşliğinde rakı iyi geldi.
Birinci kadeh, ikinci kadeh…Şişenin dibi göründü nihayet.
Rakı'nın üzerine bir bira daha; saat on ikiye on var.
Eve gidilecek mecbur; bu işin yarını da var.
Evim meyhaneye yakın, tabanlara kuvvet.
Yolum üstünde ilk büfeden İki soğuk bira daha.
Şöyle bir dinlemem lazım kendimi, günün muhasebesini yapmam lazım; yoksa uyuyamam.
Nihayet bizim sokağa girdim, o akşamın türküleri dilimde.
O da ne!
Kapının önünde kulağı küpeli bir köpek. Bir köpek daha yanı başında. Az ötede bir tane daha, bir tane daha.
Hayvanları severim bilirsiniz; ama korkarım köpeklerden nedense.
Durdum, elimdeki poşeti şangırdattım; oralı olmadılar. Uzanmış yatıyor her biri, kalkıp gidecekleri yok.
Eğildim, yerden taş alıyormuş gibi yaptım, atıyormuş gibi yaptım. İçlerinden en iri olanı şöyle bir kabardı, kulak dikti, hırladı sadece. Bir iki adım geriledim ben de.
Ne olacak şimdi!
İşi gücü bıraktım, onların derdine düştüm gecenin bir yarısı.
Saat bir, eve girmem lazım, bira içip uyumam lazım. Dışarda kalacak değiliz ya!
Olacak şey mi bu şimdi, oldu. Doğal olarak bütün program şaştı tabii.
Derken bir sürü köpek havlaması geldi ana caddeden; peşlerinde birileri varmış gibi koşturarak geçtiler sokağın ağzından.
Bizimkiler durur mu; durmadılar, ayaklandılar ve onların peşine takıldılar.
Oh be!
Koşar adım kapıya vardım.
Her zaman şık diye açılan kapı açılmaz olmuş.
Bir terslik olduğu kesin. Yanlış anahtarla uğraşıyormuşum meğer.
Sonunda girmeyi başardım içeri; saat herhalde iki.
Biraları dolaba, kendimi yatağa attım.
Ne kendini dinleme, ne muhasebe.
Biralar öylece dursun orada şimdilik.
Ertesi gün sil baştan koşuşturmaya.
Akşamı hangi meyhane olur bilemem; ama mutlaka olur.
Olmalı, olmazsa olmaz.
Hayat bu, daha doğrusu benim hayatım, yaşam felsefem.
İyiymiş, hoşmuş, güzelmiş de içiyormuşum, akşamcıymışım; öyle diyorlarmış benim için.
Varsın desinler.,
Ha birde isteseymişim, köşeyi dönermişim diyorlar, isteyen kim... Sevdayı ve kavgayı seçtim ben...
Mustafa Esmer Cengiz