‘İyi bir filmin kusurları olması gerekir. Hayat gibi, insanlar gibi’
“Sinemada İstiklal Harbi ve Atatürk” adlı eser çocukluk arkadaşım emekli albay dr. Hürol Erbay’ın doktora tezine konu edindiği çalışmanın kitaplaşmış halidir. Kitap, İstiklal harbinin kazanılmasının 100.yıl anısına ilk baskısı 2022 Şubat ayında çıkmıştır ve bir ‘Siyasal Kitapevi’ basımıdır. Başlıktan da anlaşılacağı üzere konu, oldukça ilginçtir ve sanıyorum ki bu haliyle daha önce bu seviyede araştırma ve kitaplaşma imkanı bulmamıştır.
Kitapta; milli mücadele filmleri, sinema tarihi, sinemanın Osmanlı’ya gelişi, ilk filmler; Atatürk’ün sinemayla ilgili filmi, senaryosu, sözleri, etkinlikleri ve onun sinemadaki temsili gibi birçok konuda temel bir başvuru kaynağı ve başucu kitabı niteliğinde hazırlanmıştır.
Sinema, Batı uygarlığının bizlere sunduğu bir icattır. Sinema edebiyat, resim veya diğer güzel sanat dallarına göre köklü bir geçmişi olmamasına rağmen, geliştirdiği anlatım imkanlarıyla kitleler üzerinde büyük etkiler bırakmıştır. Sinemada gösterilen şeyler gerçeklik hissi yaratarak, geçtiği dönemin tarihsel, toplumsal özelliklerince belirlenir. Sinema işlediği konular itibarıyla toplum üzerinde büyük etkiler bırakır. Bu haliyle bir propaganda aracına dönüşmesi de muhtemeldir ki yöntem olarak çok kullanıldığı da söylenebilir.
Çok kapsamlı bir inceleme alanı olan sinemayı yazar Hürol Erbay; Türk sineması dahilinde 1919-1981 yılları arasında çevrilmiş beş bine yakın filmi tarayarak, milli mücadeleyle ilgili olanları belirlemiştir. Filmler, dört farklı dönem ayrılarak incelenmiştir. Kitapta, dönemlerin tarihsel arka planları, genel siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik durumlarının filmlere etkileri belirlenmeye çalışılmıştır.
Dört bölümden oluşan kitapta, birinci bölümde Atatürk dönemi, ikinci bölümde İnönü dönemi, üçüncü bölümde Demokrat parti dönemi ve dördüncü bölümde 1960-1980 döneminde çevrilmiş tüm istiklal harbi filmleri derlenmiştir. Erbay, bu kapsamlı çalışmasında çok geniş bir yelpazede- arşiv, kütüphane, enstitü, fakülte, dernek ve diğer kurum ve kuruluşlar ile akademisyenler ve konuyla ilgili yayınlar…- araştırma, inceleme yapmış, destek görmüştür.
1895 yılında Paris’teki ilk gösterimiyle insanlığın hizmetine sunulan sinema, icadından bir yıl sonra Osmanlı döneminde ülkemize 1896 tarihinde giriş yapmıştır. Bu icadın ülkemize çok hızlı ve kısa sürede girişi, sanat ve halk açısından zamanına göre önemli bir yeniliktir. Abdülhamit filme alınan ilk Osmanlı padişahıdır. Osmanlı devletinde zamanın yönetici ve yetkililerince sinemanın önemi iyi kavranmıştır. İkinci Meşrutiyetin ilanıyla mülki idareciler, İttihat ve Terakki’nin etkisi ile basına, derneklere, tiyatroya olduğu gibi sinemaya da olumlu yaklaşmışlardır.
Milli mücadelenin çoğunun Cumhuriyetin ilk yıllarında filme alınmayışının nedeni; genellikle yetersiz teknik, personel, araç-gereç, malzeme, eser, senaryo ve yapımcı yokluğu gibi nedenlerle, o dönemde İstiklal savaşını yapan insanların henüz hayatta olması gibi çeşitli etkilere de bağlanabilir. İstiklal harbi sırasında Türk sineması varlığını savaş ve işgal şartları altında İstanbul’da sürdürmüştür. 1919 yılında ‘Kemal Film’ adıyla Türkiye’nin ilk özel film şirketi kurulmuştur. 1922’de ise film yapımına başlamışlardır. Savaş yıllarında çevrilen Türk filmleri yarım kalmıştır. Bunların bir kısmı ancak sonradan tamamlanmıştır.
Cumhuriyet önceci filmleri tamamen siyah-beyaz ve sessiz, belgesel türünde filmlerdi. 1922’den sonra sanat temalı, özgün senaryolu filmlerin sayısı artmaya başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında diğer devletlerle artan sanat- kültürel faaliyetler çerçevesinde, sinema alanındaki ilişkiler de gelişmeye başlamıştır. Atatürk döneminde sinemanın hukuksal, sosyal, ekonomik ve teknik altyapısı oluşturulmuştur. İstiklal harbiyle ilgili filmlerde en çok ay yıldız, kalpak, cami ve Türk bayrağı simgeleştirilmiş olup, slogan niteliğindeki ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolasına sıkça yer verilmiştir.
Türk sinemasında 1980 yılına değin 76 istiklal harbi filmi çekilmiştir. Filmlerde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kuvayi milliye subayları, erleri ve onlara destek veren mülki amirler, din adamları, sağlıkçılar, gazeteciler, kadınlar, halk cesaret ve kahramanlıklarıyla ön plan çıkarılmıştır.
Dr. Hürol Erbay; 340 sayfalık kitabında titiz bir çalışmayla ve bolca dipnot açıklamaları, zengin kaynakça içeren, alanında bu kapsamda daha önceleri yapılmamış, bana göre nesnel ve çok ayrıntılı, aydınlatan, ders kitabı niteliğinde bir akademik çalışma ortaya koymuştur.