‘Bir şeye inanmak onu gerçek kılmaz’
Dünya tarihinde dönüm noktaları vardır. Dönüm noktaları dönüştürücü etkiler bırakmıştır. Bunlar çoğunlukla icatlar, dinler, salgınlar, savaşlar, iklimsel değişiklikler, devrimler aracılığıyla gelmiştir. Ateşin, tekerleğin, barutun, elektriğin bulunması gibi, büyük küresel ölçekte salgınlar, dinlerin gelişi, devrimlerin oluşu hep geri dönülmez izler bırakmıştır. İklim değişiklikleri örneğin büyük göç hareketlerine yol açmıştır. Savaşların bıraktığı etkileri sanırım söylemeye gerek yok.
‘Değişmeyen tek şey değişimdir’ sözü büyük oranda bilinen ve kabul gören bir sözdür. İrili ufaklı değişimler sürekli vardır. Bazı değişimler küçük etkiler bırakırken, bazıları kalıcı ve küresel ölçektedir. Son Covit-19 salgını örneğin dünyada geri dönülmez değişimler bıraktı. Halen süren Ukrayna savaşının sonuçlarının nelere mal olacağını ise gelecekte daha iyi değerlendireceğiz.
‘Son çeyrek yüzyıla ne damgasını vurdu’ derseniz bu, bana göre internet teknolojisinin bulunuşu ve insanlığın kullanımına sokulmasıdır. İnterneti bir altyapı aracı olarak düşünmek gerekir. Zira onun üzerine birçok şey bina edilmiştir. İletişimden, sanayiye, ticarete, eğitimden, turizme her alanda internete bağlı teknolojiler vardır. İnternet yoksunluğu, elektrik yoksunluğu kadar medeniyet üzerinde etkiler bırakacak güce ulaşmıştır. Artık onsuz bir dünya düşünülemez bile.
Dönüştürücü güçlerden bahsederken, tabii ki her dönüşüm olumlu ve insanlığın hayrına değildir. Veya her dönüştürücü güç, her insanda aynı oranda etkiler bırakmaz. Burada meseleye genel açıdan yaklaşıp, olabildiğince de nesnel bakmaya çalışıyoruz. Bir etkiden bahsetmek onu her koşulda olumlamak anlamına gelmemelidir.
Dünyada değişim katsayısı her geçen gün artıyor. Yeryüzündeki iletişim, bilgi alışverişi ve etkileşim arttıkça, bu hemen her sektörde inanılmaz yeniliklere, değişikliklere neden oluyor. Değişim olabildiğince hızlanırken, tekelleşme, sosyal adaletsizlik ve gelir dağılımındaki bozukluk da o denli artıyor.
Büyük teknoloji şirketleri ekonomik ve siyasi güçlerini hızla arttırıyor. Günümüzde sosyal medya araçlarını kullanan 4.5 milyar insan var. Bu sayı dünya nüfusunun yüzde 57’sine tekabül ediyor. Covit salgını gelir eşitsizliğinde de bir milat oldu. Salgın sürecinde hem teknolojik aletler kullanımı arttı hem de bu teknolojileri üreten, pazarlayan, servis sağlayan şirketlere çok büyük paralar transfer etti.
Dünyanın en zenginlerinin toplam servetleri salgın döneminde iki kat arttı. Dünya e-ticaret hacmi beş yılda alacağı mesafeyi beş ay gibi kısa bir sürede aldı. İnternetten alışveriş, kredi kartı kullanımı son iki yılda iki kat büyüdü.
Teknolojik yeniliklerin yol açtığı bu radikal değişikliler, ister istemez onların bir sömürü aracı olarak kullanıldığını da akıllara düşürüyor. Teknoloji devlerinin kuralları, toplum üzerindeki etkileri şirketlerden çok devletlere benziyor. Dev şirketlerin gücü daha şimdiden birçok devletin gücünü aşmış durumda ve bu trend artarak devam ediyor. Bir sosyal medya platformunun dünyanın en güçlü adamı sayılan ABD başkanının hesabını kapatması, bunun en çarpıcı göstergesidir sanırım.
Değişim ve dönüşümler her zaman müspet olaylara yol açmıyor ki bu, son yıllarda başımıza gelenlerden de belli oluyor. Demek ki bugünkü değişim ve dönüşümler insan eliyle bilinçli ve planlı şekilde bir yöne doğru ittiriliyor. Salgınlar, savaşlar, krizler belli odaklarca çıkartılıp, insanlık ailesinin belli yönlere savrulması isteniyor.
Bunu, şimdiki dünyada ulus devletleri yok ederek, dijital dünya devletine doğru gidişin ve dünyayı tek merkezden yöneterek insanları ve tüm sistemi kontrol altında tutmanın planlı çabası olarak algılamak gerekiyor.