“Zor sınavlar güçlü insanlar yetiştirir”
Kabul etmek gerekir ki toplum üzerinde giderek artan bir stres birikimi var. Stres, gerginlik, tahammülsüzlük, şiddet birbirini etkileyen, tetikleyen ve toplumun kamplaşmasını çoğaltan nedenlerdir. Kamplaşmayı aşmak için birçok unsur sayılabilir. Ancak yazının konusu itibarıyla bugün sanat üzerinde duracağız. Sanatın, toplumsal kamplaşmayı, gerginliği azaltabilecek potansiyeli mutlaka vardır. Sanatın birçok dalları olmakla beraber, toplum üzerinde en fazla etki bırakanlar müzik ve sinemadır. Müzik ve sinema dallarıdır ki topluma kitlesel olarak ve hızlıca sirayet eder.
Elbette sanatın diğer dalları da -edebiyat, resim, tiyatro- önemlidir. Ancak müzik ve sinemanın ulaştığı kitlelere ve dolayısıyla bıraktığı etkilere sahip değildir. Ben de o nedenle müziği sinema ile buluşturan güzel projeden söz etmek istedim. ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş Filmi’nin nihayet çekim aşamasına geldiğini ve 23 Aralık 2022’de gösterime gireceğini öğrendim ve sevindim. Çünkü filmin çekilmesi, çeşitli itirazlar ve davalar nedeniyle epey gecikmişti. Öyle görünüyor ki ünlü yapımcı Mustafa Uslu bu sorunları aşmış.
Yapımcı Mustafa Uslu ismi birçok insana tanıdık gelmeyebilir ama onun sinemaya kazandırdığı ‘Ayla- Müslüm- Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu’ filmleri saydığımızda bilinirliği artacaktır. İşte aynı Mustafa Uslu bu kez de Neşet Ertaş filmi ile izleyicilerin karşısına çıkmak istiyor.
Neşet Ertaş, Türk toplumunda büyük beğeni kazanmış, eserleriyle milyonların gönlünde taht kurmuş bir sanatçımızdır. Öyle ki toplumun hemen tamamı tarafından kabul gören, bağırlara basılan, türküleri, ezgileri dillerden düşmeyen halk ozanımızdır. Girişte değindiğim, ihtiyaç duyulan toplumsal uzlaşıyı besleyen çok önemli bir şahsiyettir. Kamplaşmaya namzet toplumu eserleriyle bir arada tutan, üzerinde toplumun neredeyse tamamına yakınının uzlaşı sağladığı ender kişilerdendir.
Neşet Ertaş’ın türküler aracılığıyla sağladığı bu konsensusu, Uslu da sinema aracılığıyla yapmaktadır. Toplumun sevilen değerlerini sinemaya aktaran Uslu, milyonlar üzerinde, müziğin bıraktığı etkiler kadar bir duygudaşlık, sahiplenme ve zihinlerde ortak hafıza oluşturmaktadır. Ki bu vesileyle hiç de küçümsenmeyecek bir işlev gerçekleştirmektedir.
2012 yılında kaybettiğimiz Neşet Ertaş’ı dördüncü ölüm yıldönümünde ‘Ah Yalan Dünya’ başlığı altında anlatmaya çalışmıştım. (Ah Yalan Dünya-İnovatifhaber.com) Burada onun yaygın bilinen yaşam eğrisine tekrar girmek istemiyorum. Filminin çekiliyor olması Ertaş’ı topluma hatırlatmak ve yaşam duraklarını yeniden beyaz perdeye taşımak, bu alandaki bir boşluğu dolduracaktır.
Yapımcı Uslu da filmin yapılış nedenini şöyle açıklamaktadır: “ Ertaş’ın gerçek ailesi Anadolu’dur. Anadolu’da yaşayan ozanlardır. O, mirasını ve bütün benliğini Anadolu’daki gariplere bırakmıştır. Biz de bu filmi Anadolu’daki abdallar, teberler, onun yolundan giden, onu kendine düstur, kendine usta bellemiş genç kuşaklar için yapıyoruz.” Filmin senaryosu yine değerli bir müzik adamı olan prof. Erol Parlak’ın Ertaş’ı anlatan kitabından uyarlanmıştır.
Erol Parlak hoca kendine yakışan davranış sergileyerek, hiçbir maddi karşılık beklemeden kitabının senaryolaşmasına izin vermiştir. Fakat Parlak, film belli bir başarıya ulaşırsa, gişe gelirinden, Kırşehir’de bir Neşet Ertaş müzik enstitüsü açma isteğini yapımcı Uslu’ya kabul ettirmiştir. Uslu’nun Müslüm Gürses’in hayatını anlatan ‘Müslüm’ filmi 7 milyon seyirciye ulaşarak büyük bir başarı elde etmişti. Dilerim Ertaş filmi de en azından aynı seyirci sayısına ulaşarak, çok ses getiren bir eser olarak hafızalarda yer edinecektir.