Tam 12 yıl önce “Hizmeti Kimin Yaptığı Önemli Olmamalı” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım.
Gerçekten kente ve ülkeye yapılan bir hizmetin hangi siyasi parti, hangi yerel ya da merkezi yönetim tarafından yapıldığı önemli olmamalı; asıl olan hizmettir.
İl Genel Meclislerinde, Belediye Meclislerinde, Parti Yönetimlerinde kişilerin büyük bir bölümü siyasi gelecek, parti menfaati, hatta kişisel çıkar peşinde olsa da, az sayıda ve hiçbir beklentisi olmadan, yalnızca hizmet için çalışan değerli, saygıyı hak eden kişiler vardır.
Politika sahnesinde kişilere dair yapıcı eleştirilerde bulunmak, özellikle basın açısından meslekî bir sorumluluktur. Bu eleştiriler kamu önünde ve kamu adına nesnel ölçülerle ve saygısızlık etmeden yapıldığında, ilgili kişiler açısından da olumlu etki yapar, yapmalıdır.
Ancak buna paralel olarak da, olumlu hizmetler yapan politik kimlikleri de kamu önünde alkışlamak, onları örnek olarak duyurmak genel politik ortamın değer kazanmasına, hizmet odaklı siyasetin dikkat çekmesine ve sonuçta demokratik vicdanın canlanmasına yardım eder. Kurumsal olarak da, kişisel olarak da eleştiri yanında, hak edeni alkışlamak ahlâkî ve toplumsal sorumluluğa girer.
Bu bağlamda, tam 12 yıl önceki köşe yazımda kast ettiğim kişi, o günlerde
” İl Genel Meclisi Üyesi ve Grup Sözcüsü “olan İbrahim Gül’dü.
İl Genel Meclisinin çalışkan ve üretken üyelerinden İbrahim Gül’ü sık sık yaptığı basın toplantılarında ve televizyon programlarında, yapılan hizmetleri duyurmasıyla tanıyoruz.
Yazımda o günlerde İbrahim Gül’ün sessiz, ucuz reklama gönül indirmeden yaptığı çalışmalarını, Mersin için faydalı hizmetlerini okurlarla paylaşmıştım.
Sn. İbrahim Gül’ün dikkatimi çeken en çarpıcı davranışını da özellikle şöyle not etmiştim: İl Genel Meclisi toplantılarına neredeyse tüm üyeler katılıyorlar; fakat toplantı sonuna doğru yavaş yavaş tamamına yakını salonu terk ediyordu. Toplantı sonunda 70 – 80 üyeden sadece 8 – 10 üye kalırdı.
Salonda son kalan kişiler arasında ise, her toplantıda bulunan ve en son salonu terk eden İbrahim Gül olurdu.
O hep hizmete katkı verecek içerikte konuşurdu, konuları bilinçle tartışırdı, kararlarda etkili olurdu.
Meclis toplantılarından önce de konuları araştırdığını, görüşmelere hazırlıklı geldiğini biliyorum.
Toplantı bittikten sonra grup odasına gider, o günkü toplantı ile ilgili bilgileri toplar, Özel İdare yetkilileri ile konuları görüşürdü.
Hizmet dönemi boyunca adeta tek başına toplantıların verimli geçmesinde, hizmetlerin tüm bölgeye ulaşmasında çok değerli katkıları olmuştur.
* * *
Sn. İbrahim Gül, siyasi bir partinin İl Genel Meclis üyesidir; fakat onun için siyasetten önce hizmet önemlidir. Hizmette siyasete bakmaz; ya da şöyle söyleyelim: Siyaseti hizmet için bir imkân ve fırsat olarak kavramış bir örnek kişiliktir.
İbrahim Gül ayrıca zamanını çokça halkın içerisinde ve köylerde geçirir, insanların dertlerini dinler, yardımcı olmaya çalışır.
Güler yüzlüdür, iyi bir dinleyicidir. Her zaman sakindir, kavgacı bir tarzı asla yoktur; anlamaya çalışır, öz-eleştirel ahlâkı ve kendi kabullerine dönük eleştirilerden yararlanma erdemi gelişkindir.
Şimdi yasalar gereği Büyükşehirlerde İl Genel Meclisi artık yok; tabii İbrahim Gül gibi çalışkan, duyarlı ve hizmet öncelikli örnek bir Meclis üyesinin de siyasetteki eksikliği hissediliyor.
* * *
Sn. İbrahim Gül için bir kez de, 7 yıl sonra 2017 yılında Tarsus İlçe Başkanı görevinde iken yine bir köşe yazısı yazmıştım.
Onu Tarsus’tan takip ettik; yine gayretli, çalışkan, ilçenin yatırımları ve projeleri ile ilgileniyordu. Göreve başladığından beri de olumlu etkisi hissedildi.
Unutmuyorum; bir basın toplantısında bir konuda bilgiyi nereden aldığı sorulduğunda, “ internetten öğrendim” cevabı garip bir şekilde, karşı fikirde olanlarca eleştirilmişti.
Oysa doğrudur; İbrahim Gül araştırmacıdır: İnternetten araştırır, kitaplara bakar ve her konuda kendini yetiştirmeye çalışır. Bilgiyi her yönüyle doğruladıktan sonra eksiksiz kullanmak, siyasi etik açısından ne kadar kıymetlidir; ama bu basit ölçü bile günümüz politik ortamında garip karşılanıyor.
O günlerde kimsenin cesaret edemediği konularda dik duruşunu ve mücadelesini unutmayız:
Alman Vakıflarına, Greenpeace Örgütüne, Tarsus’a karışan Alman Yeşiller Partisi Meclis Üyesine karşı gösterdiği tepkilerin haklılığını bugünlerde çok daha derinden kavrıyoruz.
Onun bu öncü uyarıları ülkemizin şimdiki dış politikasında da güçlü bir karşılık buluyor.
“Çok zaman görevlerini siyasi güç ve rant için kullanan kente zarar veren insanların yanında İbrahim Gül gibi amacı yalnızca halka hizmet olan donanımlı kişilerin artmasını, önemli görevlerde olmalarını diliyorum. Bölgesine ve ülkesine hizmet aşkı olan İbrahim Gül gibi insanları minnet ve takdirle anıyorum” diye sonlandırmıştım 2017 yılındaki yazımı…
* * *
Şimdi son yazımdan 5 yıl sonra İbrahim Gül ile ilgili yeniden bir yazı gereğini duyuyorum.
İbrahim Gül’ün şu anda siyasi bir görevi yok.
Genelde siyasi partilerde bir görevi olanları ortada görürüz. Bazen kent için çalışırken, bazen de “çalışır gibi görünerek” kendilerini teşhir ederler!
Görevleri olmadığı zaman ise tamamen kaybolurlar, bir daha onlardan haber almazsınız. Parti ve kent için çalışmaları adeta bıçak gibi kesilmiştir.
İbrahim Gül için böyle bir durum söz konusu değil: Şu anda özellikle sosyal medyada çalışmalarını görüyoruz. Ülke ve kentimizle ilgili yatırımları, projeleri tanıtıyor, bilgi veriyor.
İktidar Partisi’nin kentimizde özellikle yerel yönetimlere sahip olmak istemediği; bunun için çoğu kez açıkça beliren fırsatları kullanmakta gönüllü olmadığı, örgütlenme ve seçmene dönük yaygın ve derinlikli bir çalışma yapılmasındaki yetersizlik, özellikle de düşük profilli aday seçimleri gerçeği son 20 yıldır yapılan yerel seçimlerde açığa çıkmış durumda.
Bunun politik analizi, ittifaka dayalı siyasi konjonktürde hangi hesaplara dayandığı meselesi bu yazının konusu değil; ama bu böyledir!
İktidar Partisi yöneticilerinin konu hakkında yıllardır süren sessizliği, bu durumu kendi içinde zaten onaylıyor..
Havalimanı, Akdeniz Sahil Yolu, Kazanlı Turizm Bölgesi, Hızlı Tren gibi bölgeye hayat verecek birçok projenin 10 yılı aşkın süredir sürüncemede kalması da, Mersin siyasi yöneticilerinin ve Milletvekillerinin ilgi ve gücünü gösteriyor.
Tüm bu proje ve çalışmalarda parti yöneticileri ve Milletvekilleri sessiz kalırken parti dışında yalnızca İbrahim Gül gibi bir kaç kişinin konu ile ilgilendiğini, paylaşımlarda bulunduğunu, çaba sarf ettiğini görüyoruz.
Kent adına davaya sahip çıkma, vefa gösterme, geri adım atmama özellikleri içinde 12 yıldır hizmet ve çalışma azminden hiç bir şey kaybetmeyen Sn.İbrahim Gül’ü kentim adına kutluyorum ve en azından bazı kişilere (?)örnek olmasını diliyorum .
Dilerim böylesi erdemli ve sessizce hizmete adanmış politik karakterler, siyaset kurumunun ve karar verici iradelerin dikkatinden kaçmaz; ülke ve kent için böylesi örnek isimler siyasete de değer katarak birçok olumsuz algıyı dönüştürecektir.