“Mecburiyetler, tercihlere üstün gelir”     Türkiye Uzay Ajansı’ndan geçen günlerde ülkenin çeşitli noktalarından görünen ‘starlink’ uydularına yönelik bir açıklama geldi. Zira gökyüzünde oluşan ve sıkça gözlemlenmeye başlayan ışık hüzmeleri vatandaşlar tarafından merak uyandırıyor.   Ajans paylaşımında, ‘uydu sistemlerinin bulundukları yörüngeye bağlı olarak dünya üzerinde belirli bir bölgeye ya da yörüngesi üzerinde bulunan ülkeleri kapsayacak şekilde fırlatıldıkları’ belirtildi. Devamla, ‘uyduların dünya üzerinde her noktaya kesintisiz kapsama sağlamak için tasarlanan sayıları binleri bulan uydu takım yıldızları olduğu ve dünya üzerinde internet ve haberleşme için başlatılan bir uydu projesidir’ denildi.   Tamam buraya kadar iyi güzel de atmosfere saçılan bu uydular için ulusal hükümetlerin izinleri alınıyor mu? Uydular sadece haberleşme ve internet amaçlı mı? Elon Musk’a ait ABD’li Starlink şirketi uzaya binlerce uydu göndermeyi planlıyor ve zaman zaman bu amaçla uydular fırlatılıyor. Dünya sathına yayılması beklenen uyduların sayıları toplamda kaç bin adeti bulacağı da ayrı bir tartışma konusu. 12 bin, 40 bin ve hatta 60 bin diyenler var. Halihazırda 2-3 bin starlink uydusunun yörüngeye yerleştirildiği söylenmektedir ve sayı giderek artacaktır.   Son zamanlarda uzayda bir paylaşım savaşı sürmektedir. Burada da en büyük rakipler yine ABD ve Çin’dir. Rusya’nın da bir internet uydu ağı oluşturma çabası vardı ama sanıyorum Ukrayna savaşı ile beraber bunun beklemeye alındığıdır. Çin ABD’yi, uzayı bir uydu çöplüğüne çevirmekle suçluyor. Uzayda toplamda 20 ile 30 bin uydunun varlığından söz ediliyor ki bunun bir kısmı, ömrünü tamamlamış işlevsiz uydulardır. Bizim Türkiye olarak şu anda 6 uydumuz bulunmaktadır ve 2023 senesinde İmece istihbarat uydumuz ve milli 6A haberleşme uydumuzla beraber sayı 8 adete çıkacaktır.   Aslında bugünkü konumuz uydular değil ama uydular aracılığıyla dünyayı kapsayan internet teknolojileri ve şirketleridir. İnternet tabanlı bilişim ve iletişim şirketleri ki buna sosyal medya sağlayıcı firmalar da dahil, son üç yılda- pandemi süreciyle- servetlerini ve satışlarını inanılmaz boyutlara taşıdılar ve makas onların lehine sürekli açılmaktadır. Öyle ki 11 tane dünya devi şirket, dünya üzerindeki 150’yi aşkın devletin milli gelirinden fazla paraya sahiptir.   Küresel aklın temsilcileri ve uygulayıcıları olan bu şirketler, dünyayı farklı bir yöne doğru çevirmek istemektedirler. Blokchain (blok zincir) tabanlı uygulamalar ile internet üzerinden tüm işlemlerin, ticaretin, üretimin, sağlığın, finansın hatta nesnelerin kontrol altında tutulduğu yeni bir dünya düzeni öngörülmektedir.   Dijital para, dijital kimlik, dijital ticaret, eğitim, iletişim, eğlence, sağlık yargılama vb…uygulamaların sağlayıcı şirketler tarafından yapıldığı bir dünya düzeni. Peki burada ulusal devletlere ihtiyaç var mı? Öyle görülüyor ki hizmetler internete kaydıkça ve internet hızlandıkça, kesintisizlik kazandıkça ve tabii çok ucuz ve hatta bedava – Starlink’in bedava vaadi var- verildiğinde ulus devletlerin sunduğu hizmetlere gerek kalmıyor.   İnsanları devletlerin kontrolünden çıkartacak ve merkeziyetsiz bir yönetim şekli veya tek dünya dijital devleti bu dev şirketler üzerinden sağlanmak istenmektedir. Bunu sağlamak için kendilerine en geç 2045 yılı diye bir hedef de koymuşlardır. Kendilerince amaçları, sürekli çoğalan, hata yapan, çevreyi kirleten, savaşlar çıkartan, açlıkla boğuşan, adaletsiz, kusurlu insanlardan ve onları yöneten devletlerden kurtulmaktır. Tek dünya devleti ile beslenme, üreme, eğitim, ticaret, sosyal hayat, siyasi ve dini anlayış tümden değişecektir. Onlara göre daha adil ve yaşanabilir bir dünyanın inşası gerçekleşecektir. Bu kabiliyet ve imkan onlara ‘tanrılaşma’ iddiası da vermektedir.   İşte, tepemizde dolaşan ve giderek çoğalan ışık demetlerinin, böyle bir amaç için döşenen kilometre taşları olduğunu bilmekte yarar vardır.