“Hiçbir fikir yoktur ki yanlıştan doğsun, kuvvet üretsin!”
Birleşmiş Milletler genel kurul toplantısı boyunca diplomasinin kalbinin attığı binadır Türkevi. Eylül 2021 yılında açılışı yapılmıştır. NewYork şehrinde Birleşmiş Milletler binasına yürüyüş mesafesindedir. 171 metre uzunluğunda, 36 katlı, 20 bin metrekaredir. Lale motifi biçiminde inşa edilen ve daha birçok Türk motifleriyle donatılan resmi bir binadır. İçerisinde Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosluğu ve bağlı ataşelikler, Birleşmiş Milletler daimi temsilciliği, KKTC temsilciliği, TC Merkez Bankası New York temsilciliği, lojmanlar, toplantı salonları ve ofisler bulunmaktadır. Binanın yeri 1977 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınmıştır. Eski binanın yetersiz kalması ve çağın ihtiyaçlarına cevap verememesi nedeniyle yıkılarak temeli 2017 senesinde atılan bina, pandemi nedeniyle bir yıl gecikmeli açılmıştır. Türkevi giriş kapısı Selçuklu ve Osmanlı kervansaraylarından esinlenerek yapıldı. Yağmur sularının biriktirilerek kullanılmasını sağlayan bina, yeşil bina kapsamında çevre dostu sertifikasına sahiptir. Yapılış amacı ‘Türkiye’nin uluslar arası toplumdaki yerinin bir yansıması’ olarak ifade edilmektedir.
New York şehrine vurulan Türk mührüdür Türkevi. BM toplantıları süresince adeta ikinci bir BM binası gibi görev üstlenmiştir. Cumhurbaşkanı kraliçenin cenazesine katılmadan, Semerkant’tan doğruca New York’a geçmiş, burada üç gün boyunca aralarında İngiltere başbakanı Liz Truss da olmak üzere 26 ülkenin devlet adamlarıyla görüşmeler gerçekleştirmiştir.
Yapımı sırasında ve açılış sonrası maliyet hesapları yüzünden eleştiriler de alan Türkevi’ne sadece maliyet açısından değil, dünyanın merkezinde, tüm ulusların toplandığı yerde gelişen, büyüyen Türkiye’nin bir prestij projesi, diplomatik girişim ve güç merkezi olarak bakmakta daha fazla yarar vardır diye düşünüyorum ki açılışı üzerinden bir sene geçmesine rağmen, orada yaşanan trafik bunu doğrular niteliktedir. Kaldı ki maliyet bakımından gidildiğinde de ortada herhangi bir zarar yoktur. Binanın yeri 1977 yılında 3 milyon dolara alınmıştır. İnşaat maliyeti 291 milyon dolardır. Bina, yeri ile birlikte günümüzde 1.5 milyar dolarlık bir değere sahiptir.
Türkiye son yıllarda dış politikasında önemli değişikliklere imza atmaktadır. İlişkilerini çeşitlendirerek, hak ve menfaatlerini azami ölçüde korumak istemektedir. Son aylardaki diplomasi trafiği dikkate alındığında, Türkiye dış politikası bölgeselden, küresele çok kutuplu bir kimlik kazanmıştır. Semerkant’tan New York’a uzanan diplomasi turu, Türkiye’nin son dönemde tecrübe ettiği yeni bir aşamaya geçişin sinyalleridir.
Semerkant’tan New York’a derken, dikkat ederseniz aradaki Londra istasyonu Türkiye tarafından bilinçli şekilde es geçilmiştir. Dünya liderlerinin kraliçenin cenazesi önünde ip gibi dizilmeleri, bir otobüs içine tıkılmaları muamelesini Türkiye, devlet başkanı seviyesinde kabul etmeyerek törene alt seviyede katılım sağlamıştır. Oysa Türkiye’de bir ulusal medya kuruluşu olayı basın ahlak kuralları dışına çıkarak çarpıtarak vermiştir. Medya kuruluşu, İngiliz devletinin Biden dışında tüm dünya liderlerine layık gördüğü davetiye kurallarını, sadece Türkiye’ye mahsus gibi sunması ve buradan, bir itibarsızlaştırma çıkartmak istemesi basın ciddiyetine ve güvenirliğine gölge düşürmüştür.
Nitekim davetiyeye gösterilen tavrın doğruluğu Türkevi’nde kendini belli etmiştir. İngiliz başbakanı Liz Truss, Türkevi’ne gelerek görüşmelerde bulunmuştur. Sadece bu ziyaret dahi Türkiye’nin bulunduğu durumun ve duruşunun güzel bir kanıtıdır.
Türkiye, Birleşmiş Milletlerin tam karşısında bulunan New York Türkevi’nde kurduğu diplomasi zemini şaşırtıcı ölçeğe ulaşmıştır. Toplamda yapılan 26 görüşmenin, 21’i devlet başkanı seviyesindedir.