Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Göçten Turizme Mersin

“Ülkeleri savaşta olan halkları buluşturan şehir”     “Ülkeleri savaşta olan halkları buluşturan şehir” sözü aslında Antalya için söylenmiş ve oradaki Ruslar ve Ukraynalılar kastedilmiş. Oysa aynı söz Mersin için de pekala söylenebilir ve içine başta Suriyeliler, başka halklar da katılır ki Mersin’de Antalya kadar olmasa da bir Rus, Ukraynalı’ya ilaveten Iraklı varlığı söz konusudur. Mersin’deki Rus varlığı sadece savaşa bağlı olarak düşünülmemelidir. Akkuyu nükleer santral inşaatında binlerce Rus çalışanın olduğu malumdur.    Son 4-5 sene öncesine değin daha çok tantunisi ve cezeryesi ile anılan Mersin, günümüzde artık Suriyeliler ile anılır oldu ki şehirde tam olarak kimse bilmese de 400-500 bin Suriyeli bulunduğu söylenmektedir. Yabancı statüsünde Mersin’de yaşayan insanlar, çoğunluk sıralamasına göre Suriyeli ardından Iraklı, Rus ve Ukraynalı varlığı belirtilebilir.   Bir şehri veya ülkeyi dışarıdan gelenler daha objektif değerlendirme yetisine sahiptir bana göre. Zira orada sürekli yaşayanlar birçok şeyin farkına varmazlar. Çirkinlikleri bilirler daha çok ama oradaki güzelliklerin farkında bile değildir çokları…Burada hemen, yıllardır İstanbul varoşlarında yaşayan ama boğazı, denizi görmeyen İstanbullu örneği vermek yerindedir sanırım. Bu örnek şehirlerinde yaşayan büyük çoğunluk için geçerlidir ki Mersinliler de böyledir genellikle. Örneğin Mersin Kıbrıs’a açılan kapıdır ve çok yakındır. Fakat diyebilirim ki yüzde 90 üzerinde Mersinli Kıbrıs’ı görmemiştir ve de görmek gibi bir derdi asla olmamıştır.   Mersin, 70’li yıllarda bir turizm şehir olarak kabul görürdü. Şimdiki göçü almamıştı bakirliğiyle, doğal güzellikleriyle bilinirdi ekseriyetle. Seksenli yıllardan itibaren serbest bölgenin ilanıyla Mersin’i tabiri caizse ‘ ABD vahşi batısına altına hücum’ misali bir göç dalgası vurdu. O dönemler şehre pasaportla girileceği (serbest bölge kuruluşundan dolayı) söylentisi yayılmıştı ve insanlar buradan yer kapma peşindeydi.   1984 yılından itibaren Mersin, doğu ve güney doğudan terör göçüne maruz kalmıştır. Sonraları 1. ve 2. körfez savaşlarıyla istikrarsız durumlar oluştu bu, Mersin’e göçü hızlandırmıştır. 90’lı yıllarda Mersin adeta güvensiz bir terör şehri olarak yer aldı medyada. Şehrin kenar mahallelerindeki, çatışma görüntüleriyle anıldı daha çok. 2000’li yıllar görece durağan bir görüntü verirken, bu kez de 2011’de Suriye iç savaşının patlamasıyla bilinen sıkıntıları yaşadık.   Günümüzde artık diyebilirim ki şehre göç edenlerin büyük oranda bir entegrasyonu söz konusudur. Çatışma ikliminin bulunmadığı daha çok insanların işe- güce odaklandığı ve şehre ekonomik ve sosyal bakımdan adeta omuz verdiği bir süreç yaşanmaktadır.   Haftasonu seyahat ekindeki Mersin haberi böyle bir girizgah yapmama neden oldu. Doğrudan habere girmek ve yorumlamak yerine, önce bu arka plan bilgilerini vermek istedim. Oysa seyahat haberi güzellikleri içeren ve gezgin gözüyle ele alınmış bir yazıydı. Orada çoğu Mersinli’nin bilmediği seyahat durakları anlatılıyordu.   Yazar, ruhumuzu okşayan ve istenilen bir Mersin tarifi yapmıştı. Mersin için ‘Akdeniz’in en renkli kentlerinden biri ve yıl boyu güneşi selamlayan şehir’ diye bahsediyordu. Yazıda hemen hiçbir Mersinli’nin bilmediği bir bilgi oldukça şaşırtıcıydı. Buna göre Mersin Anamur ilçesi, Türkiye’nin en fazla güneş alan bölgesi olarak verildi. İkinci sırada ise Van ilimiz geliyordu.    Yazıda Mersin seyahat durakları başlığında, Astım Mağarası, Cennet Cehennem, Gilindire Mağarası, Kanlı Divane, Yerköprü Şelalesi, Adam Kayalar gibi yerler öne çıkartılsa da tabii ki Mersin’de bundan çok çok fazlası var. Mersin’in güzellikleri, tarihi, doğası, ören yerleri, denizi, yaylası, lezzetleri saymakla bitmez…    Bugün Antalya turizmin başkentidir. Ancak Antalya ile mukayese edildiğinde Mersin’in artıları daha fazladır ama bu pek bilinmez. Bana göre Mersin, Ortadoğu’ya (kontrolsüz göç nedeniyle) yakınlığının bedelini turizmi ıskalayarak ödemiştir. Ancak bunu ticarette, sanayide, tarımda telafi edecek potansileye sahiptir.          
Ekleme Tarihi: 24 Ekim 2022 - Pazartesi

Göçten Turizme Mersin

“Ülkeleri savaşta olan halkları buluşturan şehir”

 

  “Ülkeleri savaşta olan halkları buluşturan şehir” sözü aslında Antalya için söylenmiş ve oradaki Ruslar ve Ukraynalılar kastedilmiş. Oysa aynı söz Mersin için de pekala söylenebilir ve içine başta Suriyeliler, başka halklar da katılır ki Mersin’de Antalya kadar olmasa da bir Rus, Ukraynalı’ya ilaveten Iraklı varlığı söz konusudur. Mersin’deki Rus varlığı sadece savaşa bağlı olarak düşünülmemelidir. Akkuyu nükleer santral inşaatında binlerce Rus çalışanın olduğu malumdur. 

  Son 4-5 sene öncesine değin daha çok tantunisi ve cezeryesi ile anılan Mersin, günümüzde artık Suriyeliler ile anılır oldu ki şehirde tam olarak kimse bilmese de 400-500 bin Suriyeli bulunduğu söylenmektedir. Yabancı statüsünde Mersin’de yaşayan insanlar, çoğunluk sıralamasına göre Suriyeli ardından Iraklı, Rus ve Ukraynalı varlığı belirtilebilir.

  Bir şehri veya ülkeyi dışarıdan gelenler daha objektif değerlendirme yetisine sahiptir bana göre. Zira orada sürekli yaşayanlar birçok şeyin farkına varmazlar. Çirkinlikleri bilirler daha çok ama oradaki güzelliklerin farkında bile değildir çokları…Burada hemen, yıllardır İstanbul varoşlarında yaşayan ama boğazı, denizi görmeyen İstanbullu örneği vermek yerindedir sanırım. Bu örnek şehirlerinde yaşayan büyük çoğunluk için geçerlidir ki Mersinliler de böyledir genellikle. Örneğin Mersin Kıbrıs’a açılan kapıdır ve çok yakındır. Fakat diyebilirim ki yüzde 90 üzerinde Mersinli Kıbrıs’ı görmemiştir ve de görmek gibi bir derdi asla olmamıştır.

  Mersin, 70’li yıllarda bir turizm şehir olarak kabul görürdü. Şimdiki göçü almamıştı bakirliğiyle, doğal güzellikleriyle bilinirdi ekseriyetle. Seksenli yıllardan itibaren serbest bölgenin ilanıyla Mersin’i tabiri caizse ‘ ABD vahşi batısına altına hücum’ misali bir göç dalgası vurdu. O dönemler şehre pasaportla girileceği (serbest bölge kuruluşundan dolayı) söylentisi yayılmıştı ve insanlar buradan yer kapma peşindeydi.

  1984 yılından itibaren Mersin, doğu ve güney doğudan terör göçüne maruz kalmıştır. Sonraları 1. ve 2. körfez savaşlarıyla istikrarsız durumlar oluştu bu, Mersin’e göçü hızlandırmıştır. 90’lı yıllarda Mersin adeta güvensiz bir terör şehri olarak yer aldı medyada. Şehrin kenar mahallelerindeki, çatışma görüntüleriyle anıldı daha çok. 2000’li yıllar görece durağan bir görüntü verirken, bu kez de 2011’de Suriye iç savaşının patlamasıyla bilinen sıkıntıları yaşadık.

  Günümüzde artık diyebilirim ki şehre göç edenlerin büyük oranda bir entegrasyonu söz konusudur. Çatışma ikliminin bulunmadığı daha çok insanların işe- güce odaklandığı ve şehre ekonomik ve sosyal bakımdan adeta omuz verdiği bir süreç yaşanmaktadır.

  Haftasonu seyahat ekindeki Mersin haberi böyle bir girizgah yapmama neden oldu. Doğrudan habere girmek ve yorumlamak yerine, önce bu arka plan bilgilerini vermek istedim. Oysa seyahat haberi güzellikleri içeren ve gezgin gözüyle ele alınmış bir yazıydı. Orada çoğu Mersinli’nin bilmediği seyahat durakları anlatılıyordu.

  Yazar, ruhumuzu okşayan ve istenilen bir Mersin tarifi yapmıştı. Mersin için ‘Akdeniz’in en renkli kentlerinden biri ve yıl boyu güneşi selamlayan şehir’ diye bahsediyordu. Yazıda hemen hiçbir Mersinli’nin bilmediği bir bilgi oldukça şaşırtıcıydı. Buna göre Mersin Anamur ilçesi, Türkiye’nin en fazla güneş alan bölgesi olarak verildi. İkinci sırada ise Van ilimiz geliyordu.

   Yazıda Mersin seyahat durakları başlığında, Astım Mağarası, Cennet Cehennem, Gilindire Mağarası, Kanlı Divane, Yerköprü Şelalesi, Adam Kayalar gibi yerler öne çıkartılsa da tabii ki Mersin’de bundan çok çok fazlası var. Mersin’in güzellikleri, tarihi, doğası, ören yerleri, denizi, yaylası, lezzetleri saymakla bitmez…

   Bugün Antalya turizmin başkentidir. Ancak Antalya ile mukayese edildiğinde Mersin’in artıları daha fazladır ama bu pek bilinmez. Bana göre Mersin, Ortadoğu’ya (kontrolsüz göç nedeniyle) yakınlığının bedelini turizmi ıskalayarak ödemiştir. Ancak bunu ticarette, sanayide, tarımda telafi edecek potansileye sahiptir.          

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.