"Cihanda hak diye bir şey vardır. Ama bu ancak kudretle mümkündür"
Yazılarımda adından sıkça söz edilen kavramlardan da bahsediyorum. Müesses nizam kavramı bunlardan biridir. Türkçeye kısaca 'kurulu düzen' olarak aktarılır ve devamla 'bir toplumu, bir örgütü veya bir kurumu kontrol eden ve egemen sosyal grup olan elit grubu tanımlıyor müesses nizam.
Müesses nizam sadece grupları, kurumları, toplum kesimlerini kontrol etmez. Devletleri ve hatta dünyayı kontrol eden bir yapıdadır. Küresel çapta bir örgütlenmedir. Yerleşmiştir ve her açıdan güçlüdür.
Dünya şu aralar büyük bir krizin eşiğindedir. Dünya sathındaki bu gerginlik, müesses nizamı her zamankinden fazla gündeme getirmektedir.
Yeni ABD başkanı seçilen Trump'ın geçen hafta yaptığı açıklama hayrete ve dehşete düşüren açıklamaydı. Ana başlıklarıyla: "Derin devleti bitireceğim. Yoksa 3. dúnya savaşı çıkacak. Biden yönetiminde nükleer kıyamete, 3. dünya savaşına hiç olmadığı kadar yakınız. Ukrayna'daki vekalet savaşı, küresel savaş riskini arttırıyor. Bu derhal durmalı, silahlar susmalı. Rusya'nın düşmanımız olduğu sanısı ile dünya nükleer savaşa sürükleniyor. Küreselciler, Amerika'nın gücünü hayaletler, canavarlara harcayıp, evimizde cehennem yaratıyor. Bizi sürekli bitmek bilmeyen savaşlara sürükleyen derin devlet unsurlarını -neo-conları- tasfiye etmeliyiz. Hasta, yozlaşmış derin devleti tasfiye edebilecek tek kişi benim. Ne yapılması gerektiğini tam olarak biliyorum ve yapacağım."
Trump'ın yukarıdaki açıklaması nasıl bir dünyada yaşadığımızın çok bariz göstergesidir. Müesses nizamın, yerleşik düzenin ne denli büyük tehlike yarattığının birinci ağızdan itirafıdır. Dilerim Trump sözünü tutar, dediklerini gerçekleştirir. Açıklama, dünya çapındaki ABD karşıtlarının da bir zaferidir ayrıca.
80 senelik ABD hegomanyasının iflasının ve dünyanın sürüklendiği korkunç yıkımların, insan kıyımlarının birinci elden teyit edilmesidir. Eğer açıklamayı Trump değil de başka herhangi biri yapsaydı, ya ciddiye alınmaz ya da üzerinde durulmaya değer görülmezdi.
Oysa aynı paralelde bas bas bağıranlar, toplumları ayıktırmaya çalışanlar hep vardı. Çoğu görmezden gelindi, inandırıcı bulunmadı. Onlar için İdam sehpaları kuruldu, infaz timleri oluşturuldu.
Açıklama, bana dünya genelindeki ve de Türkiye'deki ABD karşıtlarının çektiklerini, sürüm sürüm süründürüldüklerini, orantısız güce maruz bırakıldıklarını ve çoğu kez katledildiklerini hatırlattı. Mazlumların ahı yerde kalır mı?
Dünya artık farklı bir yöne doğru gidiyor. Bildiğimiz sağ -sol ayrışması bitiyor. Milli - gayrimilli kutuplaşma devreye giriyor. Tüm dünyada ulusçu -küreselci çekişmesi yaşanıyor. Dünya halkları demokrasi, sivil toplum, kadın, çocuk, insan hakları vb. ambalajında gelen küreselci palavralarından sıkıldı ve ne denli kandırıldıklarının, soyulduklarının, kırdırıldıklarının farkına varmaya başladı.
Başta ABD, Avrupa olmak üzere dünyada milliyetçi, ulusçu akımlar güçlenmeye iktidara gelmeye başladı. Bu süreç, ülkelerin bağırsaklarını temizledikleri, iç restorasyona yöneldikleri, yığılmış ihmal edilmiş sorunlarını çõzdükleri yeni bir dönem olacaktır.
Tabii ki yerleşik düzen, müesses nizam öyle hemen geri çekilmeyecektir. Deyim yerindeyse vuruşarak çekilmeyi yeğleyecektir. Bu çekişmenin, iktidarı devretme mücadelesinin başını ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere çekecektir. Bu dört ülkede de devir teslim süreçleri oldukça sancılı geçecektir. Aklıselimin galip gelmesi dileğiyle...