1929’ da hizmete açılan ve o dönemin koşullarına gör konforlu yolculuk sağlayan ulaşım üç yıl içinde taşımaları gerekenden çok daha fazla kereste yükleyerek başta köprüler olmak üzere tüm yolu tahrip eden kamyonlar nedeniyle büyük şikâyetlere yol açar…
Yüz yıla yaklaşan dönem içinde bugün kereste yerine bölgedeki taş ocaklarından kente malzeme taşıyan kamyonlar nedeniyle aynı sorunların yaşanması hayli çarpıcı…
Ağustos 1932’ de Yeni Mersin gazetesi’ nde Gözne yolu ile ilgili iki ayrı haber yayınlanır.
26 Ağustos 1932 günü yer alan ’Gözne Yolu Bozuluyor’ başlıklı haberde kereste yüklü kamyonların verdiği tahribat şöyle anlatılır:
“her gün giden beş altı kereste kamyonunun Gözne yolu ile köprüleri tahrip etmekte olduğu halk ve tenezzüh otomobilcileri (yolcu taşıyan otomobiller kast ediliyor) tarafından şikâyet edilmektedir.
Yolun bozulmasına sebep, kamyonların fazla kereste yükletilmesidir. Buna mani olarak bozulan yol ve köprülerin kereste naklettirenlere tamir ettirilmesi lazımdır. Merciinin nazari dikkatini celbederiz"
29 Ağustos 1932’ de ise yine aynı gazetede Gözne yolunun eğim sorunu şöyle yer alır:
“Geçenlerde Gözne yolunun geçen kereste kamyonları tarafından bozulduğunu ve köprülerin yıkıldığını yazmıştık. Bugün yine aynı yoldan bahsedeceğiz.
İçme’ den itibaren Ballı Bucağa kadar olan kısım o kadar fazla meyil vermiştir ki, geçen vesaitin devrilme ihtimali yüzde sekseni bulmuştur. Bundan bir iki sene önce 80 bin lira sarfiyle vücuda getirilen bu yolun göz göre göre harap olması doğru değildir. Yara ufak iken tedavi edilmelidir.
Merciinin nazar dikkatini celbederiz”
Klimaların olmadığı o dönem maddi gücü yeten herkesin nem ve sivrisinek saldırısı sonucu uyumakta zorlandığı Mersin yerine tercih ettiği Gözne’ nin o dönemini yansıtan en kapsamlı yazı dizisi 1935’ te M. Yıldız imzasıyla yine Yeni Mersin Gazetesi’ nde yer alır…
Üç bölüm halinde yayınlanan yazıların ilk ikisi güzergâh üzerinde yer alan yerleşim bölgeleri ve sonuncusu ise Gözne hakkında oldukça detaylı bilgiler içermesi bakımından önemli…
Bu nedenle üç yazıyı da olduğu gibi paylaşmakta yarar görüyorum…
**
“Gözne Ve Tatlı Yolculuğu…
Yeşil pamuk tarlaları arasında düzgün ve güzel bir yoldan otomuz süratle ilerliyor.
Büyük bir köye 'arpaç sağlar' a* yaklaşıyoruz. Nihayet köye girdik, köy alanında cami önünde otomuz durdu.
İşten yeni gelerek biraz dinlenmek üzere cami önündeki köy kahvesinde beklemiş olan köylüler bizi tatlı bir çehre ile karşıladılar hoşbeşten sonra mekteplerini görmek isteğinde olduğumuzu söyleyince sevindiler.
Muhtarın evinden hemen anahtarı getirdiler ve hep beraber mektebe girdik.
Mektep yeni tanzime başlanmış ve köyün yerine göre çok uygun olan güzel ve geniş bir bahçenin içerisinde altışar odalı iki katlı ve geniş salonlu kargirden damı kiremitli güzel bir bina burada, bu muntazam binayı nasıl yaptıklarını sorduk. Hüseyin bize anlatıyordu:
-bu binayı köylümüz yaptı planını yaptıran ve zaman sonra gelip inşaatı kontrol eden ve bize diliyle de parasıyla da doğrusu saylavımız (mv) Fikri mutlu çok yardım etti.
Kaç muallim olduğunu ve memnun olup olmadıklarını sorduk.
Hüseyin Ağa;
-3 muallimimiz var iyi adamlar, hepsinden memnunuz doğrusu dedi.
Bu köy halkı 150 sene kadar evvel İçel havalisinden buraya göç etmiş ve 15-20 haneden öğrenmiş çok çalışkan ve diri insanlardır.
**
Evvelce kurdukları ve yüzde 69 kârla dağıttıkları zirai kredi kooperatiflerini bu Eylül sonunda tekrardan canlandıracaklarını ve saylav (öz Türkçe akımının hızlandığı o günlerde Milletvekili yerine kullanılan sözcük) Fikri Mutlu' ya bunu katiyetle vaat ettiklerini sevinçle anlattılar.
Bu çok samimi geçen bir saatten sonra büyük bir haz ve zevkle bu açık fikirli temiz köylülerden ayrıldık. Hafif meyilli tabiatın asfalt gibi sayla döşenmiş geniş ve güzel bir yoldan ilerliyoruz.
Arasında 15 kadar köylü evi bulunan büyü Çek bir şehir harabesi içerisinden geçiyor ve yine tatlı bir meyille, ulu çınarlarla bezenmiş bir su başına iniyoruz.
Burası Camili köyü imiş.
Taştan yapılmış büyük bir bina var, yarı yerinin üzeri açık ve bir kısmı çinko ile örtülü. Burası harap olan şehrin veya köyün camisidir. Köyün güzel üzüm bağları ve çok tatlı üzümleri var.
**
1935 koşullarında yapılan yolculuk ve dönemin cazibe merkezi Gözne gözlemleri sonraki makalede…