Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

BİLİNEN DÜNYANIN SONU

"Uygarlık, eğitimle yıkım arasındaki yarıştır"   Yazı başlığı siyasi/ ideolojik anlamda bir sona işaret ediyor. Bundan ne anlamalıyız? Genel manada 20. yüzyılda oluşan Batı hegomanyasına dayalı sistemin çöküşünü anlamayız. Yakın tarih itibariyle bilhassa ABD'nin dünya sahnesine çıkışıyla başlayan bu süreç, yine ABD'nin içine düştüğü kötü durumla sonlanma  aşamasına girmiştir.    Günümüz Batı dünyası ağırlıkla ABD liderliğinde oluşmuş bir dünyadır. Batı, nüfus bakımından dünyanın sadece yüzde 15'ini temsil ederken, ekonomik, siyasi ve kurumsal yapılaşma açısından neredeyse dünyanın tamamına yakınına etki ediyordu.   İşte bu yapı son çeyrek yüzyılda, Çin liderliğinde Avrasya bölgesinin yükselişe geçmesiyle, önce dengelenmeye şimdilerde ise Batı'nın içine düştüğü krizlerle yerini yeni bir dünya düzenine bırakmak üzeredir.   Devletler hayatında ve de dünyadaki global değişiklikler, öyle bugünden yarına sonlanmaz. Bu bir süreç meselesidir ve olaylar, krizler silsilesine bağlıdır. Biz bugün konunun daha çok son çeyrek yüzyılı ile sınırlı kalacağız ki o da bana göre New York'daki Dünya Ticaret Merkezi saldırısına dayanır.   Devletler, sistemler varlıklarını devam ettirebilmek için sürekli düşmana ihtiyaç duyarlar. Soğuk Savaş ertesi bu düşman profili, Batı dünyası için İslam coğrafyasıdır. İkiz Kulelere saldırı, İslam coğrafyasına abanmanın gerekçesi kabul edildi. Bu en çok İsrail'in işine yaradı.    ABD önderliğinde müttefikler Afganistan'dan Libya'ya İslam toprağında 'terõrist' avında iken, güçlerini ve kaynaklarını buralarda harcadılar ki bu İsrail'in güvenliği dışında hiçbir işe yaramadı. İşte bu sırada Çin ve Avrasya aradan sıyrılarak ABD'nin ve Batı'nın en büyük rakibi haline geldi.    Tabii bu sürece Küreselci Elit'in kendi ideolojisi ve dünya düzenini dayatma isteği de eklenebilir. Küresel dünya düzeni, ulus devletleri zayıflatarak, bir dijital dünya devleti amacı güdüyor. Demokrasi, insan hakları, iklim krizi, LGBT hakları, serbest ticaret diyerek ulus devletleri baskı altına almak idealini güdüyor.    Küreselci zihniyet, birçok ülkede direnişle karşılaştı. Karşıtları ise devlet, aile, cinsiyet dokunulmazlığı, ulusal çıkarlar, inanç hürriyeti iddiasıyla birçok ülkede ya iktidar ya da iktidar ortağı olmaya başladılar. Savaşlar, krizler, sahte salgınlar, yolsuz bürokratlar, siyasiler aracılığıyla dünya halklarını oyalayarak, yeni bir dünya düzeni getirmek isteyen küreselciler, ifşa ve itiraflarla ve dünya halklarının kısmi uyanışıyla isteklerini gerçekleştirme noktasında sıkıntı yaşamaya başladılar.   ABD dünya jandarmalığı yaparak, Siyonizme hizmet ederken, kendi ülkesini ihmal etti. Çürümüş ülke, bir yangını bile söndüremeyecek acze düştü. 37 trilyon dolarla dünyanın en borçlu ülkesi haline geldi. Avrupa da benzer sıkıntılar yaşamaya başladı. Sömürgelerinden kovuldular. Ukrayna savaşıyla büyük  açmaza düştüler.   Trump'ın ikinci kez seçilmesi yeni dünya düzeni için bir milattır. 'Önce Amerika' sloganıyla yola çıkan Trump, küreselcilere, derin Amerika'ya, NATO'culara, savaş lobisine, çürümüş yolsuz düzene, köhne uluslararası kurumlara savaş açmaya iyice niyetlenmiştir. Sadece ABD'ye değil tüm Amerika kıtasına ve kendi deyimiyle 'Batı medeniyetine' hayat vermek istemektedir.    Bu amaçla Grönland'tan, Kanada, Meksika, Panama'ya değin uzanmak ve Çin ile ticaret savaşına girerek, Ukrayna ve Ortadoğu savaşlarını bitirmek istemektedir. Hantal uluslararası kurumlardan çekilmek, Avrupa ile yeni bir yapılanmaya gitmek istemektedir.   Batı'nın kendi iç meselelerine yönelmesi ki bu zorunlu bir yönelmedir, dünyanın geri kalanının ve bilhassa Türkiye'nin rahatlaması ve öne çıkmasını beraberinde getirecektir.
Ekleme Tarihi: 28 Ocak 2025 - Salı

BİLİNEN DÜNYANIN SONU

"Uygarlık, eğitimle yıkım arasındaki yarıştır"

  Yazı başlığı siyasi/ ideolojik anlamda bir sona işaret ediyor. Bundan ne anlamalıyız? Genel manada 20. yüzyılda oluşan Batı hegomanyasına dayalı sistemin çöküşünü anlamayız. Yakın tarih itibariyle bilhassa ABD'nin dünya sahnesine çıkışıyla başlayan bu süreç, yine ABD'nin içine düştüğü kötü durumla sonlanma  aşamasına girmiştir. 
  Günümüz Batı dünyası ağırlıkla ABD liderliğinde oluşmuş bir dünyadır. Batı, nüfus bakımından dünyanın sadece yüzde 15'ini temsil ederken, ekonomik, siyasi ve kurumsal yapılaşma açısından neredeyse dünyanın tamamına yakınına etki ediyordu.
  İşte bu yapı son çeyrek yüzyılda, Çin liderliğinde Avrasya bölgesinin yükselişe geçmesiyle, önce dengelenmeye şimdilerde ise Batı'nın içine düştüğü krizlerle yerini yeni bir dünya düzenine bırakmak üzeredir.
  Devletler hayatında ve de dünyadaki global değişiklikler, öyle bugünden yarına sonlanmaz. Bu bir süreç meselesidir ve olaylar, krizler silsilesine bağlıdır. Biz bugün konunun daha çok son çeyrek yüzyılı ile sınırlı kalacağız ki o da bana göre New York'daki Dünya Ticaret Merkezi saldırısına dayanır.
  Devletler, sistemler varlıklarını devam ettirebilmek için sürekli düşmana ihtiyaç duyarlar. Soğuk Savaş ertesi bu düşman profili, Batı dünyası için İslam coğrafyasıdır. İkiz Kulelere saldırı, İslam coğrafyasına abanmanın gerekçesi kabul edildi. Bu en çok İsrail'in işine yaradı. 
  ABD önderliğinde müttefikler Afganistan'dan Libya'ya İslam toprağında 'terõrist' avında iken, güçlerini ve kaynaklarını buralarda harcadılar ki bu İsrail'in güvenliği dışında hiçbir işe yaramadı. İşte bu sırada Çin ve Avrasya aradan sıyrılarak ABD'nin ve Batı'nın en büyük rakibi haline geldi. 
  Tabii bu sürece Küreselci Elit'in kendi ideolojisi ve dünya düzenini dayatma isteği de eklenebilir. Küresel dünya düzeni, ulus devletleri zayıflatarak, bir dijital dünya devleti amacı güdüyor. Demokrasi, insan hakları, iklim krizi, LGBT hakları, serbest ticaret diyerek ulus devletleri baskı altına almak idealini güdüyor. 
  Küreselci zihniyet, birçok ülkede direnişle karşılaştı. Karşıtları ise devlet, aile, cinsiyet dokunulmazlığı, ulusal çıkarlar, inanç hürriyeti iddiasıyla birçok ülkede ya iktidar ya da iktidar ortağı olmaya başladılar. Savaşlar, krizler, sahte salgınlar, yolsuz bürokratlar, siyasiler aracılığıyla dünya halklarını oyalayarak, yeni bir dünya düzeni getirmek isteyen küreselciler, ifşa ve itiraflarla ve dünya halklarının kısmi uyanışıyla isteklerini gerçekleştirme noktasında sıkıntı yaşamaya başladılar.
  ABD dünya jandarmalığı yaparak, Siyonizme hizmet ederken, kendi ülkesini ihmal etti. Çürümüş ülke, bir yangını bile söndüremeyecek acze düştü. 37 trilyon dolarla dünyanın en borçlu ülkesi haline geldi. Avrupa da benzer sıkıntılar yaşamaya başladı. Sömürgelerinden kovuldular. Ukrayna savaşıyla büyük  açmaza düştüler.
  Trump'ın ikinci kez seçilmesi yeni dünya düzeni için bir milattır. 'Önce Amerika' sloganıyla yola çıkan Trump, küreselcilere, derin Amerika'ya, NATO'culara, savaş lobisine, çürümüş yolsuz düzene, köhne uluslararası kurumlara savaş açmaya iyice niyetlenmiştir. Sadece ABD'ye değil tüm Amerika kıtasına ve kendi deyimiyle 'Batı medeniyetine' hayat vermek istemektedir. 
  Bu amaçla Grönland'tan, Kanada, Meksika, Panama'ya değin uzanmak ve Çin ile ticaret savaşına girerek, Ukrayna ve Ortadoğu savaşlarını bitirmek istemektedir. Hantal uluslararası kurumlardan çekilmek, Avrupa ile yeni bir yapılanmaya gitmek istemektedir.
  Batı'nın kendi iç meselelerine yönelmesi ki bu zorunlu bir yönelmedir, dünyanın geri kalanının ve bilhassa Türkiye'nin rahatlaması ve öne çıkmasını beraberinde getirecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.