İsrafın haram olduğunu bilmeyen yoktur. Ama yine de bir şeyi bilmek ayrı, onu uygulayıp uygulamamak ayrıdır. İsraf edilenlerle bir Türkiye daha yaratmanın mümkün olduğu hep söylenegelir. İsraf etmek denince akla önce yeme içme gelir. Hemen çöpe atılan somunlar; asker sayısıyla ya da yurt öğrencileri sayısıyla çarpılır. Böylece Türk usulü israf hesabı çıkar ortaya. Konu israftan açılınca meşhur Çin örneğini anımsarım. İsrafın hesabı bizde somun üzerinden Çinlilerinki pirinç üzerinden yapılır. Çinliler o kadar hesaplı kitaplı yaşarlar ki; bir pirinç tanesini bile israf etmezler denir. Çünkü bir pirinç tanesiyle dünyanın en kalabalık ülkesinin nüfusu çarpılınca varın, israfın boyutunu siz düşünün!
İsraf hayatın bütününü kapsar. Mesela zamanı israf etmek başlı başına bir sorundur. Ne yazık ki; zaman boşa harcanan şeylerin önünde yer alır. Zamanın israfı bize maliyetsiz gibi görünür. Oysa boşa geçen zamanın telafisi yoktur. Nedense Vakit nakittir sözü karşılığını yeterince bulamamıştır.
Enerji israfının hele bir de kaçağını, beleşini bulursanız en kralını yapabilirsiniz. Öyle ki; ahırın tavanına metal ranzayı monte edip, bir ısıtıcı gibi kullanmak başka ülkelerde hiç rastlanmış mıdır? Bilmiyorum. Birinci katlara asansörle çıkmak, bakkala arabayla gitmek İsraf edilenler say say bitmez Ayrıca keyfi veya elde olmayan israf alanları vardır. Misal trafik sıkışıklığı bunlardandır. Geçenlerde bir arkadaşım; 60 kmlik Kızkalesi- Mersin yolunu 4 saatte kat etmiş.
Özellikle yaz aylarında Mersin sahilleri hareketlenir. Ve yetersiz ulaşım hatları kendini belli eder. Güzelim Mersin sahillerinin önü; yazlık konutlar tarafından adeta bir duvar gibi örülmüştür. Eşsiz deniz manzarası ve esintisi; kumsala hizalanmış ve yer yer 20 katı bulan devasa beton bloklar tarafından engellenir. Yılın azami 2 ayı kullanılan yazlıklar; 10 ay boyunca bomboş denizi beklemeye, havasını kesmeye devam eder. ..
Yıllar önce Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yazlıkları; kullanılmadıkları dönemlerde kiralayarak ekonomiye kazandırma projesi gündeme geldi. Sadece gündeme geldi ama arkası gelmedi. Mersinin mutedil iklim koşulları düşünüldüğünde yazlıkların; kış ayları dahil yıl boyunca kullanılması mümkün. Ancak bunun çok profesyonelce organize edilmesi lazım. Fakat profesyonellik ve organizasyon bizim pek de başarılı olamadığımız konulardan
İspanyolların ikinci konutları kiralama işinde epey ileride oldukları bilinir. Devremülk turizmciliği daha çok Avrupalıların uyguladıkları bir dal. Ve biz yeni yeni o alana giriyoruz. Kabul etmek gerekir ki; devre mülk turizmi Türk aile yapısına biraz ters geliyor. Türkler mülklerini başkalarıyla kullanmaya sıcak yaklaşmıyorlar. Otel turizmciliği konusunda Antalyanın gerisinde kalan Mersin; ikinci konut turizmini deneyip hayata geçirebilir. Turizm sektörü Mersinin kimlik arayışında ilk üçe girer. Mersinde tarım ve ticaretten sonra akla hemen turizm gelir. Ancak turizm potansiyelinin yeterince kullanıldığı söylenemez. Dünya güzeli sahilleri, tarihi zenginlikleri verimli kullanamamak da bir tür israftır.
Mersin kalkınmak ve istihdam yaratmak zorunda. % 25lere varan işsizlik oranları ile daha ne kadar devam edebiliriz? Mersin biran önce babadan kalma yöntemleri terk edip yeni ve radikal yöntemlerle yolunu açmalıdır.