Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Kalkınma ve İş Modeli Olarak Savunma Sanayi

"Hayatı ciddiye almayanları hayat da ciddiye almaz"   Ekonominin iyi yolda olduğunu gösteren bir yığın etken vardır. Bunların başında tükettiginden fazla üretmek gelir. Fakat katma değeri düşük ürünler ürettiğinizde yine fazla üretmiş sayılmazsınız ki bunu ihracatta kilo/dolar cinsinden de hesaplamak mümkündür. Misal, Almanya sattığı ürünlerde kilo başına 4.5 dolar gelir elde ederken bu bizde 1.5 kilo/dolardır. Bundan sizin ağırlıkla düşük teknoloji ürünleri -tarım ürünleri, işlenmemiş madenler- sattığınız anlamı çıkar.   Bir de ülkelerin amiral üretim sektörleri vardır. Bizde bu otomobil sektörü olmakla beraber, sınai haklarından dolayı aslan payını yabancılar almaktadır. O bakımdan Türkiye daha çok fikri ve sınai hakları kendinde olan ürünlere yönelmelidir. Bir diğer husus ise tarım ürünlerini ve madenleri işleyerek satmaktır. Misal, narenciye dalında 50 cent ise şişelendiginde 2 dolardır.    Buğdayda Türkiye güzel bir model uyguluyor. Kendi üretimi yıllık 20 milyon tondur. Bu oran ülke ihtiyacını karşılıyor. Fakat Türkiye buğday ithal ediyor. Niçin? Çünkü bunu un, makarna, bulgur, bisküvi, kek olarak işliyor ve dünyaya satıyor.   Türkiye bilhassa 2016 yılından itibaren savunma sanayinde atılıma geçti. 2000'lerin başında yıllık savunma sanayi ihracatı 300 milyon doların altında iken, bugün bu rakam 6-7 milyar dolara çıkmıştır. Savunma sanayi ihracatı yıllık yüzde 30-40 büyüme ivmesi yakaladı.   Türkiye son yıllarda ihracat odaklı büyümeyi seçti. Ancak orada da ithalat riski var.  Zira yarı mamúl ithal edip, nihai ürüne çevirip ihraç ediyoruz. İşte bu noktada millileştirme potansiyeli olan ürünleri tespit ve teşvik etme projeleri önem kazanıyor.   Milli savunma sanayi devleri bu modeli güzel uyguluyor. Roketsan bünyesinde kurduğu bir müdürlükle, ülke genelinde kabiliyetli firmaları arıyor, buluyor onlarla rekabetçi ortamda işbirliği yapıyor. Roketsan ülke çapında (1000) bin tedarikçi şirketle çalışıyor. Onlara tedarikçi değil çözüm/ iş ortağı deniyor.   ASELSAN yine aynı yöntemi izliyor. Konya'da açtığı yeni fabrikası tüm ülkeye örnek teşkil ediyor. ASELSAN oradaki yüzde 49'luk hisseyi yatırımcı firmalara açarak, üretim ve finans gücünü arttırıyor.   ASELSAN 80'den fazla ülkeye ihracat yapıyor.  Bünyesinde tedarik zinciri genel müdürlüğü, millileştirme direktörlüğü bulunuyor. Ülke genelinde üç bin iki yüz (3.200) tedarikçi şirketi ,100 tane de stratejik partneri var.   Savunma sanayi şirketleri bir ürünü ithal etmeden önce, yurtiçinden teminine gidiyor. Eğer ürün Türkiye'de üretilmiyorsa, üretim koşulları ve üretecek firmalar aranıyor. O firmalara kredi temininde ve teminat konularında yardımcı olunuyor.    Türkiye bu alanda bir ekosistem oluşturmuş durumda. Bu ekosistem ürünü hızlıca bitirmeye, konan ambargoları aşmaya da yarıyor. Önce askeri ihtiyaçlar gideriliyor. Ar-Ge'de, tasarım merkezlerinde sürekli yeni ürünler belirleniyor. Bunlar sivil alandan, uzay teknolojikerine her sektöre uzanıyor..
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2024 - Pazartesi

Kalkınma ve İş Modeli Olarak Savunma Sanayi

"Hayatı ciddiye almayanları hayat da ciddiye almaz"
  Ekonominin iyi yolda olduğunu gösteren bir yığın etken vardır. Bunların başında tükettiginden fazla üretmek gelir. Fakat katma değeri düşük ürünler ürettiğinizde yine fazla üretmiş sayılmazsınız ki bunu ihracatta kilo/dolar cinsinden de hesaplamak mümkündür. Misal, Almanya sattığı ürünlerde kilo başına 4.5 dolar gelir elde ederken bu bizde 1.5 kilo/dolardır. Bundan sizin ağırlıkla düşük teknoloji ürünleri -tarım ürünleri, işlenmemiş madenler- sattığınız anlamı çıkar.
  Bir de ülkelerin amiral üretim sektörleri vardır. Bizde bu otomobil sektörü olmakla beraber, sınai haklarından dolayı aslan payını yabancılar almaktadır. O bakımdan Türkiye daha çok fikri ve sınai hakları kendinde olan ürünlere yönelmelidir. Bir diğer husus ise tarım ürünlerini ve madenleri işleyerek satmaktır. Misal, narenciye dalında 50 cent ise şişelendiginde 2 dolardır. 
  Buğdayda Türkiye güzel bir model uyguluyor. Kendi üretimi yıllık 20 milyon tondur. Bu oran ülke ihtiyacını karşılıyor. Fakat Türkiye buğday ithal ediyor. Niçin? Çünkü bunu un, makarna, bulgur, bisküvi, kek olarak işliyor ve dünyaya satıyor.
  Türkiye bilhassa 2016 yılından itibaren savunma sanayinde atılıma geçti. 2000'lerin başında yıllık savunma sanayi ihracatı 300 milyon doların altında iken, bugün bu rakam 6-7 milyar dolara çıkmıştır. Savunma sanayi ihracatı yıllık yüzde 30-40 büyüme ivmesi yakaladı.
  Türkiye son yıllarda ihracat odaklı büyümeyi seçti. Ancak orada da ithalat riski var.  Zira yarı mamúl ithal edip, nihai ürüne çevirip ihraç ediyoruz. İşte bu noktada millileştirme potansiyeli olan ürünleri tespit ve teşvik etme projeleri önem kazanıyor.
  Milli savunma sanayi devleri bu modeli güzel uyguluyor. Roketsan bünyesinde kurduğu bir müdürlükle, ülke genelinde kabiliyetli firmaları arıyor, buluyor onlarla rekabetçi ortamda işbirliği yapıyor. Roketsan ülke çapında (1000) bin tedarikçi şirketle çalışıyor. Onlara tedarikçi değil çözüm/ iş ortağı deniyor.
  ASELSAN yine aynı yöntemi izliyor. Konya'da açtığı yeni fabrikası tüm ülkeye örnek teşkil ediyor. ASELSAN oradaki yüzde 49'luk hisseyi yatırımcı firmalara açarak, üretim ve finans gücünü arttırıyor.
  ASELSAN 80'den fazla ülkeye ihracat yapıyor.  Bünyesinde tedarik zinciri genel müdürlüğü, millileştirme direktörlüğü bulunuyor. Ülke genelinde üç bin iki yüz (3.200) tedarikçi şirketi ,100 tane de stratejik partneri var.
  Savunma sanayi şirketleri bir ürünü ithal etmeden önce, yurtiçinden teminine gidiyor. Eğer ürün Türkiye'de üretilmiyorsa, üretim koşulları ve üretecek firmalar aranıyor. O firmalara kredi temininde ve teminat konularında yardımcı olunuyor. 
  Türkiye bu alanda bir ekosistem oluşturmuş durumda. Bu ekosistem ürünü hızlıca bitirmeye, konan ambargoları aşmaya da yarıyor. Önce askeri ihtiyaçlar gideriliyor. Ar-Ge'de, tasarım merkezlerinde sürekli yeni ürünler belirleniyor. Bunlar sivil alandan, uzay teknolojikerine her sektöre uzanıyor..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.