Sivil toplum ileri, sivil toplum geri, bir sivil toplum fırtınası yaşayıp gidiyoruz. Sivil toplum: Halk inisiyatifi ile oluşan, gelişen, devletin bürokratik örgütlenme biçiminden bağımsız, hayatın birçok alanını ilgilendiren konularda faaliyet gösteren, çoğulcu katılımcı yapıdır. Öznesini; dernek, vakıf, sendika odalar gibi kuruluşlar oluşturur. STKlar 90lı yıllarda daha çok ön plana çıkıp kamuoyunu yönlendiren, etkileyen güçlere dahil olmuşlardır.
Avrupada Aydınlanma Çağında düşünürlerin ortaya attıkları bir kavramdır. Özellikle batı demokrasilerinde çok etkin konumdadırlar. Etkinlikleri ve faaliyet alanları uluslararası nitelik taşımaktadır. Birçok noktada devlet kurumlarının, önüne geçmişlerdir. Hatta daha da ileri giderek, devleti dönüştürecek, iktidarı yönlendirecek, değişime uğramasını sağlayacak güce ulaşmıştır.
Sivil toplum denince zihnimde hemen Gandhinin Hindistanda ve Mandelanın Güney Afrika Cumhuriyetinde başlattıkları, sömürgeciliğe karşı yapılan ve bağımsızlığa uzanan, şiddetten uzak, halk tabanı olan hareketler canlanır. Daha sonraları 80li yıllarda bunlara, Polonyada Lech Walensa önderliğindeki Sovyet karşıtı, tersane işçileri sendikası Solidarnish hareketini eklemek gerekir. Bu üç örnekte de sivil kişileri ve silahlı mücadeleyi reddeden yapıları görmekteyiz. Neler yapılabileceğini bütün dünya görmüştür.
Çevrecilik alanında ise bir Greenpeace, insan hakları alanında Amnasty International evrensel normlarda, adeta markalaşmış STKlardır. Ülkemizde; adı felaketlerle anılan, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çalışmalar yapan AKUTu, binlerce çocuğa öğrenim olanağı sağlayan ÇYDDni, sivil toplum alanında, başarılı örnekler olarak sıralayabiliriz.
Son yıllarda bunlara ilaveten birçok İslami motifli yardımlaşma derneklerini görüyoruz. Sayıları günden güne artan bu derneklerin faaliyetleri; son Deniz Feneri Olayı ile maalesef yara almıştır.
Günümüzde STKların popülaritesi ve yaptıkları işler o kadar çok artmıştır ki; devletler bu örgütler üzerinden, paralar aktararak, istedikleri ülkelerde, istedikleri değişimleri sağlamak peşindedirler.
Merkezi Almanyada bulunan İHH (İnternationale-Humanitere-Hilfswerk/ Uluslararası-İnsani-Yardım-Örgütü) Açılımını özellikle yazdım çünkü basında ismi sık sık geçiyor ve Almanca ismiyle kafa karışıklığına yol açıyor. İşte bu İHHnın İsrail ile Türkiye arasında nasıl bir devlet krizine (Mavi Marmara) yol açtığını hepimiz iyi bilmekteyiz.
Gönüllü yardım kuruluşlarının, birtakım işlere sağlanan finans desteklerinin arkasına bakmak ve gerçek niyetlerini iyi analiz etmek lazım.
Yani Georg Soroslara dikkat! Burada Doğu Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğuda yapılanlar ortadadır. Bu türden örnekler, gerçek hayırsever ve iyi niyetli yurttaşları çekingeler içerisinde bırakmaktadır. Bilinçli insanların, birileri tarafından kullanılmaya karşı hassasiyetleri anlaşılır ve yerindedir. Öyle ki son Ergenekon ve Paralel Yapı operasyonları kafaları iyice karıştırmıştır. Oysa halk tabanı olan, halkın yararına iş tutan yapılara her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Fakat iyi niyetli, kirlilikten, kafa-kol ilişkilerinden uzak yapıları bulmak nasıl olacak? Bu biraz maharet gerektiriyor. Bazı sivil toplum kuruluşlarında yer almanın, olumsuz yönleri bilinmektedir.
Yaşadığımız kent Mersinde bir yığın olumsuzluk ve tükenmişlik durumları ile karşı karşıyayız. Kirlilik kanserli hücre gibi yayılmakta, bundan STKlarda paylarına düşeni almakta. Mersinde hemen her alanda olduğu gibi bu alanda da enflasyon yaşanmaktadır. Ardından üretimsizlik ve kendini tekrarlama gelir. Halktan kopuk 150-200 kişi arasında, birbirilerini ağırlama ve pohpohlamaya yönelik gelişen bir sivil toplum turizmidir, yapılanlar
İnsana sorarlar siz yarım yüzyıldır başkansınız, kime ne yararınız oldu? Hangi soruna çare ürettiniz? Yoksa sadece kendi imajınızı mı parlattınız? Geçiminizi mi idame ettirdiniz? Evet samimi, şeffaf ve adil olmak gerek!
Sivil toplumun başarısı, yararlılığı; güç odaklarına yaslanmadan, halkın önceliklerine dayanan, çözümler üretmeyi amaçlayan oranda olacaktır
Sivil Toplum
Sivil toplum ileri, sivil toplum geri, bir sivil toplum fırtınası yaşayıp gidiyoruz. Sivil toplum: Halk inisiyatifi ile oluşan, gelişen, devletin bürokratik örgütlenme biçiminden bağımsız, hayatın birçok alanını ilgilendiren konularda faaliyet gösteren, çoğulcu katılımcı yapıdır. Öznesini; dernek, vakıf, sendika odalar gibi kuruluşlar oluşturur. STKlar 90lı yıllarda daha çok ön plana çıkıp kamuoyunu yönlendiren, etkileyen güçlere dahil olmuşlardır. Avrupada Aydınlanma Çağında düşünürlerin ortaya attıkları bir kavramdır. Özellikle batı demokrasilerinde çok etkin konumdadırlar. Etkinlikleri ve faaliyet alanları uluslararası nitelik taşımaktadır. Birçok noktada devlet kurumlarının, önüne geçmişlerdir. Hatta daha da ileri giderek, devleti dönüştürecek, iktidarı yönlendirecek, değişime uğramasını sağlayacak güce ulaşmıştır. Sivil toplum denince zihnimde hemen Gandhinin Hindistanda ve Mandelanın Güney Afrika Cumhuriyetinde başlattıkları, sömürgeciliğe karşı yapılan ve bağımsızlığa uzanan, şiddetten uzak, halk tabanı olan hareketler canlanır. Daha sonraları 80li yıllarda bunlara, Polonyada Lech Walensa önderliğindeki Sovyet karşıtı, tersane işçileri sendikası Solidarnish hareketini eklemek gerekir. Bu üç örnekte de sivil kişileri ve silahlı mücadeleyi reddeden yapıları görmekteyiz. Neler yapılabileceğini bütün dünya görmüştür. Çevrecilik alanında ise bir Greenpeace, insan hakları alanında Amnasty International evrensel normlarda, adeta markalaşmış STKlardır. Ülkemizde; adı felaketlerle anılan, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çalışmalar yapan AKUTu, binlerce çocuğa öğrenim olanağı sağlayan ÇYDDni, sivil toplum alanında, başarılı örnekler olarak sıralayabiliriz. Son yıllarda bunlara ilaveten birçok İslami motifli yardımlaşma derneklerini görüyoruz. Sayıları günden güne artan bu derneklerin faaliyetleri; son Deniz Feneri Olayı ile maalesef yara almıştır.Günümüzde STKların popülaritesi ve yaptıkları işler o kadar çok artmıştır ki; devletler bu örgütler üzerinden, paralar aktararak, istedikleri ülkelerde, istedikleri değişimleri sağlamak peşindedirler. Merkezi Almanyada bulunan İHH (İnternationale-Humanitere-Hilfswerk/ Uluslararası-İnsani-Yardım-Örgütü) Açılımını özellikle yazdım çünkü basında ismi sık sık geçiyor ve Almanca ismiyle kafa karışıklığına yol açıyor. İşte bu İHHnın İsrail ile Türkiye arasında nasıl bir devlet krizine (Mavi Marmara) yol açtığını hepimiz iyi bilmekteyiz. Gönüllü yardım kuruluşlarının, birtakım işlere sağlanan finans desteklerinin arkasına bakmak ve gerçek niyetlerini iyi analiz etmek lazım. Yani Georg Soroslara dikkat! Burada Doğu Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğuda yapılanlar ortadadır. Bu türden örnekler, gerçek hayırsever ve iyi niyetli yurttaşları çekingeler içerisinde bırakmaktadır. Bilinçli insanların, birileri tarafından kullanılmaya karşı hassasiyetleri anlaşılır ve yerindedir. Öyle ki son Ergenekon ve Paralel Yapı operasyonları kafaları iyice karıştırmıştır. Oysa halk tabanı olan, halkın yararına iş tutan yapılara her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Fakat iyi niyetli, kirlilikten, kafa-kol ilişkilerinden uzak yapıları bulmak nasıl olacak? Bu biraz maharet gerektiriyor. Bazı sivil toplum kuruluşlarında yer almanın, olumsuz yönleri bilinmektedir. Yaşadığımız kent Mersinde bir yığın olumsuzluk ve tükenmişlik durumları ile karşı karşıyayız. Kirlilik kanserli hücre gibi yayılmakta, bundan STKlarda paylarına düşeni almakta. Mersinde hemen her alanda olduğu gibi bu alanda da enflasyon yaşanmaktadır. Ardından üretimsizlik ve kendini tekrarlama gelir. Halktan kopuk 150-200 kişi arasında, birbirilerini ağırlama ve pohpohlamaya yönelik gelişen bir sivil toplum turizmidir, yapılanlar
İnsana sorarlar siz yarım yüzyıldır başkansınız, kime ne yararınız oldu? Hangi soruna çare ürettiniz? Yoksa sadece kendi imajınızı mı parlattınız? Geçiminizi mi idame ettirdiniz? Evet samimi, şeffaf ve adil olmak gerek! Sivil toplumun başarısı, yararlılığı; güç odaklarına yaslanmadan, halkın önceliklerine dayanan, çözümler üretmeyi amaçlayan oranda olacaktır
Ekleme
Tarihi: 28 Ocak 2015 - Çarşamba
Sivil Toplum
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.