Medyada durmadan haberler yayılıyor: Türkiye Suriye sınırına yığınak yapıyor, Türkiye bu Cuma Suriyeye girecek, Türk askerinin girmesi an meselesi
gibi maksatlı bilgiler yayılıyor. Ancak ne kadar uğraşıldıysa da henüz bir müdahale gerçekleşmiş değil. Oysa görüntüler her an bir harekat yapılacak izlenimi yaratıyor. İçte ve dışta istekli savaş yanlıları var. Oysa Suriyeye girmek, tekrar çıkmaktan kolay. Girmesine girersiniz de nasıl geri çıkarsınız işte orası muamma.
Bu arada koalisyon kurma çabalarının da olası bir Suriye müdahalesi ile ilgili olduğunu söylemeliyim. AKP hükümeti; müdahaleden yana olan MHP ile koalisyon kurmaya daha yakın. Çünkü diğer koalisyon seçenekleri; sınır ötesi planlarını zor kılar.
Kimi çevreler haklı olarak kaygılı ve Batı politikalarını eleştirerek, Suriye konusunda Ne yaptınız? diye, sitemkar sorular yöneltiyorlar. Aslında bu soru bir hayal kırıklığını ifade ediyor. Türkiye uluslararası güçler tarafından yalnız bırakıldığının farkında
Türkiye Suriye gibi belalı bir işi tek başına götüremeyeceğinin bilincine varmaya başladı.
Başlarda Suriyenin Libya gibi kolay çözüleceği düşünüldü. Esad gitti gidiyor havaları estirildi. Ona sadece bir-iki ay ömür biçildi. Hatta Şamdaki Emevi Caminde cuma namazı planları yapıldı. Ama her ne olduysa oldu, bizim Esed bir türlü cesed olmadı. Esed cesed olmak bir yana günden güne elini güçlendirdi. Birkaç gün önce eşiyle birlikte bir iftar çadırında görüntülendi. Mağrur ve kendinden emin görünüyordu. Esed cesed olmayınca fatura giderek ağırlaşıyor.
Şimdi birileri kalkıp: Bize ne Esedden mesedden, biz kendi işimize bakalım, Suriyenin içişlerine karışmayalım diyebilir. Fakat geçmiş ola, ok yayından çıktı ve arı kovanına çomak sokuldu. Keşke öyle olsaydı da Suriyenin içişlerine hiç karışmasaydık. Bu saatten sonra Suriye sorunu, bizim kendi iç sorunumuzdur. Sadece ortak sınırımızın uzunluğu bile sorun üretmek için yeterli. Bu uzunlukta (1077 Km) sınırı kontrol etmek hiç kolay değil.
Ayrıca Suriye herhangi bir devlet olarak algılanamaz. Eski bir Osmanlı vilayeti olması ve sınırın iki yakasında da akrabaların; aynı kültür ve etnik kökenden insanların yaşadıkları göz önüne alındığında, Türkiye doğrudan muhataptır. Suriyeliler; Türkiyeyi yabancı bir devlet değil, sığınabilecekleri yeni gelecek inşa edebilecekleri bir ülke olarak görüyorlar. Türkiye, adeta ikinci bir vatan onlar için.
Resmi rakamlara göre; Türkiyede iki milyon civarında Suriyeli sığınmacı yaşamakta. Ancak şu an Türkiyede bulunan Suriyelilerin sayısı beyan edilenden kesinlikle fazladır. Bırakın, sadece sınır illerini, kampları, bunu anlamak için sokaklarda şöyle bir dolaşmak yeterli. Suriyeliler her yerde ve gelmeye de devam ediyorlar
Tarih boyunca gerçekleşen nüfus hareketlilikleri gösteriyor ki; ister gönüllü, ister gönülsüz olsun, göç edenler; büyük oranda göç ettikleri yerlerde kalıcı oluyorlar. O bakımdan Suriyelilerin burada kalıcı olacaklarına göre hazırlayalım kendimizi.
Suriyedeki savaş bizi doğrudan etkiledi. Bir cephe ülkesiyiz ve bundan kaçamayız. Suriye meselesi tam bir sakal bıyık meselesi. Ayrıca uluslararası bir hüviyet kazandı bundan geri dönmek mümkün değil artık. Eğer kısa sürede tüm tarafları memnun edecek bir çözüm bulunamazsa eğer, ki bu çok zor; savaşın bölgesel anlamda, daha fazla aktörleri içine katacak şekilde yayılması kaçınılmaz olacaktır. Big Braderler zaten bu amaçla ateşe durmadan odun atıyorlar
Suriye sorunu, artık bizim kendi iç sorunumuz olduğu halde; çözümü yönünde, başka başkentlerde çareler aranmak zorunda olunan bir sorundur. Bu durum çözümünü güçleştirdiği kadar faturayı da iyice kabartmaktadır.