Geleceğin üstünde; geçmişin ipoteği vardır
Denge bozukluğu hayatın hemen her alanında vardır. Çarşı-pazardan, insan anatomisine, uluslararası ilişkilerden, doğaya kadar geçerlidir. Güçler ve ağırlıklar görece düzen içinde birbirine denk ilerlediğinde, belli bir denge sağlanır. Ta ki bir tarafın lehine ya da aleyhine bir durum oluşana dek
Mesela soğuk savaş zamanı dengelerin korunduğu bir dönemdi. Roller ve mevziler belliydi. Süper güçler denge politikası içinde, dünya siyasetini yönlendiriyordu. Sovyetler Birliğinin dağılması, dengeleri ABD lehine değiştirdi. Fakat ne oldum delisine dönen ABD işleri berbat hale soktu.
Gelelim iklim değişikliğine ve onun açtığı yaralara Artık haberlere günlük felaket bilançosu kısmının eklenmesi vakti geldi. Binlerce yıllık doğal düzen, insan eliyle yaratılan bir- iki derecelik ısı sıçramasıyla dengesinden çıktı ve nereyi ne zaman vuracağı bilinmeyen sürece soktu.
Doğadaki denge bozulunca onun içinde yaşayan ve parçası olan insanın bundan etkilenmemesi düşünülemez. Bilmem dikkatinizi çekti mi? Bir iç kulak denge sistemi sorunu olan vertigo hastalığı iyice yaygınlaştı. Kulağından telefonu, gözünden ekranı düşürmeyen insan; doğa gibi öngörülemez davranışlar sergiliyor. İnsan ilişkileri süratle erozyona uğruyor. Tahammülsüzlük, entrika, şiddet, güvensizlik, sevgisizlik artarak yayılıyor
Türkiye siyaseti de ekonomisi de bundan nasipleniyor. Ben bu köşede, İyi Partiye eleştirel yaklaşanlardanım. Ancak Akşenere yapılanlar saygısızlıktır, kabalıktır. Bir kadın siyasetçinin üzerine fütursuzca yürümek, terbiye sınırlarını aşıyor. Anlaşılan yerel seçimler yaklaştıkça, gerilim tırmanacak. Zira yerel seçimlerden güçlenerek çıkacak (SHPnin başarısını anımsayın) muhalefet erken genel seçimleri zorlayacaktır. 24 Hazirandan bu yana yaşadıklarımız, hükümetin 2023ü zor göreceğini düşündürüyor.
Bütün iyimserliğime ve desteğime rağmen diyebilirim ki; cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bazı arızaları ortaya çıkmaya başladı. Güç dengesi aşırı biçimde bir tarafa kaydığında, sorunların çıkması kaçınılmaz. Her şeye rağmen, 100 günlük icraat programının okunduğu güne kadar bir dengede gidiyorduk.
Ben en çok da yirmili yaşlardakilere (oğlum dahil) acıyorum. Çocuklar enflasyon, devalüasyon nedir, tanımadan büyümüşlerdi. Öyle görünüyor ki atılım yılları diye addedilen yıllar; kayıp yıllar hanesine yazılacak. Çünkü birçok kamu yatırımı askıya alındı.
Mersinlilere üzücü haber. Çukurova Havalimanı inşaatı yine durdu. Şu Çukurova Havalimanı yılan hikayesini hiç aratmıyor, maşallah.
Abdurrahman Dilipakı bilirsiniz. Dilipak; hükümetin McKinsey şirketiyle yapmış olduğu anlaşmadan sonra, bana göre ciddiye alınması gereken uyarılar yaptı. Açıkladıkları bir zamanlar sol entelektüel yazarların uyarısını andırdı. Bu bir milattır. Dilipak ve temsil ettiği dünya görüşünün, şimdiki iktidarla ilişkisi önemlidir.
Kızılcahamam kampında Cumhurbaşkanı Erdoğan; kredibilitesini devam ettirme potansiyeli taşıyan, özgüven dolu, umut veren bir konuşma yaptı. Gündemdeki tüm sorunlara teskin edici cevaplar verdi. McKinsey anlaşmasının iptal edildiğini duyurdu.
Türkiye 2013ten bu yana kusursuz fırtına içinden geçiyor ve bunun daha ne kadar süreceği belli değil. Ancak önümüzdeki seçimler çok kritik. PYD Membiç ve çevresine hendek kazmaya, tahkimat yapmaya başladı. Son on günde on şehit verildi. Terör saldırılarının artması çok manidar.
Belki de seçimlerden zaferle çıkmanın anahtarı; Membiçe, Fıratın doğusuna yapılacak bir harekatta saklıdır.
Kim bilir?