Uzun bir aradan sonra geçtiğimiz ay yine bir Almanya seyahatim oldu.
Bir zamanlar Alman Büyükelçisi ile ve Mersin Konsolosu ile dostluğumdan dolayı formalitesiz, yıllık vizem sayesinde sıklıkla Almanya’ya gider ve bazı kışları Almanya’da geçirdim.
Mersin konsolosluğunun kapanmasından sonra, uzun bir süre Almanya’ya gitmedim.
Almanya’ya ilk gidişimi hatırlıyorum: Ne kadar çok şeyi hayretle karşılamıştım ve Türkiye’ye döndüğümde neler anlatmıştım…
Otobanları, dev alışveriş merkezlerini, modern havalimanlarını, çok katlı otoparkları, lüks araçları, yürüyen merdivenli üst geçitleri, raylı sitemde U-ban ve S-banları ve buna benzer, modern batının yenilik ve farklılıklarını anlatmıştım.
Almanya’dan getirdiğim hediyeleri ve hatta alışverişte verilen naylon poşetleri bile hatırladım.
Geçtiğimiz ay Almanya’nın en modern kentlerinden Hamburg’da kaldım.
Yine Türkiye’de olmayan,” beni şaşırtan ne gibi yenilikler ve üstünlükler var?” diye gözlem yapmaya çalıştım.
Daha Hamburg Havalimanı’na geldiğimde, buranın İstanbul’un gerisinde kaldığını gördüm.
Alışveriş merkezleri, mağazalar, modern binalar artık hepsi bizim ülkemizde de var.
Sevindiricidir ki, Türkiye’den daha üstün bir şey göremedim.
Alışveriş yaparken de eski yıllardaki gibi Türkiye’de olmayan bir şey bulamadım ve alışveriş yapmadım
Nereden nereye gelmiştik ülke olarak.
(Tabii 20 yıldır raylı sistem, havalimanı, deniz ulaşımı bekleyen ve elindeki zenginlikleri kullanamayıp diğer büyükşehirlerin 30 yıl gerisinde kalan Mersin’i bunun dışında tutuyorum.)
Tüm bunlara karşın, bizde olmayan ve onların çok doğru ve düzenli yaptıkları, tek şey kurallara uymak idi.
Kırmızı ışıkta bir tek araç bile geçmiyor; bizde ise uymayan çok.
Yaya geçitlerinde yol hakkı yayaların; bizde uyan hiç yok.
Korna sesi yok; bizde rahatsız edici derecede korna sesi var.
Engelli rampalarının önünde park eden bir tek araç yok; bizde buna uyan yok.
Restoranlarda ve kapalı yerlerde sigara içilmiyor; bizde neredeyse her yerde sigara içiliyor.
Aslında yalnızca kurallara uyarak ve uymayanları uyararak tek eksiğimizi ve bu anlamda geri kalmışlığımızı giderebiliriz.
Burada da hepimizin uymakta sorumluluğumuz olduğu gibi, Emniyet güçlerine, Belediye görevlilerine ve Çevre Müdürlüklerine de görev düşüyor.
Arada gördüğüm en büyük fark ise - özellikle her dönem yağış alan bir bölge olan Hamburg’da- halkın çoğunluğunun bisiklet kullanması ve her tarafta mükemmel bisiklet yollarının bulunması idi.
Bu sayede trafik sorununu da tamamen çözmüşler.
Bizde de umarım vizyon sahibi bir yerel yönetici gelir, bisiklet yolları yapar ve bisiklet kullanımını özendirir.
Aksi takdirde artan araç sayısı ile ne kadar battı çıktı yapsanız ve raylı sitemi getirseniz de trafik sorunu çözülmeyecektir.
Sonuç olarak Almanya ile kıyaslandığında iki eksikliğimizin altını çizebildim:
1)Kurallara uyma.
2)Bisiklete binme.
Her iki eksiğimiz giderilmesiyle gündelik hayatımız daha iyileşecektir. Bununla ilgili olarak ulaşım kültürüne dayalı bir eğitim ve belediyecilik anlayışımızda vizyon gerekir.
Ne dersiniz; çok mu zor?
HARUN ARSLAN