Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

“Yerel Seçim” Gündeminden Kısa Ayrıntılar - 1

Seçimlere yalnızca iki hafta gibi az bir zaman kaldı; on dört gün sonra Mersin kendini 5 yıl yönetecek ve kentin geleceğini belirleyecek kişiyi seçecek. Yani Mersin ya bugüne kadar değişmeden ve gelişmeden süregiden kaderi çizgisinde ısrarla yürümeye devam edecek, geri kalmış bir Büyükşehir olmayı sürdürecek; ya da sahip olduğu zenginliklerden yararlanabilecek bir anlayışla yönetilip elindeki fırsatları kullanacak, zenginleşecek, gelişecek ve kaybettiği uzun yılları telafi etmeye başlayacaktır. Yani, başka bir ifadeyle: Ya şimdiki gibi obez bir kasaba olarak ve Türkiye’nin en geri kalmış Büyükşehri olarak kalacak ya da elindeki  sosyo-kültürel, ekonomik ve doğal imkânları kullanarak  en gelişmiş Büyükşehir olacaktır. *                     *                     * Aslında, özellikle Mersin yerel seçimlerindeki kirli, karanlık, karışık vaatlerle, ittifaklarla, pazarlıklarla örülü tablodan dolayı, adaylar belirlendikten sonra seçimlerle ilgili yazı yazmıyor, seçimlerle ilgili haberleri takip etmiyordum. Toros Üniversitesi’nin düzenlediği değerli etkinliğe katıldım; adayları daha yakından tanıma, karşılaştırma ve değerlendirme fırsatı buldum. Bu etkinlikteki olumlu izlenimlerim sonrasında, kentle ilgili ahlâki ve vicdanî açıdan  kaygılarımı ve izlenimlerimi paylaşmam gerektiğini düşündüm .   Her türlü kirli ortama, uzak durulmasını düşündüğüm ilişkilere ve hesaplara rağmen en azından ulaştığım bazı bilgileri paylaşmak, düşüncelerimizi söylemek, yorumlarda bulunmak ve Mersin için en yararlı seçim sonuçları için  katkıda bulunmak bir vatandaşlık ve hemşerilik görevi diye düşünüyorum.   Kısaca, notlar halinde durumu şöyle görüyorum: Başlangıçta  Büyükşehir için dikkate alınan 3 aday vardı; bunlardan  birisi aday olamayınca,  başka bir parti aday değişikliğine giderek, aday olamayan kişinin desteğiyle daha iddialı oldu. Sonuçta, başlangıçta olduğu gibi şimdi de kamuoyunca dikkate alınan 3 aday var: Vahap Seçer, Hamit Tuna, Ayfer Yılmaz. İttifakları göz önünde tutmazsak: CHP adayı, MHP adayı, DP adayı var… Ak Parti , İP , HDP , DSP , SP adayı yok… *                     *                     *   Bir haftadır yeni bir Büyükşehir adayımız var: Ayfer Yılmaz. Beklenmedik dramatik gelişmelerden, belki de asıl seçim sonrasında( parti içi veya dışı) köklü bir hesaplaşmaya dönüşecek kirli oyunlardan sonra , yarışa geç başlayan, devlet hizmetinde üst düzey kariyere sahip bir kadın aday: Ayfer Yılmaz. Sn. Ayfer Yılmaz konusu, benim özel ilişkide olduğum üst düzey politik çevrelerde konuşuluyordu; ben de dikkatli bir dille bazı kulis bilgilerimi Mersin’li okurlarla paylaşmıştım. 30 Eylül 2018 tarihli “Ak Parti Mersin’i kazanmak İstiyor mu ?” başlıklı yerel seçimlerle ilgili yazımın bir bölümü şöyleydi:   “Ak Parti’nin Mersin’de kaybetmeyi alışkanlık haline getirdiği seçimlerden biri de 2009 Yerel Seçimi… Mustafa Eyicioğlu’nun aday olduğu ve Kürşad Tüzmen’in başında olduğu seçim… O zaman da Kürşad Tüzmen’in doğru adayın seçilmesini sağlayamadığı ve daha başlangıçta, kazanması zor olan Mustafa Eyicioğlu’nu belirlediği düşünülse de durum hiç de öyle değildi. Kürşad Tüzmen, önce Bakanlık yapmış bir yöre insanını, Ayfer Yılmaz’ı önermişti. Seçilince ilk Büyükşehir Kadın Belediye Başkanı olacaktı. Kabul edilmedi.   Yani Ayfer Yılmaz’ın adını 5 ay önce gündeme getirmiştim. İlginçtir; 2009 yılında adaylığı düşünülen Ayfer Yılmaz, 10 yıllık bir gecikmeyle 2019 yılında aday oluyor. Kendisiyle son bir hafta içerisinde 3 kez karşılaştım. Önce Tarım Fuarı ziyaretinde kısa sohbet fırsatım oldu. Daha sonra Toros Üniversitesi’nde etkili ve içeriği dolu konuşması ile daha yakından tanıdım. Son olarak da Mersin Kültür Merkezi’ndeki Opera’ da tesadüfen yan yana oturduk ve kendisiyle bir kez daha konuşma fırsatım oldu. Opera’ya yanında iki arkadaşıyla gelmişti; arkasında kalabalık bir partili grubu yoktu. Kendisine yanında bir basın elemanının olup olmadığını sordum; elbette özellikle de seçim dönemlerinde böyle bir katılım politik saha çalışması olarak da kıymetlidir; haber değeri taşır. Kendilerine bunu söylediğimde,  alışılagelmiş siyasetçilerden beklenmeyen bir cevap verdi ve “bu sahnenin oyunculara ait olduğunu söyledi ve programa katılmasını politik bir referansa dönüştürmeyi düşünmediğini”  ima etti. Günümüzde, özellikle kültür-sanatla ilgileri göstermelik olmaktan öte gitmeyen, sonuçları önceden hesap edilmiş ziyaretlerle haber yaratan, kasaba kültürüyle yetişmiş siyasetçilerle kıyaslandığında Sn. Ayfer Yılmaz’ın bu tavrı elbette çok özeldir,kıymetlidir.     Tekrar Toros Üniversitesi’ndeki etkinliğe dönersek: Ayfer Yılmaz 3 aday içerisinde  en etkili ve içerikli konuşmayı yapmasına rağmen, en az tezahürat gösterilen adaydı. Ona az da olsa tezahürat yapanlar, genelde Büyükşehir Belediyesi ile bağlantılı küçük bir gruptu. En fazla tezahürat MHP-Cumhur İttifakı adayına gösterilmişti. Çok sayıda genç partili tezahürat yapmak için gelmişti. CHP ise, tezahürat amaçlı çok fazla partili getirilmese de salondakiler ve özellikle öğrenciler adayın konuşmasından etkilenerek alkışlamışlardı. Ak Parti’ye gelince: Salonda yetkili bir partili olmadığı gibi, neredeyse tanıdığım tek bir partili yoktu. Tümüyle nesnel, kişisel yorumlarımdan uzak bu izlenimlerin elbette kendiliğinden söylediği yığınla şey var. Siyasal ittifak pazarlıkları içinde, özellikle metropolitan kentlerdeki pazarlıklara feda edilen bir Mersin var. Mersin için en ideal olanlar değil, bu kirli pazarlıklar, parti içi hesaplar ve dengeler üzerinden öne çıkan isimler sahne aldılar.   Düşünün: Geçmişi itibariyle yüksek devlet tecrübesine sahip, daha önce de ismi konuşulmuş, belki de işin başında öne çıkarılsa bambaşka bir rota çizebilecek ve üstelik tek kadın aday olarak özel bir değer yüklenecek Ayfer Yılmaz, bütünüyle kirli ve acımasız bir kumpas sonrasında, zorunluluktan ve çok geç bir zamanda sahaya girdi. Siyasetin  gerektiğinde aklı, ahlâkı, hizmeti, değerleri, inancı ve liyakati hiç önemsemediğini ibretle izledik. *                     *                     *   Bütün bu dramatik tabloya rağmen demokrasiyi sahiplenmek, hayatı onun imkânları içinden  değiştirmek, Mersin için yapılabilecekleri demokratik fırsatlar ve imkânlar dolayında gerçekleştirmek zorundayız.   Siyaset felsefesi, en gelişkin koşullarda bile demokrasinin “ en az kötü “ olduğu için tercih edilmesi gerektiğini not eder. Bize düşen de, özellikle temsilî demokrasilerde bu “en az kötü” nün sınırlarını genişletmek, hiçbir politik çevreyi rahatsız etmeyen Siyasi Partiler Yasası başta olmak yasal zemini onarmak yanında, doğrudan insana bağlı etik değerleri savunarak siyaset yapmaktır. Bunun politik-pratikte hemen başarı vaat etmediğini her akıllı insan zaten bilir; ama siyaset de bu zorluklar içinde anlam kazanır.   Şimdi tam da böylesi bir geniş kavrayışla siyaseti etkileme fırsatı önümüzdedir. Mersin’li seçmen için “Özgür Seçim”in imkânları çok daraltılmıştır; Mersin belki de asıl hak ettiği adaylara ulaşamamıştır; utandırıcı pazarlıklar, hesaplar, oyunlar ve kumpaslarla dolu bir süreçten sonra manzara budur ve biz  yine de bu manzara içinden bize en yakışanı işaret edeceğiz; bunun ahlâki, vicdanî ve millî yükümlülüğü ertelenemez. Bu özen, dikkat ve sorumluluk içinde, ulaşabildiğim bilgileri, gelişmelere ve son dakika haberlerine dayalı yorumlarımı notlar halinde paylaşmaya devam edeceğim.    HARUN ARSLAN
Ekleme Tarihi: 17 Mart 2019 - Pazar

“Yerel Seçim” Gündeminden Kısa Ayrıntılar - 1

Seçimlere yalnızca iki hafta gibi az bir zaman kaldı; on dört gün sonra Mersin kendini 5 yıl yönetecek ve kentin geleceğini belirleyecek kişiyi seçecek.

Yani Mersin ya bugüne kadar değişmeden ve gelişmeden süregiden kaderi çizgisinde ısrarla yürümeye devam edecek, geri kalmış bir Büyükşehir olmayı sürdürecek; ya da sahip olduğu zenginliklerden yararlanabilecek bir anlayışla yönetilip elindeki fırsatları kullanacak, zenginleşecek, gelişecek ve kaybettiği uzun yılları telafi etmeye başlayacaktır.

Yani, başka bir ifadeyle: Ya şimdiki gibi obez bir kasaba olarak ve Türkiye’nin en geri kalmış Büyükşehri olarak kalacak ya da elindeki  sosyo-kültürel, ekonomik ve doğal imkânları kullanarak  en gelişmiş Büyükşehir olacaktır.

*                     *                     *

Aslında, özellikle Mersin yerel seçimlerindeki kirli, karanlık, karışık vaatlerle, ittifaklarla, pazarlıklarla örülü tablodan dolayı, adaylar belirlendikten sonra seçimlerle ilgili yazı yazmıyor, seçimlerle ilgili haberleri takip etmiyordum.

Toros Üniversitesi’nin düzenlediği değerli etkinliğe katıldım; adayları daha yakından tanıma, karşılaştırma ve değerlendirme fırsatı buldum.

Bu etkinlikteki olumlu izlenimlerim sonrasında, kentle ilgili ahlâki ve vicdanî açıdan  kaygılarımı ve izlenimlerimi paylaşmam gerektiğini düşündüm .

 

Her türlü kirli ortama, uzak durulmasını düşündüğüm ilişkilere ve hesaplara rağmen en azından ulaştığım bazı bilgileri paylaşmak, düşüncelerimizi söylemek, yorumlarda bulunmak ve Mersin için en yararlı seçim sonuçları için  katkıda bulunmak bir vatandaşlık ve hemşerilik görevi diye düşünüyorum.

 

Kısaca, notlar halinde durumu şöyle görüyorum:

Başlangıçta  Büyükşehir için dikkate alınan 3 aday vardı; bunlardan  birisi aday olamayınca,  başka bir parti aday değişikliğine giderek, aday olamayan kişinin desteğiyle daha iddialı oldu. Sonuçta, başlangıçta olduğu gibi şimdi de kamuoyunca dikkate alınan 3 aday var:

Vahap Seçer, Hamit Tuna, Ayfer Yılmaz.

İttifakları göz önünde tutmazsak:

CHP adayı, MHP adayı, DP adayı var…

Ak Parti , İP , HDP , DSP , SP adayı yok…

*                     *                     *

 

Bir haftadır yeni bir Büyükşehir adayımız var: Ayfer Yılmaz.

Beklenmedik dramatik gelişmelerden, belki de asıl seçim sonrasında( parti içi veya dışı) köklü bir hesaplaşmaya dönüşecek kirli oyunlardan sonra , yarışa geç başlayan, devlet hizmetinde üst düzey kariyere sahip bir kadın aday: Ayfer Yılmaz.

Sn. Ayfer Yılmaz konusu, benim özel ilişkide olduğum üst düzey politik çevrelerde konuşuluyordu; ben de dikkatli bir dille bazı kulis bilgilerimi Mersin’li okurlarla paylaşmıştım.

30 Eylül 2018 tarihli “Ak Parti Mersin’i kazanmak İstiyor mu ?” başlıklı yerel seçimlerle ilgili yazımın bir bölümü şöyleydi:

 

Ak Parti’nin Mersin’de kaybetmeyi alışkanlık haline getirdiği seçimlerden biri de 2009 Yerel Seçimi…

Mustafa Eyicioğlu’nun aday olduğu ve Kürşad Tüzmen’in başında olduğu seçim…

O zaman da Kürşad Tüzmen’in doğru adayın seçilmesini sağlayamadığı ve daha başlangıçta, kazanması zor olan Mustafa Eyicioğlu’nu belirlediği düşünülse de durum hiç de öyle değildi.

Kürşad Tüzmen, önce Bakanlık yapmış bir yöre insanını, Ayfer Yılmaz’ı önermişti.

Seçilince ilk Büyükşehir Kadın Belediye Başkanı olacaktı. Kabul edilmedi.

 

Yani Ayfer Yılmaz’ın adını 5 ay önce gündeme getirmiştim.

İlginçtir; 2009 yılında adaylığı düşünülen Ayfer Yılmaz, 10 yıllık bir gecikmeyle 2019 yılında aday oluyor.

Kendisiyle son bir hafta içerisinde 3 kez karşılaştım.

Önce Tarım Fuarı ziyaretinde kısa sohbet fırsatım oldu.

Daha sonra Toros Üniversitesi’nde etkili ve içeriği dolu konuşması ile daha yakından tanıdım.

Son olarak da Mersin Kültür Merkezi’ndeki Opera’ da tesadüfen yan yana oturduk ve kendisiyle bir kez daha konuşma fırsatım oldu.

Opera’ya yanında iki arkadaşıyla gelmişti; arkasında kalabalık bir partili grubu yoktu.

Kendisine yanında bir basın elemanının olup olmadığını sordum; elbette özellikle de seçim dönemlerinde böyle bir katılım politik saha çalışması olarak da kıymetlidir; haber değeri taşır. Kendilerine bunu söylediğimde,  alışılagelmiş siyasetçilerden beklenmeyen bir cevap verdi ve “bu sahnenin oyunculara ait olduğunu söyledi ve programa katılmasını politik bir referansa dönüştürmeyi düşünmediğini”  ima etti.

Günümüzde, özellikle kültür-sanatla ilgileri göstermelik olmaktan öte gitmeyen, sonuçları önceden hesap edilmiş ziyaretlerle haber yaratan, kasaba kültürüyle yetişmiş siyasetçilerle kıyaslandığında Sn. Ayfer Yılmaz’ın bu tavrı elbette çok özeldir,kıymetlidir.  

 

Tekrar Toros Üniversitesi’ndeki etkinliğe dönersek:

Ayfer Yılmaz 3 aday içerisinde  en etkili ve içerikli konuşmayı yapmasına rağmen, en az tezahürat gösterilen adaydı.

Ona az da olsa tezahürat yapanlar, genelde Büyükşehir Belediyesi ile bağlantılı küçük bir gruptu.

En fazla tezahürat MHP-Cumhur İttifakı adayına gösterilmişti.

Çok sayıda genç partili tezahürat yapmak için gelmişti.

CHP ise, tezahürat amaçlı çok fazla partili getirilmese de salondakiler ve özellikle öğrenciler adayın konuşmasından etkilenerek alkışlamışlardı.

Ak Parti’ye gelince: Salonda yetkili bir partili olmadığı gibi, neredeyse tanıdığım tek bir partili yoktu.

Tümüyle nesnel, kişisel yorumlarımdan uzak bu izlenimlerin elbette kendiliğinden söylediği yığınla şey var. Siyasal ittifak pazarlıkları içinde, özellikle metropolitan kentlerdeki pazarlıklara feda edilen bir Mersin var. Mersin için en ideal olanlar değil, bu kirli pazarlıklar, parti içi hesaplar ve dengeler üzerinden öne çıkan isimler sahne aldılar.

 

Düşünün: Geçmişi itibariyle yüksek devlet tecrübesine sahip, daha önce de ismi konuşulmuş, belki de işin başında öne çıkarılsa bambaşka bir rota çizebilecek ve üstelik tek kadın aday olarak özel bir değer yüklenecek Ayfer Yılmaz, bütünüyle kirli ve acımasız bir kumpas sonrasında, zorunluluktan ve çok geç bir zamanda sahaya girdi.

Siyasetin  gerektiğinde aklı, ahlâkı, hizmeti, değerleri, inancı ve liyakati hiç önemsemediğini ibretle izledik.

*                     *                     *

 

Bütün bu dramatik tabloya rağmen demokrasiyi sahiplenmek, hayatı onun imkânları içinden  değiştirmek, Mersin için yapılabilecekleri demokratik fırsatlar ve imkânlar dolayında gerçekleştirmek zorundayız.

 

Siyaset felsefesi, en gelişkin koşullarda bile demokrasinin “ en az kötü “ olduğu için tercih edilmesi gerektiğini not eder. Bize düşen de, özellikle temsilî demokrasilerde bu “en az kötü” nün sınırlarını genişletmek, hiçbir politik çevreyi rahatsız etmeyen Siyasi Partiler Yasası başta olmak yasal zemini onarmak yanında, doğrudan insana bağlı etik değerleri savunarak siyaset yapmaktır.

Bunun politik-pratikte hemen başarı vaat etmediğini her akıllı insan zaten bilir; ama siyaset de bu zorluklar içinde anlam kazanır.

 

Şimdi tam da böylesi bir geniş kavrayışla siyaseti etkileme fırsatı önümüzdedir. Mersin’li seçmen için “Özgür Seçim”in imkânları çok daraltılmıştır; Mersin belki de asıl hak ettiği adaylara ulaşamamıştır; utandırıcı pazarlıklar, hesaplar, oyunlar ve kumpaslarla dolu bir süreçten sonra manzara budur ve biz  yine de bu manzara içinden bize en yakışanı işaret edeceğiz; bunun ahlâki, vicdanî ve millî yükümlülüğü ertelenemez.

Bu özen, dikkat ve sorumluluk içinde, ulaşabildiğim bilgileri, gelişmelere ve son dakika haberlerine dayalı yorumlarımı notlar halinde paylaşmaya devam edeceğim. 

 

HARUN ARSLAN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.