Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Homo Sapıens Nereye Koşuyor

“ Hayal bilimden daha önemlidir; çünkü bilim sınırlıdır ” Einstein     Geçen hafta izlediğim filmin etkisinden zor sıyrıldım. 2005- ABD yapımı bilimkurgu filminin (0rj.the Island) konusu 21.yüzyılda geçiyor. Dışarıya kapalı bir tesiste tutulan yüzlerce kişinin hikayesi konu edilmiş. Oradakiler birer klon olduklarını bilmeyen ‘deney ürünleridir’. Dikkatle kontrol edilen tesisten dışarı çıkmak kesinlikle yasaktır. Ta ki iki kopyalanmış insan bunu fark edene dek. Filmde bu iki klonun özgürlükleri için verdikleri mücadele yüksek gerilim içinde, aksiyon sahneleri eşliğinde başarılı biçimde yansıtılmış.   Filmin konusu 21. yüzyılın ortalarında geçmesine rağmen, orada yaşananlar daha şimdiden büyük ölçüde gerçekleşmiş. ‘Hayal edilebilen her şey günün birinde gerçekleşir’ savı çok yersiz sayılmaz. Hayal gücü geleceği şekillendirir. Filmler, romanlar, makaleler birçok bilim insanına ilham verir. Günümüzün önemli ve popüler mucidi Elon Musk; en büyük ilham kaynağını bilimkurgu filmlerinden aldığını açıkça söylemektedir. Yine Jules Verne’in 19. yüzyılın sonlarında romanlarına konu ettiklerinin tamamına yakını gerçekleşmiş durumdadır. Avrupa sanayisi ve teknolojisi ondan epey yararlanmıştır.   Bilim alanında önce teoriler atılır ortaya. Teoriler, deneysel olarak ispatlandıktan sonra insanlığın kullanımına sunulur. Çığır açan kuantum fiziği çalışmaları büyük ölçüde bu şekilde ilerlemiştir. İsviçre’nin Cern şehrindeki deneyler, teorik fiziği kanıtlamaya yönelik çalışmalardır.       Einstein’in “ Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere” sözündeki mana, hayal gücünün serbest bırakılmasını, sınırlayıcı etkilerden kaçınılmasını vurgulamak ister. Ancak, bu bitmeyen merakı ve bilime olan açlığı insan soyunu geri dönülmez maceralara atmakta, tanrısallığa ulaşma isteğiyle birlikte, türünü yok oluşun da eşiğine taşımakta.       Yuval Hariri bestseller olan kitabında hiç de yabana atılmayacak şu çarpıcı sonucu çıkartmakta: “Yeryüzünü dolduran türümüz Homo Sapiens; yaklaşık 70 bin yıl önce tarih sahnesine çıktı. O dönemlerde dünya en az altı farklı insan türüne ev sahipliği yapıyordu. Türümüz on binlerce yıl içerisinde diğer insan türlerini tarih sahnesinden silerek, günümüze değin hayat sahnesinde kalmayı başardı. Kendisini gezegenin efendisine ve ekosistemin baş belasına çevirerek yeni bir yol ayrımına geldi. Bugün ise bir Tanrı haline gelmenin, sadece ebedi gençliğin değil, yaratmak ve yok etmek gibi ilahi becerileri de ele geçirmenin arifesinde…”      İzlediğim etkileyici filme dönersek, yakın gelecekmiş gibi anlatılanların birer birer gerçeğe dönüştüğüne tanıklık etmekteyiz. Orada devletle işbirliği yapan büyük bir şirket insanları deney ürünü haline getiriyor. İnsanoğlu tanrıların sahip olduğu süper güçler peşinde. Bu mertebeye ulaşmak için yapay zeka destekli biyo mühendislik, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği ile başka gezegenlerde koloniler kurarak bizim gibi insanların kavramadığı yepyeni bir süreç başlayacak ve yeryüzünde kalan son türünün de sonunu hazırlayacak.   İnsan soyu doyumsuz bir iştah ve merakla sağlık, mutluluk ve gücün peşinde koşarken mevcut özelliklerini bir bir değiştirmeye başladı bile…Yapay zeka tarafından kullanılan otomatlar gitgide insanların işlerini ellerinden alacak, birçok meslek gereksiz hale gelecek, insanlar işsiz kalacak. Ekonomide insana ihtiyaç kalmayınca, sistem ister istemez insana ‘eski değerini’ vermekten vazgeçecek. Duygusal bir varlık olan insan;  dijital veriler haline indirgenerek, istekleri ve sosyalliği tümden göz ardı edilecek…   Karar vericiler tarafından ki bunlar politikacılardan ziyade, uluslararası dev tekellerdir; şimdinin tüketen insanını alıp, onu yavaş yavaş kendisini tüketen bir ‘malzemeye’ dönüştürme yolunda hızla ilerlemektedir. İşte tam da bu noktada uzun süreden beri eksikliği duyulan yeni büyük bir anlatıya, yeni bir modele ihtiyaç var. İpleri, açgözlü dünya tekellerinin elinden çekip alma zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2019 - Çarşamba

Homo Sapıens Nereye Koşuyor

“ Hayal bilimden daha önemlidir; çünkü bilim sınırlıdır ” Einstein

 

  Geçen hafta izlediğim filmin etkisinden zor sıyrıldım. 2005- ABD yapımı bilimkurgu filminin (0rj.the Island) konusu 21.yüzyılda geçiyor. Dışarıya kapalı bir tesiste tutulan yüzlerce kişinin hikayesi konu edilmiş. Oradakiler birer klon olduklarını bilmeyen ‘deney ürünleridir’. Dikkatle kontrol edilen tesisten dışarı çıkmak kesinlikle yasaktır. Ta ki iki kopyalanmış insan bunu fark edene dek. Filmde bu iki klonun özgürlükleri için verdikleri mücadele yüksek gerilim içinde, aksiyon sahneleri eşliğinde başarılı biçimde yansıtılmış.

  Filmin konusu 21. yüzyılın ortalarında geçmesine rağmen, orada yaşananlar daha şimdiden büyük ölçüde gerçekleşmiş. ‘Hayal edilebilen her şey günün birinde gerçekleşir’ savı çok yersiz sayılmaz. Hayal gücü geleceği şekillendirir. Filmler, romanlar, makaleler birçok bilim insanına ilham verir. Günümüzün önemli ve popüler mucidi Elon Musk; en büyük ilham kaynağını bilimkurgu filmlerinden aldığını açıkça söylemektedir. Yine Jules Verne’in 19. yüzyılın sonlarında romanlarına konu ettiklerinin tamamına yakını gerçekleşmiş durumdadır. Avrupa sanayisi ve teknolojisi ondan epey yararlanmıştır.

  Bilim alanında önce teoriler atılır ortaya. Teoriler, deneysel olarak ispatlandıktan sonra insanlığın kullanımına sunulur. Çığır açan kuantum fiziği çalışmaları büyük ölçüde bu şekilde ilerlemiştir. İsviçre’nin Cern şehrindeki deneyler, teorik fiziği kanıtlamaya yönelik çalışmalardır.  

    Einstein’in “ Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere” sözündeki mana, hayal gücünün serbest bırakılmasını, sınırlayıcı etkilerden kaçınılmasını vurgulamak ister. Ancak, bu bitmeyen merakı ve bilime olan açlığı insan soyunu geri dönülmez maceralara atmakta, tanrısallığa ulaşma isteğiyle birlikte, türünü yok oluşun da eşiğine taşımakta.  

    Yuval Hariri bestseller olan kitabında hiç de yabana atılmayacak şu çarpıcı sonucu çıkartmakta: “Yeryüzünü dolduran türümüz Homo Sapiens; yaklaşık 70 bin yıl önce tarih sahnesine çıktı. O dönemlerde dünya en az altı farklı insan türüne ev sahipliği yapıyordu. Türümüz on binlerce yıl içerisinde diğer insan türlerini tarih sahnesinden silerek, günümüze değin hayat sahnesinde kalmayı başardı. Kendisini gezegenin efendisine ve ekosistemin baş belasına çevirerek yeni bir yol ayrımına geldi. Bugün ise bir Tanrı haline gelmenin, sadece ebedi gençliğin değil, yaratmak ve yok etmek gibi ilahi becerileri de ele geçirmenin arifesinde…”   

  İzlediğim etkileyici filme dönersek, yakın gelecekmiş gibi anlatılanların birer birer gerçeğe dönüştüğüne tanıklık etmekteyiz. Orada devletle işbirliği yapan büyük bir şirket insanları deney ürünü haline getiriyor. İnsanoğlu tanrıların sahip olduğu süper güçler peşinde. Bu mertebeye ulaşmak için yapay zeka destekli biyo mühendislik, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği ile başka gezegenlerde koloniler kurarak bizim gibi insanların kavramadığı yepyeni bir süreç başlayacak ve yeryüzünde kalan son türünün de sonunu hazırlayacak.

  İnsan soyu doyumsuz bir iştah ve merakla sağlık, mutluluk ve gücün peşinde koşarken mevcut özelliklerini bir bir değiştirmeye başladı bile…Yapay zeka tarafından kullanılan otomatlar gitgide insanların işlerini ellerinden alacak, birçok meslek gereksiz hale gelecek, insanlar işsiz kalacak. Ekonomide insana ihtiyaç kalmayınca, sistem ister istemez insana ‘eski değerini’ vermekten vazgeçecek. Duygusal bir varlık olan insan;  dijital veriler haline indirgenerek, istekleri ve sosyalliği tümden göz ardı edilecek…

  Karar vericiler tarafından ki bunlar politikacılardan ziyade, uluslararası dev tekellerdir; şimdinin tüketen insanını alıp, onu yavaş yavaş kendisini tüketen bir ‘malzemeye’ dönüştürme yolunda hızla ilerlemektedir. İşte tam da bu noktada uzun süreden beri eksikliği duyulan yeni büyük bir anlatıya, yeni bir modele ihtiyaç var. İpleri, açgözlü dünya tekellerinin elinden çekip alma zamanı çoktan geldi de geçiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.