Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Mersin’in “Garip” Kent Konseyleri…

  Kent Konseyleri hakkında çok yazı yazdım; bu yapıların işlevi, önemi, yaptırım gücü ve yerel yönetimlerin demokratik gelişimi açısından etkileri hep yanlış anlaşıldı, abartıldı. Kent konseyleri tavsiyeden öte herhangi bir yaptırım gücü olmayan, sempatik, romantik, sevimli oluşumlardır. Kentle ilgili güzel fikirler ortaya atarlar, hayaller kurarlar ve kendi aralarında da hoş bir heyecan yaratırlar. Aslında Belediye Başkanı’na fikir veren, çalışmalarına katkıda bulunan son derece faydalı bir oluşum olabilirler; yalnızca bir değerlendirme ve öneri kaynağıdır; yaptırım gücü yoktur ve mesela sürekli basında gözükerek neredeyse Belediye Başkanının karşısında bir güç sembolü olarak imaj kurmaya çalışmaları anlamsızdır, gülünçtür. Kent Konseyi üyesi olmak, evet, kentte kendince özel bir statü sembolüdür. Kent Konseyi hiçbir iş yapmasa da birçok kişi için “Kent Konseyi Üyesi” olmak önemli bir görevdir sanki! Dışarıda “Kent Konseyi Üyesiyim” diye gururlanabilirler! Kim bilir; kendilerince, yararlı bir etiket olmalı sanırım. (Benzer bir heves, Danışman  ünvanı etrafında da gözlenir; hiçbir şey danışılmayan bir danışman, kartvizit bastırır, konu komşuya, tanıdık esnafa dağıtılır; eh işte sana bir statü!)   Kent Konseyi üyeliği köklü bir belediyecilik bilgisi, şehircilik ve planlama kültürü, bütçe ve harcama deneyimi gibi düzeylerde donanım gerektirir. Değilse, haddini ve işlevini aşan bir pozla ortalık yerde dolaşırsın; dahası  faydadan öte zarar da verebilirsin… Öyle de olmuştur;  Mersin’e çoğu zaman zarar vermişlerdir. Yanlış, eksik bilgilerle kamuyu yönlendirebilirler, hiçbir yetkileri olmadığı halde belediye uygulamalarıyla ilgili irade koyabilirler, basınla ilişkileri tümüyle reklama dönüktür, yanlış kanaat oluşturup kente zarar verebilirler. Özcan dönemindeki Kent Konseyini hatırlıyorum; 15 yıl kente yaptığı bir katkı olmamış. kaba söylemlere dayalı biçimde Belediye Başkanının ve onun siyasi çizgisinin propaganda ve reklam bürosu olarak çalışmıştır.   Kocamaz döneminde yapılan kent konseyi toplantısını ve seçimini hatırlıyorum. Bu toplantıya davet edilmiş ve birtakım şeylerin değişebileceği ümidi ile katılmıştım. Üzülerek söylemeliyim ki,  toplantı neredeyse baştan sona yanlışlar, eksikler, tartışmalar, usulsüzlükler, itirazlar ve polemiklerle geçti. Toplantı, demokratik teamüllere uygun bir açıklıkla yapılmadı ve yapılan seçimler göz göre göre uygulanan kirli bir senaryoya dönüştü. Böylece, bir anlamlı Konsey toplantısı, hizmet potansiyeline kendi elleriyle daha o günden  zarar vermiş oldu. Oysa Kent Konseyi, yerel yönetimlerin demokrasi platformu olabilir; buralardan politik yarar değil demokratik katılımla oluşacak hizmet amaçlanır. Zaten geçtiğimiz yıllarda yeterince kirletilmiş, saygınlığı zedelenmiş bir oluşum vardı elimizde. Bunun onarılması, gereken dikkat ve özenle yeniden yapılandırılması gerekirdi. Oysa gereksiz bir hoyratlıkla daha baştan güven kaybına neden olunmuştu. O gün başka bir haksızlık da, uygulanan örnek olmasına rağmen, Kent Konseyine Akdeniz Belediyesini temsilen alınmayan Bedrettin Gündeş’e yapılmıştı. (Ama hayat devam ediyor;  Bedrettin Gündeş şu anda Büyükşehir’de Daire Başkanı. O toplantıyı yanlışlarıyla etkileyen Genel Sekreter(?) ise şu anda yok!)   O zaman toplantının daha şeffaf, daha demokratik bir çerçevede tekrarlanmasını önermiştim. Israr edilen yanlışların nasıl bir komediye yol açacağını geçmiş yıllardaki tecrübelerden yeterince öğrendiğimiz ikazında bulunmuştum. Bu şekilde oluşturulan bir “Kent Konseyi”ni yalnızca bir “Kent Formalitesi” olarak gördüğümü ve yok hükmünde saydığımı açık açık yazmıştım.   Büyükşehir Kent Konseyi yaptıkları ilk toplantıda nükleer santrale karşı çıktı. Bugüne kadar yapılan tüm karşı çalışmalara, itirazlara, protestolara, eylemlere rağmen nükleer santral hızlı bir şekilde bir devlet projesi olarak ilerliyor; adım adım gerçekleşiyor. Büyükşehir Kent Konseyi, Mezitli Balıkçı Barınağı’na karşı çıkarak, Balık Çiftliklerine karşı çıkarak,kısacası tüm devlet yatırımlarına karşı çıkarak siyasi bir oluşum haline gelmişti. Çok daha tehlikeli, hadlerini aşan devlet konularına giriyorlardı; Askeri Bölgeler ve Güvenli Bölgeler konusundaki yönetmeliği eleştiriyorlardı. Hava sahasındaki Türk pilotlarının durumu ve deniz sahasında kullanıma kapatılan bölgeler konusunda eleştirilerde bulunuyorlardı. Büyükşehir Kent Konseyi’nin dert edindiği konular ülke güvenliğini ve stratejisini ilgilendiren stratejik konular, Hükümet programı, Devlet politikası, vb. dir   Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi kendisine diğer konseylerin üzerinde, siyaset uzmanı, devlet yatırımları bilirkişisi olarak adeta ilçe Belediye Başkanlarının da ötesinde bir rol biçiyor! Belediye imkanları ile ilçe kent konseylerini ziyaret ediyorlar.  Büyükşehir Belediye hizmetlerinin geliştirilmesi, iyileştirilmesi konusunda herhangi bir fikir üretmeye gönül indirmiyorlar; onlar büyük meseleler konusunda büyük sözler peşindeler ! Basınla ilişkilerini de buradan işletmeye çalışıyorlar.   Bir toplantılarında Sarı Keçili Yörükleri  gündeme alındı; kültürel yapılarının korunabilmesi için eğitim yapmamaları(!) tavsiye edildi. Kendilerine yaptıkları bu çalışmada olduğu gibi,  “Sarı keçili Yörüklerin Yaşamı” gibi romantik konularla ilgilenmelerini ve en azından kente yapılacak yatırımlara zarar vermemelerini önermiştim.   İlçe Kent Konseylerini incelediğimizde bir başka komedi oynanıyor: Akdeniz Kent Konseyi, bakıyorsunuz Belediye Başkanının önüne geçiyor. Belediyenin programında olmayan, yapılamayacak projeler ortaya atılıyor. Böylece bir anlamda Belediye Başkanını da yok sayan bir görüntü veriyorlar.   Yenişehir ve Mezitli Kent Konseylerinde bir üye” Başkanlık” yapıyor. Toroslar’da ise “Belediye Başkanı”  Konseye Başkanlık yapıyor;  ki bu toplantılarda Başkanın kendi Belediye çalışmalarını anlatmaktan öte bir yarar sağlamadığı görülse de, en azından zarar vermediği gerçeği ortada…   Aslında katkı olması da önemli değildir; demokrasi için bir pratiktir der geçeriz; ama yeter ki bu Kent Konseyleri yanlış demeçleri ve tehlikeli söylemleri ile kente zarar vermesinler! Hadlerini aşıp olağan hizmetleri aksatmasınlar.   Sonuç olarak: Bu yapısı, kavranışı ve işleyişiyle zaten gereksiz ve yararsız olan bu Kent Konseyi meselesi geniş bir uzmanlık isteyen konularda popülist çıkışlarla kenti meşgul etmemelidir; gereksiz polemiklere yol açıp, amacı dışına çıkmamalı ve daha işin başında kente ve ülkeye zarar verecek, zaman kaybettirecek anlamsız tartışmalarla insanların vaktini işgal etmemelidir. Yine de bir yarar sağlanmak isteniyorsa, en baştan başlanmalı ve özellikle Büyükşehirde   “Kent Konseyi” sorunu her yönüyle; yani yapısal ve işlevsel açıdan yeniden masaya yatırılmalıdır.   Yine de kısa zamanda ciddi çalışmalarına tanık olduğumuz ve bilgi, beceri ve siyasi deneyimle önemli işler yapacağına inandığım Akdeniz Belediyesi’nin de yeni bir Kent Konseyi oluşumunda başarılı olacağını gösteren işaretler var. Umarım başarılı bir örnek sergilerler; demokratik kültürün gelişimi ve uygulanması açısından geliştirdikleri önerilerle yardımcı olurlar ve özellikle Büyükşehir Kent Konseyi de bu örnek üzerinden kendine çeki düzen verir.   HARUN ARSLAN      
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2019 - Perşembe

Mersin’in “Garip” Kent Konseyleri…

 

Kent Konseyleri hakkında çok yazı yazdım; bu yapıların işlevi, önemi, yaptırım gücü ve yerel yönetimlerin demokratik gelişimi açısından etkileri hep yanlış anlaşıldı, abartıldı.

Kent konseyleri tavsiyeden öte herhangi bir yaptırım gücü olmayan, sempatik, romantik, sevimli oluşumlardır.

Kentle ilgili güzel fikirler ortaya atarlar, hayaller kurarlar ve kendi aralarında da hoş bir heyecan yaratırlar.

Aslında Belediye Başkanı’na fikir veren, çalışmalarına katkıda bulunan son derece faydalı bir oluşum olabilirler; yalnızca bir değerlendirme ve öneri kaynağıdır; yaptırım gücü yoktur ve mesela sürekli basında gözükerek neredeyse Belediye Başkanının karşısında bir güç sembolü olarak imaj kurmaya çalışmaları anlamsızdır, gülünçtür.

Kent Konseyi üyesi olmak, evet, kentte kendince özel bir statü sembolüdür.

Kent Konseyi hiçbir iş yapmasa da birçok kişi için “Kent Konseyi Üyesi” olmak önemli bir görevdir sanki!

Dışarıda “Kent Konseyi Üyesiyim” diye gururlanabilirler!

Kim bilir; kendilerince, yararlı bir etiket olmalı sanırım.

(Benzer bir heves, Danışman  ünvanı etrafında da gözlenir; hiçbir şey danışılmayan bir danışman, kartvizit bastırır, konu komşuya, tanıdık esnafa dağıtılır; eh işte sana bir statü!)

 

Kent Konseyi üyeliği köklü bir belediyecilik bilgisi, şehircilik ve planlama kültürü, bütçe ve harcama deneyimi gibi düzeylerde donanım gerektirir. Değilse, haddini ve işlevini aşan bir pozla ortalık yerde dolaşırsın; dahası  faydadan öte zarar da verebilirsin… Öyle de olmuştur;  Mersin’e çoğu zaman zarar vermişlerdir.

Yanlış, eksik bilgilerle kamuyu yönlendirebilirler, hiçbir yetkileri olmadığı halde belediye uygulamalarıyla ilgili irade koyabilirler, basınla ilişkileri tümüyle reklama dönüktür, yanlış kanaat oluşturup kente zarar verebilirler.

Özcan dönemindeki Kent Konseyini hatırlıyorum; 15 yıl kente yaptığı bir katkı olmamış. kaba söylemlere dayalı biçimde Belediye Başkanının ve onun siyasi çizgisinin propaganda ve reklam bürosu olarak çalışmıştır.

 

Kocamaz döneminde yapılan kent konseyi toplantısını ve seçimini hatırlıyorum.

Bu toplantıya davet edilmiş ve birtakım şeylerin değişebileceği ümidi ile katılmıştım. Üzülerek söylemeliyim ki,  toplantı neredeyse baştan sona yanlışlar, eksikler, tartışmalar, usulsüzlükler, itirazlar ve polemiklerle geçti.

Toplantı, demokratik teamüllere uygun bir açıklıkla yapılmadı ve yapılan seçimler göz göre göre uygulanan kirli bir senaryoya dönüştü.

Böylece, bir anlamlı Konsey toplantısı, hizmet potansiyeline kendi elleriyle daha o günden  zarar vermiş oldu.

Oysa Kent Konseyi, yerel yönetimlerin demokrasi platformu olabilir; buralardan politik yarar değil demokratik katılımla oluşacak hizmet amaçlanır. Zaten geçtiğimiz yıllarda yeterince kirletilmiş, saygınlığı zedelenmiş bir oluşum vardı elimizde. Bunun onarılması, gereken dikkat ve özenle yeniden yapılandırılması gerekirdi. Oysa gereksiz bir hoyratlıkla daha baştan güven kaybına neden olunmuştu.

O gün başka bir haksızlık da, uygulanan örnek olmasına rağmen, Kent Konseyine Akdeniz Belediyesini temsilen alınmayan Bedrettin Gündeş’e yapılmıştı.

(Ama hayat devam ediyor;  Bedrettin Gündeş şu anda Büyükşehir’de Daire Başkanı. O toplantıyı yanlışlarıyla etkileyen Genel Sekreter(?) ise şu anda yok!)

 

O zaman toplantının daha şeffaf, daha demokratik bir çerçevede tekrarlanmasını önermiştim. Israr edilen yanlışların nasıl bir komediye yol açacağını geçmiş yıllardaki tecrübelerden yeterince öğrendiğimiz ikazında bulunmuştum.

Bu şekilde oluşturulan bir “Kent Konseyi”ni yalnızca bir “Kent Formalitesi” olarak gördüğümü ve yok hükmünde saydığımı açık açık yazmıştım.

 

Büyükşehir Kent Konseyi yaptıkları ilk toplantıda nükleer santrale karşı çıktı.

Bugüne kadar yapılan tüm karşı çalışmalara, itirazlara, protestolara, eylemlere rağmen nükleer santral hızlı bir şekilde bir devlet projesi olarak ilerliyor; adım adım gerçekleşiyor.

Büyükşehir Kent Konseyi, Mezitli Balıkçı Barınağı’na karşı çıkarak, Balık Çiftliklerine karşı çıkarak,kısacası tüm devlet yatırımlarına karşı çıkarak siyasi bir oluşum haline gelmişti.

Çok daha tehlikeli, hadlerini aşan devlet konularına giriyorlardı; Askeri Bölgeler ve Güvenli Bölgeler konusundaki yönetmeliği eleştiriyorlardı.

Hava sahasındaki Türk pilotlarının durumu ve deniz sahasında kullanıma kapatılan bölgeler konusunda eleştirilerde bulunuyorlardı.

Büyükşehir Kent Konseyi’nin dert edindiği konular ülke güvenliğini ve stratejisini ilgilendiren stratejik konular, Hükümet programı, Devlet politikası, vb. dir

 

Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi kendisine diğer konseylerin üzerinde, siyaset uzmanı, devlet yatırımları bilirkişisi olarak adeta ilçe Belediye Başkanlarının da ötesinde bir rol biçiyor!

Belediye imkanları ile ilçe kent konseylerini ziyaret ediyorlar. 

Büyükşehir Belediye hizmetlerinin geliştirilmesi, iyileştirilmesi konusunda herhangi bir fikir üretmeye gönül indirmiyorlar; onlar büyük meseleler konusunda büyük sözler peşindeler ! Basınla ilişkilerini de buradan işletmeye çalışıyorlar.

 

Bir toplantılarında Sarı Keçili Yörükleri  gündeme alındı; kültürel yapılarının korunabilmesi için eğitim yapmamaları(!) tavsiye edildi.

Kendilerine yaptıkları bu çalışmada olduğu gibi,  “Sarı keçili Yörüklerin Yaşamı” gibi romantik konularla ilgilenmelerini ve en azından kente yapılacak yatırımlara zarar vermemelerini önermiştim.

 

İlçe Kent Konseylerini incelediğimizde bir başka komedi oynanıyor:

Akdeniz Kent Konseyi, bakıyorsunuz Belediye Başkanının önüne geçiyor.

Belediyenin programında olmayan, yapılamayacak projeler ortaya atılıyor.

Böylece bir anlamda Belediye Başkanını da yok sayan bir görüntü veriyorlar.

 

Yenişehir ve Mezitli Kent Konseylerinde bir üye” Başkanlık” yapıyor.

Toroslar’da ise “Belediye Başkanı”  Konseye Başkanlık yapıyor;  ki bu toplantılarda Başkanın kendi Belediye çalışmalarını anlatmaktan öte bir yarar sağlamadığı görülse de, en azından zarar vermediği gerçeği ortada…

 

Aslında katkı olması da önemli değildir; demokrasi için bir pratiktir der geçeriz; ama yeter ki bu Kent Konseyleri yanlış demeçleri ve tehlikeli söylemleri ile kente zarar vermesinler!

Hadlerini aşıp olağan hizmetleri aksatmasınlar.

 

Sonuç olarak: Bu yapısı, kavranışı ve işleyişiyle zaten gereksiz ve yararsız olan bu Kent Konseyi meselesi geniş bir uzmanlık isteyen konularda popülist çıkışlarla kenti meşgul etmemelidir; gereksiz polemiklere yol açıp, amacı dışına çıkmamalı ve daha işin başında kente ve ülkeye zarar verecek, zaman kaybettirecek anlamsız tartışmalarla insanların vaktini işgal etmemelidir.

Yine de bir yarar sağlanmak isteniyorsa, en baştan başlanmalı ve özellikle Büyükşehirde   “Kent Konseyi” sorunu her yönüyle; yani yapısal ve işlevsel açıdan yeniden masaya yatırılmalıdır.

 

Yine de kısa zamanda ciddi çalışmalarına tanık olduğumuz ve bilgi, beceri ve siyasi deneyimle önemli işler yapacağına inandığım Akdeniz Belediyesi’nin de yeni bir Kent Konseyi oluşumunda başarılı olacağını gösteren işaretler var.

Umarım başarılı bir örnek sergilerler; demokratik kültürün gelişimi ve uygulanması açısından geliştirdikleri önerilerle yardımcı olurlar ve özellikle Büyükşehir Kent Konseyi de bu örnek üzerinden kendine çeki düzen verir.

 

HARUN ARSLAN

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.