Çalıştayın ikinci gününde, Turizmden sonra Kültür konusu işlendi.
Mersin’de müzik konusunda da tahminimizin ötesinde bir zenginliğin olduğunu gördük.
Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği koro şefleri ve Üniversite ve Belediye Konservatuvarı yetkilileri ile kentimizde müzik alanında neler yapılabileceğini konuştuk.
Mersin’de Müzikle ilgili oluşumlara bir göz atarsak:
Devlet Opera ve balesi (Türkiye’deki 6 Opera ve Baleden biri Mersin’de)
Devlet Klasik Türk Müziği Korosu (Türkiye’de 6 korodan biri Mersin’de)
Mersin Üniversitesi Konservatuarı
Belediye Konservatuarı
Çok sayıda Türk Sanat Müziği Korosu
Çok sayıda Türk Halk Müziği Korosu
Polifonik Korolar
Kilise Korosu
AKOB Barok Müziği Topluluğu
Askeri Bando
Belediye Bandosu
Belediye Kent Orkestrası
Roman Müzik Grupları
7 yıl önce özellikle Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun birlikte bir grup kurmaları fikrini vermiş ve öncülük yapmıştım.
“Anadolu Kültürler Korosu” adı altında bir koro oluşturuldu.
Mersin’in kültürüne, geleneklerine zenginlik kazandıran bir örnek çalışmaya birlikte imza attılar ve konserler verdiler.
Herhalde hoşgörü denince ilk akla gelen kentlerin başında Mersin gelir.
İki asırdır Mersin her din, dil, ırk ve kültürden insanların barış içerisinde yaşadığı örnek bir kent olmuştur.
Mersin Devlet Opera ve Balesinin, Mersin Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun ve Kilise Korolarının bir arada meydana getirdikleri bu koro Mersin’den tüm ülkeye ve dünyaya bir barış, beraberlik, sevgi mesajı verecek; farklı dil, din ve mezhepten insanlarımızın kültürlerinin müziklerini aynı sahnede buluşturacak ve Mersin’in hoşgörü ve barış kenti olduğunu tüm dünyaya haykıracaktı.
Mersin tarihsel anlamda da müzik alanında önemlidir.
Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında İran Şahı’nın Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi bir opera eserinin hazırlanıp gösterilmesi talimatını verir.
Konusunu bizzat kendilerinin önerdiği ve İran Şahı Rıza Pehlevi onuruna sahnelenmesini istediği Özsoy Operası, Adnan Saygun tarafından Cumhuriyet tarihimizin ilk operası olarak kısa bir sürede hazırlanır ve sahnelenir.
Yıl 1934 tür.
Ankara Operası’nın bu temsilden tam 12 yıl sonra ilk turnesini yaptığı il Mersin’dir.
1946 yılında Madam Butterfly, Mersin Halkevi Binası’nda sahnelenir.
Halkevi Şeref Defteri’nde temsili İsmet İnönü’nün de izlediğini ve övücü bir yazı yazdığını, aynı zamanda oğlu Erdal İnönü’nün de bu yazının altında imzasının bulunduğunu öğreniyoruz…
O yıllarda Mersin Halkevi sahnesinin dünyadaki dört raylı sahneden biri olması gibi çok önemli bir özelliği vardır.
Mersin kent belleğine kayıtlı bir erişilmez kıymettir bu; ve biz Mersinliler bu kıymetle büyüdük, bu kenti böylesine çağdaş bir vizyon içinden sevdik.
Dünyadaki dört raylı sahneden birine sahip bu binamızla ve bundan 70 yıl önce bir opera eserinin sahnelendiği kentimizin tarihindeki sanat ve kültür düzeyiyle hep gurur duyardık.
Bu tarihî bilgiler, dönem Türkiye’si için Mersin’in önemi ve bu kente verilen özel kültürel ve sanatsal değerin büyüklüğü konularında yığınla bilgiden bir bölümdür.
Şimdilerde bunları onur verici tarihten habersiz yaşayan her kademeden Mersinli hemşerinin, yöneticinin ve kent dinamiklerinin dikkatine sunmak istedim.
Yine bundan tam 10 yıl önce MEGİAD tarafından gerçekleştirilen bir müzik etkinliğini hatırlıyorum: ‘’Mersin Kültür Senfonisi’’
MEGİAD kentimizde bir ilke imza atarak, ülkemizin en yoğun ve çeşitli kültürel zenginliğin yaşadığı, farklı dini inançların bulunduğu kentimizde birçok kesimin kültür zenginliğini yansıttı.
MDOB Orkestrası ve Korosu, Mehter Takımı, Sıra gecesi ve Romenler saz grubu birlikte bu konseri verdiler.
MDOB Orkestra ve Korosunun çaldığı eserlerden, Mehter marşlarına, sıra gecesi türkülerinden, Romen müzik ve danslarına, Opera sanatçılarının söylediği napoliten ve sanat müziği şarkılarından, türkülere, Katolik Kilisesi Korosundan Ortodoks Kilisesi Korosuna, ilahilere… bize Türkiye’nin renklerinde ve kültürlerinde hoş bir gezinti yaptırdılar.
Ancak böyle etkinlikleri görünce, bu farklı kültür ve müzikleri hissedince ülkenizin büyüklüğünü, zenginliğini daha iyi görüyoruz, anlıyoruz.
Dev sahnede birbirinden farklı ve uzlaşmaz görünen grupların sanatçıları bir arada kardeşlik, birliktelik ve dayanışma simgeliyorlardı.
* * *
Sonuç olarak bundan önce denediğimiz Anadolu Kültürleri Korosu belki tekrar hayata geçirilebilir.
Zenginleştirilir, büyütülür Mersin’in farklı kültürlerinin zenginliği daha büyük kitlelere sergilenir ve Türkiye’ye Mersin’in gerçek, doğru imajının verilmesine katkı verir.
Çalıştay ruhunun sahiplenilmesi, ilerletilmesi ve kalıcı, işlevsel sonuçlara ulaşması dileğimle başarılar diliyorum.
HARUN ARSLAN.........20 Temmuz 2019