Özellikle son 15 yıldır “Çevrecilik” adına Mersin’e istihdam sağlayacak, ekonomisini güçlendirecek projelere karşı çıkılmış, Mersin’in gelişmesi bir şekilde engellenmiş, geciktirilmiştir.
Bunun birçok örneğini görürüz.
Son örnek Balık çiftlikleridir.
Bodrum’da sayısız balık çiftliği olmasına rağmen, 3 milyon turist geliyor.
Yeni teknoloji ile bilimsel olarak denize zarar vermediği bilinen balık çiftlikleri, Mersin sahillerine 10 yıl önce gelecekti.
“Olmayan turizmimizi “ engelleyeceği iddia edildi. Danıştay’a açılan bir dava sonucunda iptal edildi.
O günkü gazete kupürlerinde “Baro dâvâ açtı, milyarlık yatırım balık gibi kaçtı!” haberini hatırlarız.
Bunun üzerine firmalar yatırımlarını yurtdışına yönelttiler.
Nihayet 10 yıl gecikmeden sonra, bölge ekonomisine büyük katkıları yakında hissedilecek balık çiftlikleri Mersin’de.
Şu anda 500 kişiye istihdam sağlayan iki fabrika hizmettedir.
Bu örneğin çok daha büyüğü, maalesef Taşucu SEKA Tersane Projesinde görüldü.
Yine Türkiye’nin en büyük, en gerekli ve stratejik önemi çok büyük projelerinden olan, bölgemize büyük bir ivme katacak SEKA Tersane projesi yıllar önce engellenmişti.
Ben de SEKA Liman ve Tersane konusunda 10 yıldır yazıyorum ve konuyu detaylarıyla araştırıyorum.
Konunun önemini kısaca hatırlayalım:
Doğu Akdeniz’de arızalanan yabancı gemilerin bakım ve onarım için gidebilecekleri yalnızca iki liman var: İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi.
Türk gemilerinin ise Marmara’ya dönmeleri gerekiyor.
Taşucu SEKA’da bir tersane yapılması İsrail ve Kıbrıs’ın işine gelmiyor.
Tersaneden sonra yat imalat sanayinin de yapılması, bu sektörü elinde tutan Malta ve Hırvatistan’a rakip olacağından bu da istenmemektedir.
Doğu Akdeniz’de bir tersanenin yapılmasının stratejik önemi konusunda ise, Milli Güvenlik Kurulu ülke güvenliği için tavsiye kararında bulunmuştu.
Bu dönemde kurulan Gemi İnşa Şirketinin Taşucu’nda tersane yapma yatırımının da iptal edildiğini ve şirketin 35 milyon dolarlık bir yatırımı Kocaeli’ye yaptığını, bu yolla 1500 kişiye istihdam sağladığını biliyoruz.
Taşucu Seka Limanı’nın tersane ve yat imalat sanayi olarak kullanılması halinde, ilave tesislerle 3000 civarında kişiye doğrudan ve 9000 kişiye dolaylı iş verebileceği planlanırken, çalışmalar yargı yolu ile durdurulmuştu.
SEKA Liman ve Tersane meselesi bütün bu dış kaynaklı kirli oyunların ve çevreci militanların düştüğü yanlışın simgesidir.
Ne kadar ilginçtir ve ibretliktir ki, Doğu Akdeniz’deki son tersane Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Alanya’da yapılmıştı.
750 yıldır Akdeniz’de Türkiye’nin bir tersanesi olmamıştır.
Ne zaman bir konuda Türkiye’nin gelişmesine karşı çıkılması, kalkınmasının engellenmesi gündeme gelse, aklıma hemen HES’ler, Nükleer Enerji, Altın Madenleri, Alman Vakıfları, Greenpeace… ve sonunda bir simge olarak da “SEKA Limanı” gelir.
Buranın engellenmesinde başrolde oyuncu Alman Heinrich Böll Vakfı’dır.
Bergama altın madenlerine de karşı çıkan Alman Heinrich Böll Vakfı ve karşı açılan davanın bilirkişisi Taşucu Tersanesi’nde bilirkişilik yapan aynı kişidir.
Bu kişinin Alman Vakıfları ile bağı mahkemede dava konusu olmuş ve hâlen bilime aykırı rapor vermekten ve Vakıf ilişkilerinden 3 yıl hapis istemi ile yargılanıyor.
Dava dosyasında şikayetçi konumundaki Alman Yeşiller Partisinin kurucularından, altın madenciliğine karşı olan tavrıyla bilinen ve Alman Vakıfları ile FIAN adına faaliyet gösteren temsilcinin bilirkişi ile daha önce görüştükleri ve altın madenini engellemeye yönelik tüm eylemleri organize ettiği, eylemlere katılım için maddi destek sağladığı belirleniyor.
Almanya’nın her tarafında tersaneler olmasına ve denizi en az kirleten işletmelerin tersaneler olduğu bilinmesine rağmen, bizim ülkemizde her şey tersinden gösterilir ve bizim Çevreci kalabalık da bu oyunda piyondur.
Ayrıca önemli bir konu da şudur: Akkuyu’da yapılacak Nükleer Santralin gerekli parçaları SEKA Limanı sahasında yapılacak, böylece hem ülkeye kazanç, hem de bölge insanlarına çok önemli bir istihdam sağlayacaktır.
Türkiye’nin ve bölgemizin kalkınmasına önemli bir katkı verecek SEKA Limanının önemi Kuzey Kıbrıs’a su temini projesi ile bir kez daha ortaya çıktı.
Kıbrıs’a içme suyu taşımak için Çinli Xinxin firması tarafından üretilen borular bir gemi ile SEKA Limanına geldi.
Aynı proje kapsamında isale hattında kullanılacak boruların üretim tesisi de yine liman sahasında kuruldu ve farklı sınıflarda borular burada imal edildi.
Yerli çevrecilerimizin belki iyi niyetle; ama kesinlikle saf çevreci duygularla Nükleer Santrale, Taşucu Tersanesi’ne, Hes’lere karşı çıkmalarını anlayışla ve saygı ile karşılarım.
Fakat Alman Vakıflarının, Greenpeace’in ve Alman Yeşiller Partisinin karşı çıkmasını kabullenmek mümkün değil. Lütfen bu ilişkileri ve ülkemizin gelişmesini engelleyen kirli bağlantıları gözden kaçırmayalım.
Sırf bu kör çevreci anlayıştan dolayı zengin coğrafyada yaşayan binlerce insanımız işsizdir.
Bölgemiz gelişmişlikten pay alıp bu zenginliklerden yararlanamıyor.
Mersin Limanın, Serbest Bölge’nin, Demiryolunun, Havayolunun, Otoyolun birleştiği dünyadaki ender stratejik noktalardan biridir.
Tersane ve enerji projeleri de her türlü engellemelere ve geciktirmelere rağmen mutlak gerçekleşecek ve bölgemiz zenginliklerinin geç de olsa farkında olarak ülke kalkınmasında en önemli görevi alan bölgelerden biri olacaktır.
Bu da önce bölgemiz insanına iş, aş ve refah olarak yansıyacaktır.
Çevrecilik adı altında Batılı ülkelerin ülkemizdeki kirli oyunlarıyla ilgili şu kısa notları bir kez daha hatırlayalım:
* Alman Bankalarının kredileri ile yapılan doğal gaz santrallerini biliyoruz. HES’ler devreye girince doğalgaz santrallerinin bir kısmı devre dışı kalacaktır. O zaman HES’lere karşı çıkılması ve geciktirilmesi lazım!
* Dünya altın pazarını ellerinde tutan Almanların Bergama’da altın çıkarılması da işlerine gelmeyecektir; çünkü Türkler dünya altın pazarına ortak olacaktır!.
* SEKA Limanının tersane yapılması engellenmelidir, çünkü Doğu Akdeniz’de arıza yapan bir geminin gideceği tersane ve gemi bakımı yapılacak tek yer İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimidir. Burada ayrıca yat imalatı yapılırsa bu da Malta ve Hırvatistan’ın işine gelmeyecektir.
Umarım artık ülkemizin kalkınmasını istemeyen ve bunu en kolay “Çevreci” bahanelerle engelleyebileceğini bilen dış güçlerin oyunlarını bu kadar örnekten sonra anlayabiliriz ve bu oyunları bozmak için artık Türkiye’nin gelişmesini istemeyenlerce bir simge olan SEKA’nın Liman ve Tersane olarak işlevselliğini sağlayarak başlayabiliriz.
Konu şimdi Büyükşehir Belediyesi gündemindedir.
Son yıllarda iyice mahalle baskısına dönen, gündelik sığ siyasetin ucuz bir aleti durumuna gelen, uluslararası güç odaklarının oyuncağı olan güya Çevreci(!) hassasiyeti bütün bağlantıları, finansörleri, Batıdaki örnekleri ve ülkemizin faydaları açısından analiz etmek zorundayız.
Umarım artık bu yatırımlara ve bölge ve ülke kalkınmasına katkı verecek projelere karşı çıkılmaz ve Mersin bu zengin coğrafyada elindeki imkanları kullanır; çeyrek asırdır geciktirilen ve engellenen gelişim imkânlarını sonuna kadar kullanır.
HARUN ARSLAN.....05 Kasım 2019