Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Öğretmen Kökenli Asker

“ Güneş olmayan yerde gölge olmaz” G.Özdemir   Doğrusu, Diyojen’in hemşehrisi Günay Özdemir’den üstteki giriş sözünden başka beklenmezdi. Anadolu’da gölge üzerine o kadar çok söz var ki. Fakat bu sözlerin en bilinenini galiba düşünür Diyojen söylemiş. Meşhur küpünün içinde yatarken, önünde durarak bir isteği olup olmadığını soran krala ki bu kişinin İskender olduğu rivayet edilir; ona tarihe mal olan şu sözleri söyler: “ Gölge etme başka ihsan istemem”.    Tabii gölge dendiğinde Diyojen geliverir akıllara. Diyojen adı geçtiğinde de Sinop ilimiz. Günay Özdemir, Mersin’de karşılaştığım ilk Sinopludur. Sinop şehri bana oradaki cezaevini ve ünlü tutuklularını hatırlatır. Bu ünlülerin başında ise elbette Sabahattin Ali vardır. Sinop cezaevi birçok tutuklu için sürgün yeriymiş. Yazarlardan Refik Halit Karay ve Burhan Felek’in de orada yattığını duymuş muydunuz?  Ya da o çok bildik ‘Aldırma Gönül’ türküsünün sözlerinin Sabahattin Ali tarafından Sinop cezaevinde yazıldığını. Oradaki tutuklu yazarlardan bahsettiğinizde, Sinoplu yazar- şair Ahmet Muhip Dıranas’ı anmamak olmaz. Dıranas, Özdemir’in örnek aldığı bir edebiyatçıdır.     MEŞYAD üyesi dostum, yazar, şair, gravür ve bağlama sanatçısı Günay Özdemir, 1963 yılında Sinop’ta doğdu. İlk, orta ve öğretmen lisesi tahsilini doğduğu ilde tamamladı. Fakat o öğretmenlik mesleğini icra etmedi. Askerlik mesleğini tercih eden Özdemir, Güvercinlik Astsubay Okulu mezunudur. Yazımı edebiyat, resim ve bağlama üzerinden geliştirmek istiyorum. Bu bakımdan şöyle özetlemem doğrudur sanırım: Yaşadığımız her şey okul, öğrendiklerimiz, iş hayatımız, sevdalarımız birikir ve zamanla öyküye dönüşür…Hemen her sanatçıda olduğu gibi Günay Özdemir’in hayatı da birçoklarıyla benzerlikler içerir.     Küçük yaşlarda başlayan okuma alışkanlığı ile şiire, resme ve müziğe ilgisi artarak ilerler… Onun sanatçı yanının gelişmesi, daha çok öğretmen lisesi dönemine rastlar. Resim, müzik, yazı yeteneklerinin ciddi biçimde farkına orada vardı. Bağlama çalmaya orada başladı. Anadolu insanı için türkünün yeri başkadır. Müzik belleği beğenilerin en kalıcı olanıdır. Gurbette iken bir türkü size memleketinizi getirir, hasretini hatırlatır…Sadece dinleyicilerin değil, icracıların da belleklerinde seçtiği eserlerin hikayesi vardır. Özdemir; türkü tutkusunu beş yıldır bağlama çaldığı, Yenişehir Yarenler Türk Halk Müziği Korosunda sürdürmektedir.          Askerlik mesleği onun sanatsal faaliyetlerine yeterli zaman ayırmasını önledi. Ama kısmen de olsa içindeki öğretmenlik yapma duygusu ve isteğini çalıştığı bölgelerde uygulama imkanı buldu. Hem askerlerine hem de yöre halkına öğretmenlik yaptı. Karakol komutanı iken halkla hep iç içeydi. Okullarla sürekli temas halindeydi. Çalıştığı yörelerin kültürünü iyi gözlemledi ve bunu yazılarına, şiirlerine yansıttı… 2005’te emekli olduktan sonra sanatsal etkinlikler üzerinde yoğunlaştı.     2012 yılında ‘Çizgilerle Sinop’ başlıklı kitabı çıktı. O, önce fotoğrafını çektiği mekanların kara kalem ile altyapısını oluşturuyor, sonra çini mürekkebi ile tamamlıyor. Bu tekniğe gravür ya da tarama deniyor.  Kitaba başlamasında Mersinli ressam Ertan Aykın’ın desteği büyüktü. Sinop iline ait 105 adet çizim, Sinop Valiliği sponsorluğunda yayımlanma imkanı buldu. Günay Özdemir bu eseriyle, şehrin tarihine bir ‘çizgi’ bırakmış olmayı umuyor ve diliyor. 2013 yılında, bu kez ‘Aşk-ı Ten’ adlı şiir kitabı okuyucusuyla buluştu. Kitapta 57 şiirine yer veren Özdemir, şiire olan muhabbetini şöyle dillendiriyor: “Şiir, kimseye anlatamadıklarımızı, özlem duyduklarımızı, yaşadıklarımızı ve yaşamayı düşlediklerimizi anlatmaya yarayan en etkili edebi metindir.”      Günay Özdemir’in henüz kitaplaşmamış hikaye ve deneme yazıları da vardır ve bunlar halihazırda çeşitli yayın organlarında yayınlanmaktadır. AÖF İktisat bölümünü de bitiren yazarımız, altı yıl süreyle özel bir güvenlik şirketinde yöneticilik ve hocalık yaptı.   İcra ettiği üç sanat dalını da önemseyen Özdemir; “ Herhangi birine öncelik veremiyorum. Benim için hepsi aynı değerde. Sanatın tüm kolları birbiriyle ilintilidir ve birbirini besler. İnsanlar farklı kültürleri tanısın ve birbirini anlamaya çalışsın” demektedir.   Günay Özdemir yazıya Atatürk’ün “ Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözüyle son noktayı koyuyor.    
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2020 - Çarşamba

Öğretmen Kökenli Asker

“ Güneş olmayan yerde gölge olmaz” G.Özdemir

  Doğrusu, Diyojen’in hemşehrisi Günay Özdemir’den üstteki giriş sözünden başka beklenmezdi. Anadolu’da gölge üzerine o kadar çok söz var ki. Fakat bu sözlerin en bilinenini galiba düşünür Diyojen söylemiş. Meşhur küpünün içinde yatarken, önünde durarak bir isteği olup olmadığını soran krala ki bu kişinin İskender olduğu rivayet edilir; ona tarihe mal olan şu sözleri söyler: “ Gölge etme başka ihsan istemem”.

 

 Tabii gölge dendiğinde Diyojen geliverir akıllara. Diyojen adı geçtiğinde de Sinop ilimiz. Günay Özdemir, Mersin’de karşılaştığım ilk Sinopludur. Sinop şehri bana oradaki cezaevini ve ünlü tutuklularını hatırlatır. Bu ünlülerin başında ise elbette Sabahattin Ali vardır. Sinop cezaevi birçok tutuklu için sürgün yeriymiş. Yazarlardan Refik Halit Karay ve Burhan Felek’in de orada yattığını duymuş muydunuz?  Ya da o çok bildik ‘Aldırma Gönül’ türküsünün sözlerinin Sabahattin Ali tarafından Sinop cezaevinde yazıldığını. Oradaki tutuklu yazarlardan bahsettiğinizde, Sinoplu yazar- şair Ahmet Muhip Dıranas’ı anmamak olmaz. Dıranas, Özdemir’in örnek aldığı bir edebiyatçıdır.

 

  MEŞYAD üyesi dostum, yazar, şair, gravür ve bağlama sanatçısı Günay Özdemir, 1963 yılında Sinop’ta doğdu. İlk, orta ve öğretmen lisesi tahsilini doğduğu ilde tamamladı. Fakat o öğretmenlik mesleğini icra etmedi. Askerlik mesleğini tercih eden Özdemir, Güvercinlik Astsubay Okulu mezunudur. Yazımı edebiyat, resim ve bağlama üzerinden geliştirmek istiyorum. Bu bakımdan şöyle özetlemem doğrudur sanırım: Yaşadığımız her şey okul, öğrendiklerimiz, iş hayatımız, sevdalarımız birikir ve zamanla öyküye dönüşür…Hemen her sanatçıda olduğu gibi Günay Özdemir’in hayatı da birçoklarıyla benzerlikler içerir.

 

  Küçük yaşlarda başlayan okuma alışkanlığı ile şiire, resme ve müziğe ilgisi artarak ilerler… Onun sanatçı yanının gelişmesi, daha çok öğretmen lisesi dönemine rastlar. Resim, müzik, yazı yeteneklerinin ciddi biçimde farkına orada vardı. Bağlama çalmaya orada başladı. Anadolu insanı için türkünün yeri başkadır. Müzik belleği beğenilerin en kalıcı olanıdır. Gurbette iken bir türkü size memleketinizi getirir, hasretini hatırlatır…Sadece dinleyicilerin değil, icracıların da belleklerinde seçtiği eserlerin hikayesi vardır. Özdemir; türkü tutkusunu beş yıldır bağlama çaldığı, Yenişehir Yarenler Türk Halk Müziği Korosunda sürdürmektedir.  

    

  Askerlik mesleği onun sanatsal faaliyetlerine yeterli zaman ayırmasını önledi. Ama kısmen de olsa içindeki öğretmenlik yapma duygusu ve isteğini çalıştığı bölgelerde uygulama imkanı buldu. Hem askerlerine hem de yöre halkına öğretmenlik yaptı. Karakol komutanı iken halkla hep iç içeydi. Okullarla sürekli temas halindeydi. Çalıştığı yörelerin kültürünü iyi gözlemledi ve bunu yazılarına, şiirlerine yansıttı… 2005’te emekli olduktan sonra sanatsal etkinlikler üzerinde yoğunlaştı.

 

  2012 yılında ‘Çizgilerle Sinop’ başlıklı kitabı çıktı. O, önce fotoğrafını çektiği mekanların kara kalem ile altyapısını oluşturuyor, sonra çini mürekkebi ile tamamlıyor. Bu tekniğe gravür ya da tarama deniyor.  Kitaba başlamasında Mersinli ressam Ertan Aykın’ın desteği büyüktü. Sinop iline ait 105 adet çizim, Sinop Valiliği sponsorluğunda yayımlanma imkanı buldu. Günay Özdemir bu eseriyle, şehrin tarihine bir ‘çizgi’ bırakmış olmayı umuyor ve diliyor. 2013 yılında, bu kez ‘Aşk-ı Ten’ adlı şiir kitabı okuyucusuyla buluştu. Kitapta 57 şiirine yer veren Özdemir, şiire olan muhabbetini şöyle dillendiriyor: “Şiir, kimseye anlatamadıklarımızı, özlem duyduklarımızı, yaşadıklarımızı ve yaşamayı düşlediklerimizi anlatmaya yarayan en etkili edebi metindir.”

 

   Günay Özdemir’in henüz kitaplaşmamış hikaye ve deneme yazıları da vardır ve bunlar halihazırda çeşitli yayın organlarında yayınlanmaktadır. AÖF İktisat bölümünü de bitiren yazarımız, altı yıl süreyle özel bir güvenlik şirketinde yöneticilik ve hocalık yaptı.

  İcra ettiği üç sanat dalını da önemseyen Özdemir; “ Herhangi birine öncelik veremiyorum. Benim için hepsi aynı değerde. Sanatın tüm kolları birbiriyle ilintilidir ve birbirini besler. İnsanlar farklı kültürleri tanısın ve birbirini anlamaya çalışsın” demektedir.

  Günay Özdemir yazıya Atatürk’ün “ Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözüyle son noktayı koyuyor.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.