Türkiye’nin en zengin, en stratejik, en verimli; özetle, sahip olduğu tüm kıymetli özelliklerle en önemli bölgesi Mersin’dir. Daha doğrusu, “Mersin olmalı” idi, olabilirdi…
Özellikle Türkiye’nin dışarıya karşı her yönden güçlü olması gereken bu dönemde, bu kritik coğrafyada Mersin ülke gücüne güç katabilirdi.
Maalesef tüm projeler ya engellendi ya da geciktirildi!
*Çukurova Hava Limanı,
*Balık Çiftlikleri,
*Taşucu Tersanesi,
*Akdeniz Sahil Yolu,
*Akkuyu Nükleer Santrali,
*Limanın Genişlemesi,
*Lojistik Merkez,
*Yeni Serbest Bölgeler,
*Metro,
*Yeni Organize Sanayi Bölgeleri,
*Kazanlı Turizm Bölgesi
Ve daha bölgeyi ve ülkeyi güçlendirecek birçok proje...
Tüm bu projeler tamamlanmış olsaydı, hem bölgemiz ve insanlarımız bu zenginliklerden yararlanacak hem de Türkiye dışarıya karşı çok daha güçlü olacaktı; Mersin de Türkiye’nin yükselen lokomotif gücü rolünü üstlenecekti.
*İçlerindeki iyi niyetli hemşerilerimiz yanında, hâlâ mücadelede direnen bir kör çevreci anlayış,
*Greenpeace gibi yabancı “çevreci” ajan örgütler,
*Heinrich Böll, Konrad Adenauer gibi Alman Vakıfları,
*Kentin gelişmesini kendi rant hesaplarına karşı gören bir avuç rantçı
Bunlar kentin gelişmesini engellediler, geciktirdiler.
Bugün ülke dışında mücadele veren askerlerimiz, şehitlerimiz, fakirlik çeken halkımız, ekonomik sıkıntıdaki iş insanlarımız, borç içinde Belediyelerimiz…
Tüm bunlara rağmen Millet Bahçesi yapılıyor. İçerisinde bol bol gezecek, çiçekleri, ağaçları, yeşillikleri seyredeceğiz, mutluluğa doyacağız.
Uluslararası Müzik Festivali yapılıyor; yabancı klasik müzik gruplarını dinleyeceğiz, eğleneceğiz, müziğe doyacağız.
Sonuç olarak bu zengin hazinenin üzerinde oturup “ Güleriz Ağlanacak Halimize” klasik sözünü söyleyerek bize zarar veren bir avuç yerli ve yabancıyı sevindireceğiz.
Her düzeyde beklentilerin, hesapların bunca açığa çıktığı günümüzde ülke ve kent yararına olduğu açıkça ortada olan adımları köstekleyen, hayatı ve siyaseti bir nefret penceresinden ya da dar hesaplara kilitlenerek izleyen hasta anlayış aşılmalıdır.
Uluslararası düzeyde kartların her gün yeniden dağıtıldığı, stratejiye dönük taktik adımların gün içinde bile değiştiği günümüzde siyaset, dolayısıyla iç politika çok daha kapsamlı, vizyoner ve derin olmalıdır. Yaşadığımız kent için de bu anlamda doğru ve geleceği kuşatan adımlar atılmalıdır.
İdeolojik saplantılar, çağın gerisinde kalmış değerler, nefrete dayalı ilişkiler gerçekle aramıza sağır bir duvar örer; politikayı da, kurumsal ve kişisel ilişkilerimizi de sürekli sınayarak ve özeleştirel gözden geçirmelerle geliştirmeliyiz.
Ülkemizin imkânları, Mersin’imizin zenginlikleri hepimize hak ettiğimiz hayat için yeterlidir.
Biz de bu ülkeye ve kente, geleceğimize ve bize daha iyi bir hayat ve vatan bırakmak için şehit olan kahramanlarımıza lâyık olmak için her soluğumuzu, her cümlemizi, her adımımızı bir ahlakî hesaplaşmaya bağlamak zorundayız.
Bu vesileyle, ülkelerin güvenlik sınırlarının ulus-ötesi hesaplarla kurulduğu günümüzde teröre ve dış tehdide karşı kahramanca savaşırken şehit olan Mehmetçiklerimize rahmet diliyorum.
Ulusça acı içinde dayanışırken, her gelişmeden ders çıkaracağız, ulusumuza ve kentimize daha derin ve anlamlı değerlerle sahip çıkacağız.
Siyasetin de, insanlığın da, yurttaşlığın ve hemşeriliğin de anlamı ve değeri üzerine her gün ve yeniden düşünerek…
HARUN ARSLAN......29 Şubat 2020