Son günlerde sosyal medyadaki hakaret, iftira olayları ülke gündeminde.
Özellikle son yıllarda tam bir kirli ortama dönüşen, olanca teknolojik imkânlarına rağmen toplumsal bir nefret yağmuruna dönüşen bu mecra, uluslararası hukukun da açıkça izin verdiği düzeyde ele alınmaya başlandı.
İlginçtir, bu konuda ağır suçlu olan bir kişinin de kentimizden çıktığını basından öğrendik.
Maalesef Mersin’de de bu sosyal medya olumsuz kullanımı artık her türlü sınırları aşmış durumdadır.
Sahte hesaplar, yalan haberler, arsız ve utanmaz hakaretler, ruh hastalarının gezindiği bir karanlık çukurdur …
Mutlaka içinizden birçokları bu olumsuzlukları yaşamıştır.
Birçok örneklerini sayabiliriz.
Önemli konumdaki bir kent dinamiğini yalnızca konusu ile ilgili eleştiriyorsunuz.
Kendisi size konu ile ilgili bilgi verme ve savunma yerine, konuyu ailesine bırakıyor. Karısı ve çocukları size sosyal medyada hakaret içeren paylaşımlarda bulunuyorlar. Güçlü konumlarından dolayı, bazı basın mensuplarını da bu konuda yönlendirip basını da bu kirli oyunun içine itiyorlar.
Yine bir oluşumun başkanının eşi ile ilgili olumsuz paylaşımlarda bulunuluyor. Kendisi resmi kurumlara şikayette bulunuyor. Fakat bir süre sonra kendisi başka kişilerle ilgili benzer paylaşımlarda bulunmaya başlıyor. Yargı yoluna gidiliyor.
Bir hakaret ve itibarsızlaşma içeren bu paylaşımlar daha sonra tehdit ve şantaja kadar gidiyor.
Hakkınızdır; adli kurumlara müracaat edip şikayette bulunuyorsunuz ve yargılanmalarını sağlıyorsunuz.
Maalesef uzun bir yargı süresi geçiyor, siz de bu arada mahkeme koridorlarında onlarla beraber beklemek durumunda kalıyorsunuz.
Sonunda gecikmiş olsa da hapis cezasına kadar giden ciddi cezalar alıyorlar.
Maalesef şantaj, tehdit, itibarsızlaştırma giderek kentimizde artıyor.
Yine bazı fikirlere karşı olanlar bunlara kendi fikirleri ile cevap verememe durumunda, içlerindeki eziklik ve yetersizlikle ancak hakaret ederek saldırıp kendi önemsizliklerini bu şekilde tatmin etmeye çalışıyorlar.
Bundan sonra sosyal medya ile ilgili kanunlarda yapılacak yeni düzenlemelerle hem cezaların artacağı hem de yargılama süresinin kısalacağı görülüyor.
Toplumumuz da hem yargı yoluna giderse hem de bu kişilere sosyal medyada önem vermez, dışlarsa toplumun bu sorundan kurtulmasında katkı verilmiş olur.
Kamunun iletişim ve eleştiri mecrası olarak büyük kıymete sahip bu mecraların korunması gerekir. Ama konuyu ilgilendiren çok ciddi bir kirlenmeden, yasal boşluktan ve kişilerin hukukunun korunmasından söz etmek zorundayız.
Özgürlüğün, toplumsal ve kişisel hukuk karşısında bir yapısal düzen olduğu modern toplumda bir sözleşmedir; devlet ve hukuk bununla yükümlüdür.
İnsanımıza, toplumumuza ve devletimize yakışır bir düzenleme için ortak bir eleştirel ve ahlaki çerçevede konuşmak zorundayız.
HARUN ARSLAN.....14 Temmuz 2020