Türkiye günlerdir Karadeniz' de bulunduğu açıklanan doğalgaz rezervleri ile yatıp kalkıyor..
Erdoğan' ın günler öncesinden 'mübarek Cuma, ülkenin kaderini değiştirecek müjde vereceğini' açıklamasıyla nefesler tutuldu.
Üstelik Hazine Bakanı Albayrak müjdenin ülke eksenini değiştirecek önemde olduğunu iddia edince insanlar türlü çeşitli senaryolar ürettiler.
Sonra Cuma günü ülkeyi şaha kaldıracak müjdenin 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi olduğu, ekonomik anlamda verimli olsa bile bunu çıkarmanın yıllar alacağı ortaya çıktı.
Dağ fare doğurdu demek için de erken, ülke köşeyi döndü iddiasını ortaya atmak için de..
Doğalgaz bulunmasıyla ilk anda esen heyecan dolu rüzgar ister istemez yıllar önce kaleme aldığım ve Mersin' de petrol bulunmasını anlattığım araştırmayı anımsattı.
Arap- İsrail kavgası ardından 1970' lerde patlak veren petrol krizinden etkilenen ülkeler arasında en üstlerde yer alan ve dış ticaret açığının en önemli kalemi hidrokarbon ürünleri (petrol ve son yıllarda doğalgaz) olan Türkiye' de petrol bulma hikayeleri kamuoyunu hep heyecanlandırmıştır ama 1948' deki Mersin keşfi kadar kısa ömürlüsü az bulunur.
O keşfe geçmeden önce vurgulamakta yarar var.
Mersin petrol bugünkü anlamda bilinmediği dönemlerde de petrol ham maddeleriyle anılan bir kent…
Örneğin, yüzlerce yıl önce henüz bugünkü işleviyle bilinmezken de Mersin ve civarını konu alan bilgi ve belgelerde zift, katran ve benzeri ham petrole dayanan maddelerle ilgili kayıtlar yer almaktaydı.
Klikya’ yı dolaşan ve gözlemlerini kaleme alan Vitrom isimli seyyah Pompeipoli ile Soli tarihi şehirlerini birbirinden ayıran Liparis (bugünkü Mezitli deresi) akarsuyundan ve bu yağlı suda yıkanıp şifa bulan hastalardan söz eder.
1811-12 yıllarında Anadolu’ nun güney sahillerini dolaşan ve haritasını çıkaran ünlü İngiliz amiral Sir Francis Beaufort, Karamania isimli eserinde, özellikle Mersin kıyılarını en ince ayrıntısına kadar haritalar eşliğinde ele alırken, Soli’ nin 6 mil kuzeyinde karasakız ve zift kaynaklarına rastladığını anlatır.
1830′ larda Fransa’ nın Tarsus konsolosu bugün de bölgenin tarihiyle ilgilenen herkesin ilgisini çeken gözlemlerini ülkesinin Hariciyesine aktardığı (1837’de notlar kitaplaştırılacaktır) bilgilerde Pompeipolis-Soli civarındaki bir evdeki su membaının yüzeyinde zift toplandığını yazmakta…
Süveyş Kanalı inşa edilirken de, Toroslar’ dan kesilen suya dayanıklı sedir (katran) ağacı yanında bölgedeki ziftin gemilerle Mısır’a götürüldüğü ve kanal çevresinin tahkiminde kullanıldığı biliniyor.
Geçmişe özgü ve bugün izleri kaybolan bu bilgiler dışında asıl günümüze uygun ve yaklaşık 70 yıl öncesine dayanan, dönemin gazetelerinin manşetlerine yansıyan bir petrol bulma hikayesi var ki, kısa zamanda halkı o kadar heyecanlandırıp, aynı hızla sönüp giden başka gelişmeye zor rastlanır..
Bir sonraki makalede o hikayeyi de yeni baştan anlatırım artık..