“Akkuyu Nükleer Santrali” inşaatı hızla devam ediyor.
Küresel sermaye odaklarınca finanse edilen yabancı örgütlerin ve yerli çevrecilerin(!) tüm karşı çıkmalarına rağmen hiç bir şekilde engellenemedi.
Mersin’den karşı çıkanlar ise, devam eden bu büyük projenin Mersin’e ekonomi ve istihdam açısından büyük yarar sağlayacağını göz ardı ettiler.
Buna karşılık özellikle Adana, Ankara, Bursa Ticaret Odaları, santralin ihtiyacı olan malzemenin ve yedek parçanın temini konusunda görüşmelerde bulundular.
Ankara Ticaret Odası nükleer eleman yetiştiren kurslar açtı.
Bizler hâlâ tüm bunları görmezden gelip, geri dönülmez bir aşamada ilerleyen projeye karşı çıkmayla uğraşıyoruz.
Şu noktayı da hep hatırlayalım: Bu projeyi üstlenip yürüten firma, akademik çevrelerin de katıldığı birkaç toplantı düzenleyerek, halka açık müzakere çağrısı yaptı. Mesela, MTSO salonunda… Ama Mersin’deki güya çevreci kalabalık, MTSO önünde toplandı; toplantıya girerek tartışmayı fikir düzeyinde yürütme yerinde bağırıp çağırarak “toplantıyı istemezük!” sloganlarıyla dışarda kaldılar. Oysa güvenlik, çevre koruma, istihdam imkânları ve turizm açısından diyalog kurulabilir; nutuk atma yerine bilimsel sorunları bilim insanlarıyla tartışabilirlerdi. Ama hayır; kalabalığın sürüklediği karmaşık ve duygusal gürültü hep çekicidir; diyaloğa değil şiddete dönüktür. Nitekim, projeye hiçbir katkıları olmadı; yatırım büyük bir hızla devem ediyor. Kamusal anlamda elbette olumlu katkıları olabilecek çevrecilik kavramı ise prestij kaybetti; küresel çevrelerce her anlamda niçin desteklendikleri soruları havada kaldı ve özellikle Gezi Olayları sonrasında kamuoyu desteği açısından dibe vurdular.
Hayat ve hakikat, böylesine basit ve net sonuçlarla ilerler.
* * *
Gelelim şu andaki Kıbrıs ve Maraş konusuna.
Haftalardır Kıbrıs Şehitliğinin ve Kıbrıs Anıtının bakımı konusu ile uğraşıyoruz! Maalesef bu basit milli hizmetin yapılmasını sağlayamadık…
Konuyu takip eden Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’a ve ekibine karşı mahcup olduk.
Bu durum önem verdiğimiz Kıbrıs Mersin ilişkilerinde hep olumsuz bir not olarak kalacaktır.
Ama şu notu da biz ekleyelim: Kıbrıs Şehitliğinin ve Anıtın bakımı gibi sıradan, iki günlük bir çalışma niçin esirgenir? Sanırım nedeni şu olmalı: Sn Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabileceği düşünülmüyordu; ya da öyle olması isteniyordu. Bu nedenle kendileriyle yakınlık anlamında bir pozisyon da reddedildi. İşin zaten bir ulusal görev olduğu ise hiç kurcalanmadı. Bizde politika yapma böyle dar ve ufuksuz hesaplara dayandığı için, Mersin- Kıbrıs ilişkilerine yepyeni bir düzey kazandıracak basit bir çalışma yapılmadı. Bizzat her düzeydeki çırpınmalarım, garip bir bürokratik duvara çarparak sonuçsuz kaldı.
Şimdi, bu kötü hesabın sonuçları hakkında yazmakla yetiniyorum.
Nasıl mı?
Kıbrıs’ta Maraş bölgesinin açılışı yapıldı; şimdi orada büyük bir inşaat ve yatırım hamlesi başlayacak.
Bu konuda adaya en yakın nokta, lojistik merkez olarak Mersin’in yatırımlar, malzeme temini konusunda birinci sırada olması, hatta tek başına yeterliliği tartışılmazdır.
Ama maalesef, yine Mersin oyunun dışında kaldı!
Konya Belediyesi İç Anadolu’dan gelerek oyun kurucu oldu.
Maraş bölgesinde inşaatlar Konya Belediyesi -TOKİ işbirliği ile yapılacak.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı bu konu ile ilgili olarak Kıbrıs’a gitti; orada inceleme ve görüşmelerde bulundu.
Konya Büyükşehir Belediyesi bir taraftan da Kıbrıs ile Kardeş Şehir çalışmalarını sürdürüyor.
Oysa açıktır: Malzeme temini ve inşaatların yapımı için Mersin’den uygun bir yerin olması mantık dışıdır; ulaşım, lojistik akışkanlık ve Çukurova çevresi ve Gaziantep sanayi sektörüyle koordinasyon bakımından Konya ile kıyaslanması bile düşünülemez.
Bunu vurgulayıcı küçük bir not: Maraş’taki törenlerde havanın yağışlı olacağı düşünülünce yağmurluk ihtiyacı hasıl oldu; 1000 adet yağmurluk hızla temin edilerek Mersin’den deniz otobüsü ile yollandı ve bir kaç saat içinde Kıbrıs’a ulaştırıldı.
Çok daha kritik lojistik ihtiyaçlar olacaktır; ama Mersin şuracıkta iken nerelere, nerelerden malzeme aranacaktır!
Meseleye Mersin’deki ilgili çevrelerin kör ve sağır kalışı ise bir başka acı durum…
Şili- Volpasrioso kenti ile kardeş şehir olan ve geçtiğimiz yıllarda bu uzak noktaya sık sık pahalı geziler düzenleyen Mersin Büyükşehir Belediyesi, maalesef hâlâ “ Bir Kulaç Mesafedeki “ adanın farkında değil…
Hatay Belediyesi, Konya Belediyesi, Mersin’in önüne geçerek Kıbrıs’la ilişkilerini her düzeyde arttırırken, bizler de yine “Mersinliler Mersin’e sahip çıkınız” sözünü hatırlayıp, acı duyarak tekrarlayacağız.
Ya da şöyle: Büyük Önder bu uyarıyı yaparak, ne büyük öngörü sahibi olduğunu da göstermiştir.
Ama anlayan kim? Peki gereğini yapan nerede?
HARUN ARSLAN.....22 Kasım 2020