Sokağa çıkma kısıtlaması olan bir gün:
Pazar sabahı, saat 9.30; insanlar saat 10.00’u beklemeden tek tük sokağa çıkmaya başlamışlar.
Saat 10.00’u geçiyor… ve sokaklar ellerinde birer poşet, alışverişe gidenlerle
dolmaya başlıyor.
Adeta normal bir gün gibi…
Yine normal bir gün gibi sivil araçlar arka arkaya geçiyor.
Saat 17.00’yi geçiyor ve hâlâ sokaklarda dolaşanlar, araçlar…
* * *
Sokağa çıkma kısıtlaması olmayan günlere bakalım:
Maske takmayanlar,
Maskesini çene altında taşıyanlar,
Sosyal mesafeye uymayanlar,
Dershane önlerinde, köşe başlarında sigara içen genç topluluklar,
Yılbaşı, sevgililer günü, hediyelik eşya, spor, çiçek vs. işlerle uğraşan, yani salgından, ölümlerden uzak, gelecek tehlikenin farkında olmayan Belediyeler!
Çok önemli görevler üstlenecekleri bu dönemde, sessizliğini ısrarla koruyan Kent Konseyleri…
Normal dönemde hep ortada görünen, medyayı işgal için olmadık fırsatlar kollayan, ama şimdilerde kayıp STK’lar…
* * *
Kapalı yerlerin açılması salgını daha da arttıracaktır; çünkü onlar da söz verilen kurallara uymayacaklar, önceki tecrübe bu konudaki sorumsuzluğumuzu açıkça göstermiştir.
Uyarılar da sonuç vermiyor
Örneğin en basiti, beş yıldır kapalı yerlerde sigara içilmesine karşı yazılar yazıyorum, yetkililerle görüşüyorum. Maalesef nerdeyse sigara içilmeyen kapalı alan yok!
“Kurallara uymama alışkanlığımız” sağlığımız ve hayatımız pahasına dahi bitmeyecek gibi görünüyor.
Herhalde tüm bunları alt alta yazdıktan sonra, salgınla birlikte yaşama kaderimize razı olduğumuz görülüyor.
Sonuçta hem halkın hem de kent dinamiklerinin pek umurunda olmayan bu salgın sürecektir; ta ki kişiler kendileri ya da bir yakınları hastalanıncaya kadar!
HARUN ARSLAN.....12 Şubat 2021