Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Mersin Kent Kültürü Dergisi

“Söz; bir şey anlatmıyorsa laftır”   Salgında gevşeme önlemleri insanları bir nebze rahatlattı. Ben de kendimi dışarı attım. Aylardır hasret kaldığım kent merkezini turlarken, bir kafede rastlantı sonucu karşılaştım Sesin dergisi ile. Kapakta ‘ Mersin Kent Kültürü Dergisi’ yazıyordu ve ilk sayı olduğu da. Mersin medya organlarının kümeleştiği bölgede yirmi senem geçti. O zamanlar yayıncılarla sürekli temas halindeydim. Yeni çıkan bir gazetenin veya derginin gözümden kaçması pek mümkün değildi. Ancak son sekiz senedir uzak kaldım oralardan, Pozcu tarafına taşındım. Dolayısıyla yeni yayınlardan fazla haberdar değilim.   Öncelikle belirtmem gerekir ki; dolu dolu bir dergiyle tanıştım. Geçmiş tecrübelerim- bir zamanlar Akıl Yolcular olarak Yolcu dergisini çıkartmıştık- dergiciliğin hiç de kolay bir iş olmadığını gösterdi bana. Hele hele edebiyat- kültür gibi iddialı başlıklar atarsanız, beklentileri epeyce yukarı çekersiniz. Bizim Yolcu ile yolculuğumuz sadece 13 sayı sürdü. Taze başlangıçlar hep heyecanlıdır, diridir. Sesin dergisinde bu heyecanı gördüm. Diri, dinamik bir dergi olduğu sayfalarında ilerlediğinizde görülüyor.     Hep söylerim dergicilik başka bir şeydir. Gazete çıkartmaya hiç benzemez. Dergi daha çok emek, birikim ve para gerektirir. Tabii tutkuyla istemek de lazım. Dergicilik bir tutkudur. Para kazanmak için hiç yapılmaz. Zaten para-pul da pek yoktur o alanda. Dergicilik bir kültür işidir ayrıca. ‘Mutfaktakilerin’ kafa yapıları, birikimleri doğrudan yansır sayfalara…     Sesin dergisi, Mersin kent kültürü dergisi ilk sayısı geçen ay çıktı. Birçok ilk sayılar gördüm ve de ondan sonra çıkanları… Çoğu ilk senesini dolduramadan havlu attı. Nadir de olsa aksi örnekler de var elbette. Bizim Meşyad’ın Maki dergisi örneğin. Yirmi yıldır çıkar. Bildiğim kadarıyla şehrin en uzun soluklu dergisidir. Maki dergisini ayrı tutmak isterim. Zira Maki daha çok gönüllülük esasına dayalı bir ekip çalışması. Ticari hiçbir kaygısı yok. Ayrıca üyeleri aracılığıyla yeterli içerik üretme şansına sahip.     Yeni çıkan şeyler dirençle karşılaşır. Hemen kabul görmek istenmez, eleştirilir. Ben bu kolaycılığa kaçmak istemiyorum. Sonuçta, emek verilerek, iyi niyetle oluşmuş bir ürün var elimde. Sesin dergisi bir merhaba diyerek, Ahmet Muhip Dıranas’tan şu iki dizeyle başlamış yayın hayatına: “ Sesin nerde kaldı, her günkü sesin- Unutulmuş güzel şarkılar için…” Ve sonra; “ Biliyoruz ki, memleketin her köşesinde, unutulmuş güzel şarkılar için duyulmayı bekleyen bir ses var” diyerek devam etmiş. Sesin dergisi; Torosların zirvesinde bir köylü teyzenin, Akdeniz kıyısında ilk aşkının heyecanıyla şarkılar söyleyen bir gencin, edebiyat tutkunlarının, sanat aşıklarının sesini duymaya gelmiş. Hoş gelmiş.   Şimdi diyeceksiniz ki; “Hep övgü dolu sözler duyduk, peki bu dergide hiç eleştirilecek taraf yok mu?” Var tabii ki. Benim dikkatimi en çok ‘Mersin Kent Kültürü Dergisi’ başlığı altında çıkan 46 sayfalık bir derginin ilk 21 sayfasının ne Mersin’e ne de Mersinlilere ayrılmış olması çekti. Hemen girişte, siyasi bir yazıyla Fikret Bila karşılıyor bizi. Sonra, siyaset bu kez gazeteci İsmail Saymaz ile sürüyor. Nebil Özgentürk, Şükrü Erbaş, Zülfü Livaneli, Ayşe Kulin ve Rutkay Aziz ile devam ediyor yazılar…Dediğim gibi başlıkta ‘Mersin Kent Kültürü Dergisi’ geçmemiş olsa, bir an elinizde ulusal bir yayın organı tuttuğunuzu sanırsınız.    Ardından Mersin Büyükşehir Belediye başkanı Vahap Seçer’le kapsamlı söyleşi geliyor. Sonra, şarkıcı Kayahan’dan bir şarkı sözü kaplamış tam sayfayı. Sabahattin Ali’nin trajik yaşamına ise iki sayfa ayrılmış. Merhum Rasim Öztekin de unutulmamış. Peki “Mersin ve Mersinliler nerede kalmış derseniz?” Ha, o da düşünülmüş tabii.   Ressam Ahmet Yeşil, öykücü Osman Şahin, şair Abdülkadir Bulut ve ayrıca tantuninin püf noktaları da yer bulmuş. Sonra, büyükşehir belediyesi hizmetleri tanıtılmış ve ‘Mersin’de Genç Olmak’ adı altında üç gencin kısa görüşlerine yer verilmiş. Dergi, Ahmet Erhan’ın güzel bir Mersin şiiriyle bağlanmış.    Yani demem o ki dolu dolu bir dergiyle karşılaştım ama itirazım; kültür dergisindeki hacimli siyasete ve bir Mersin dergisinin yarısından fazlasının Mersin dışındakilere ayrılmasına. Gözlerim, daha fazla Mersinli yazarları ve sanatçıları aradı durdu…                 
Ekleme Tarihi: 17 Haziran 2021 - Perşembe

Mersin Kent Kültürü Dergisi

“Söz; bir şey anlatmıyorsa laftır”

 

Salgında gevşeme önlemleri insanları bir nebze rahatlattı. Ben de kendimi dışarı attım. Aylardır hasret kaldığım kent merkezini turlarken, bir kafede rastlantı sonucu karşılaştım Sesin dergisi ile. Kapakta ‘ Mersin Kent Kültürü Dergisi’ yazıyordu ve ilk sayı olduğu da. Mersin medya organlarının kümeleştiği bölgede yirmi senem geçti. O zamanlar yayıncılarla sürekli temas halindeydim. Yeni çıkan bir gazetenin veya derginin gözümden kaçması pek mümkün değildi. Ancak son sekiz senedir uzak kaldım oralardan, Pozcu tarafına taşındım. Dolayısıyla yeni yayınlardan fazla haberdar değilim.

 

Öncelikle belirtmem gerekir ki; dolu dolu bir dergiyle tanıştım. Geçmiş tecrübelerim- bir zamanlar Akıl Yolcular olarak Yolcu dergisini çıkartmıştık- dergiciliğin hiç de kolay bir iş olmadığını gösterdi bana. Hele hele edebiyat- kültür gibi iddialı başlıklar atarsanız, beklentileri epeyce yukarı çekersiniz. Bizim Yolcu ile yolculuğumuz sadece 13 sayı sürdü. Taze başlangıçlar hep heyecanlıdır, diridir. Sesin dergisinde bu heyecanı gördüm. Diri, dinamik bir dergi olduğu sayfalarında ilerlediğinizde görülüyor.

 

  Hep söylerim dergicilik başka bir şeydir. Gazete çıkartmaya hiç benzemez. Dergi daha çok emek, birikim ve para gerektirir. Tabii tutkuyla istemek de lazım. Dergicilik bir tutkudur. Para kazanmak için hiç yapılmaz. Zaten para-pul da pek yoktur o alanda. Dergicilik bir kültür işidir ayrıca. ‘Mutfaktakilerin’ kafa yapıları, birikimleri doğrudan yansır sayfalara…

 

  Sesin dergisi, Mersin kent kültürü dergisi ilk sayısı geçen ay çıktı. Birçok ilk sayılar gördüm ve de ondan sonra çıkanları… Çoğu ilk senesini dolduramadan havlu attı. Nadir de olsa aksi örnekler de var elbette. Bizim Meşyad’ın Maki dergisi örneğin. Yirmi yıldır çıkar. Bildiğim kadarıyla şehrin en uzun soluklu dergisidir. Maki dergisini ayrı tutmak isterim. Zira Maki daha çok gönüllülük esasına dayalı bir ekip çalışması. Ticari hiçbir kaygısı yok. Ayrıca üyeleri aracılığıyla yeterli içerik üretme şansına sahip.

 

  Yeni çıkan şeyler dirençle karşılaşır. Hemen kabul görmek istenmez, eleştirilir. Ben bu kolaycılığa kaçmak istemiyorum. Sonuçta, emek verilerek, iyi niyetle oluşmuş bir ürün var elimde. Sesin dergisi bir merhaba diyerek, Ahmet Muhip Dıranas’tan şu iki dizeyle başlamış yayın hayatına: “ Sesin nerde kaldı, her günkü sesin- Unutulmuş güzel şarkılar için…” Ve sonra; “ Biliyoruz ki, memleketin her köşesinde, unutulmuş güzel şarkılar için duyulmayı bekleyen bir ses var” diyerek devam etmiş. Sesin dergisi; Torosların zirvesinde bir köylü teyzenin, Akdeniz kıyısında ilk aşkının heyecanıyla şarkılar söyleyen bir gencin, edebiyat tutkunlarının, sanat aşıklarının sesini duymaya gelmiş. Hoş gelmiş.

 

Şimdi diyeceksiniz ki; “Hep övgü dolu sözler duyduk, peki bu dergide hiç eleştirilecek taraf yok mu?” Var tabii ki. Benim dikkatimi en çok ‘Mersin Kent Kültürü Dergisi’ başlığı altında çıkan 46 sayfalık bir derginin ilk 21 sayfasının ne Mersin’e ne de Mersinlilere ayrılmış olması çekti. Hemen girişte, siyasi bir yazıyla Fikret Bila karşılıyor bizi. Sonra, siyaset bu kez gazeteci İsmail Saymaz ile sürüyor. Nebil Özgentürk, Şükrü Erbaş, Zülfü Livaneli, Ayşe Kulin ve Rutkay Aziz ile devam ediyor yazılar…Dediğim gibi başlıkta ‘Mersin Kent Kültürü Dergisi’ geçmemiş olsa, bir an elinizde ulusal bir yayın organı tuttuğunuzu sanırsınız.

 

 Ardından Mersin Büyükşehir Belediye başkanı Vahap Seçer’le kapsamlı söyleşi geliyor. Sonra, şarkıcı Kayahan’dan bir şarkı sözü kaplamış tam sayfayı. Sabahattin Ali’nin trajik yaşamına ise iki sayfa ayrılmış. Merhum Rasim Öztekin de unutulmamış. Peki “Mersin ve Mersinliler nerede kalmış derseniz?” Ha, o da düşünülmüş tabii.

 

Ressam Ahmet Yeşil, öykücü Osman Şahin, şair Abdülkadir Bulut ve ayrıca tantuninin püf noktaları da yer bulmuş. Sonra, büyükşehir belediyesi hizmetleri tanıtılmış ve ‘Mersin’de Genç Olmak’ adı altında üç gencin kısa görüşlerine yer verilmiş. Dergi, Ahmet Erhan’ın güzel bir Mersin şiiriyle bağlanmış.

 

 Yani demem o ki dolu dolu bir dergiyle karşılaştım ama itirazım; kültür dergisindeki hacimli siyasete ve bir Mersin dergisinin yarısından fazlasının Mersin dışındakilere ayrılmasına. Gözlerim, daha fazla Mersinli yazarları ve sanatçıları aradı durdu…                 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.