Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Artezyen

'Düşünce de gıdadır'     Ajanslara yeni bir not düştü. Haberde ‘2040 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu araçların satışı yasaklanacak’ bilgisi var. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gereğince yasak, Türkiye’nin de dahil olduğu 30 ülke ve 11 dev otomotiv üreticisi tarafından imzalandı. Dünyadaki etkileşim ve değişimler arası zaman dilimleri kısalıyor. Karar alma ve uygulama süreçleri eş zamanlı yürüyor çoğu kez. Benim çocukluğumda ABD’de vizyona giren bir Hollywood filmi, Türkiye’de yıllar sonra gösterime girerdi. Bugün bu zaman aralığı günlerle ifade edilir oldu.    21. yüzyılda tarihin akışı bütünüyle hızlandı. Tarih dönemleri isimlerini, üretim aletlerinin adından alır. Bildiğimiz kadarıyla iki milyon yıla yayılan; Yontma Taş, Cilalı Taş, Maden devirlerinin kendi içinde bakır, tunç, demir olarak alt çağlara ayrılması hep üretimdeki değişimlerle alakalıdır. Yontma Taş çağı, evreleriyle birlikte bir milyon yıldan fazla sürmüştür. Yeni Taş çağı (Neolitik) 6 bin yıl sürdü. Feodalizm yine binlerce yıl yaşadı.   Değişim ve dönüşümlerin 16.yy (aydınlanma çağı) dan itibaren hızlandığı görülür. Kapitalizmi sanayi devrimiyle başlatırsak, hepi topu 300 yıllık bir süreçtir. Milattan önceki dönemlerde bir yeni bilginin veya buluşun 200 km öteye taşınması için 40 yıllık bir zaman gerekirdi.   Bu denli uzun bir girizgahı artezyen için yaptım dersem yeridir. Mersinli merhum yazar Şinasi Develi’nin anılarını okurken, Onun 1930’lu yıllara dair yazısı ilham verdi. Develi; o dönemler Mersin’de bulunan az sayıdaki fabrikaları anlatırken, Veli Tevfik’in kurduğu mobilya fabrikasından da bahseder. Zira o, ilkokul üçüncü sınıftayken fabrikada çalışmıştır. Veli Tevfik, Tarsus tarafından Mersin’e gelip yerleşmiştir.   Sermayesini ise yanında çalıştığı bir Fransız’a borçludur Tevfik. O yıllarda artezyen kuyuları açmak için Fransa’dan bir girişimci Çukurova’ya gelir. Duyulduğu kadarıyla artezyen işi bu bölgede ilkmiş. Tarih 1920’ler falan. Ama Şinasi Develi bunun tüm Türkiye için bir ilk olabileceği görüşündedir. Veli Tevfik, Fransız’ın yanında çalışmış birlikte artezyen kurmuşlar. Fransız, o dönemler Çukurova’da sıkça bulunan sıtma hastalığına yakalanmış, kurtulamayarak ölmüş.   Böylece tesisat ve iş Veli Tevfik’e kalmış. Bir süre işi o yürütmüş ve çok paralar kazanmış artezyenden. Hikayeyi okuduğumda çok etkilendim. Artezyeni biraz araştırmak istedim. Artezyenin sözlük anlamı kabaca, ‘yer altı sularının yüzeye çıkartılması suretiyle elde edilen su kaynağı’ şeklinde ifade edilir. İsim Fransızcadan gelmedir ve ‘kuyu tekniği’ anlamındadır.   İşin ilginçliği bununla sınırlı değil elbette. Fransa’da 1126 yılında Avrupa’nın ilk artezyen kaynağı açılır ve bu tekniğin bizim topraklara ulaşması için 8 asır gereklidir. Oysa günümüzdeki yenilikler asla o kadar beklemez. Acaba diyorum bu tekniği biz; ülkemizde bu denli gecikmeden uygulayabilseydik, Türk tarımı şimdi nerelerde olurdu? Dikkat ediniz bu sadece basit bir sulama sistemi ya da suya kavuşmak değil. Tüm bunlarla beraber sermaye oluşturmak ve o sermayeyi başka başka sektörlerde de aynı Veli Tevfik’in yaptığı gibi kullanmaktır.     ‘Vakit nakittir’ sözünün de doğrulandığı anlatılardır bunlar. Türkiye hemen her konuda gelişmelerin, yeniliklerin gerisinde kalmıştır ve bu ona, geçmiş tarihinden sirayet etmiştir. Türkiye’nin önemli sorunlarından bir tanesi de yeniliklere öncülük edemeyişidir. Yenilikleri hep geriden takip etmesidir. Kendi özgün teknolojilerini, buluşlarını değerlendirememesidir. Örneğin otomotiv sektörüne bir asır gecikme ile adım atıyoruz. 2022’de ilk yerli otomobilimiz banttan inecek. Burada, elektrikli modellerle çok doğru bir seçim yapıldı. Baksanıza karbüratörlü araçlar artık yeryüzünden siliniyor. 
Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2021 - Perşembe

Artezyen

'Düşünce de gıdadır'

 

  Ajanslara yeni bir not düştü. Haberde ‘2040 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu araçların satışı yasaklanacak’ bilgisi var. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gereğince yasak, Türkiye’nin de dahil olduğu 30 ülke ve 11 dev otomotiv üreticisi tarafından imzalandı. Dünyadaki etkileşim ve değişimler arası zaman dilimleri kısalıyor. Karar alma ve uygulama süreçleri eş zamanlı yürüyor çoğu kez. Benim çocukluğumda ABD’de vizyona giren bir Hollywood filmi, Türkiye’de yıllar sonra gösterime girerdi. Bugün bu zaman aralığı günlerle ifade edilir oldu. 

  21. yüzyılda tarihin akışı bütünüyle hızlandı. Tarih dönemleri isimlerini, üretim aletlerinin adından alır. Bildiğimiz kadarıyla iki milyon yıla yayılan; Yontma Taş, Cilalı Taş, Maden devirlerinin kendi içinde bakır, tunç, demir olarak alt çağlara ayrılması hep üretimdeki değişimlerle alakalıdır. Yontma Taş çağı, evreleriyle birlikte bir milyon yıldan fazla sürmüştür. Yeni Taş çağı (Neolitik) 6 bin yıl sürdü. Feodalizm yine binlerce yıl yaşadı.

  Değişim ve dönüşümlerin 16.yy (aydınlanma çağı) dan itibaren hızlandığı görülür. Kapitalizmi sanayi devrimiyle başlatırsak, hepi topu 300 yıllık bir süreçtir. Milattan önceki dönemlerde bir yeni bilginin veya buluşun 200 km öteye taşınması için 40 yıllık bir zaman gerekirdi.

  Bu denli uzun bir girizgahı artezyen için yaptım dersem yeridir. Mersinli merhum yazar Şinasi Develi’nin anılarını okurken, Onun 1930’lu yıllara dair yazısı ilham verdi. Develi; o dönemler Mersin’de bulunan az sayıdaki fabrikaları anlatırken, Veli Tevfik’in kurduğu mobilya fabrikasından da bahseder. Zira o, ilkokul üçüncü sınıftayken fabrikada çalışmıştır. Veli Tevfik, Tarsus tarafından Mersin’e gelip yerleşmiştir.

  Sermayesini ise yanında çalıştığı bir Fransız’a borçludur Tevfik. O yıllarda artezyen kuyuları açmak için Fransa’dan bir girişimci Çukurova’ya gelir. Duyulduğu kadarıyla artezyen işi bu bölgede ilkmiş. Tarih 1920’ler falan. Ama Şinasi Develi bunun tüm Türkiye için bir ilk olabileceği görüşündedir. Veli Tevfik, Fransız’ın yanında çalışmış birlikte artezyen kurmuşlar. Fransız, o dönemler Çukurova’da sıkça bulunan sıtma hastalığına yakalanmış, kurtulamayarak ölmüş.

  Böylece tesisat ve iş Veli Tevfik’e kalmış. Bir süre işi o yürütmüş ve çok paralar kazanmış artezyenden. Hikayeyi okuduğumda çok etkilendim. Artezyeni biraz araştırmak istedim. Artezyenin sözlük anlamı kabaca, ‘yer altı sularının yüzeye çıkartılması suretiyle elde edilen su kaynağı’ şeklinde ifade edilir. İsim Fransızcadan gelmedir ve ‘kuyu tekniği’ anlamındadır.

  İşin ilginçliği bununla sınırlı değil elbette. Fransa’da 1126 yılında Avrupa’nın ilk artezyen kaynağı açılır ve bu tekniğin bizim topraklara ulaşması için 8 asır gereklidir. Oysa günümüzdeki yenilikler asla o kadar beklemez. Acaba diyorum bu tekniği biz; ülkemizde bu denli gecikmeden uygulayabilseydik, Türk tarımı şimdi nerelerde olurdu? Dikkat ediniz bu sadece basit bir sulama sistemi ya da suya kavuşmak değil. Tüm bunlarla beraber sermaye oluşturmak ve o sermayeyi başka başka sektörlerde de aynı Veli Tevfik’in yaptığı gibi kullanmaktır.  

  ‘Vakit nakittir’ sözünün de doğrulandığı anlatılardır bunlar. Türkiye hemen her konuda gelişmelerin, yeniliklerin gerisinde kalmıştır ve bu ona, geçmiş tarihinden sirayet etmiştir. Türkiye’nin önemli sorunlarından bir tanesi de yeniliklere öncülük edemeyişidir. Yenilikleri hep geriden takip etmesidir. Kendi özgün teknolojilerini, buluşlarını değerlendirememesidir. Örneğin otomotiv sektörüne bir asır gecikme ile adım atıyoruz. 2022’de ilk yerli otomobilimiz banttan inecek. Burada, elektrikli modellerle çok doğru bir seçim yapıldı. Baksanıza karbüratörlü araçlar artık yeryüzünden siliniyor. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.