Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Parktaki Oturaklar Ve Çalışmayan Asansörler

“Kırılmadan yeşeremezsin”     Bir yazar büyüğüm dedi ki “ Daha çok makro ölçekte yazıyorsun. Sana önerim yerel olaylara, yöremizdeki yakınımızdaki insanlara, anılara, konulara yoğunlaş.” Düşündüm de çok yersiz sayılmaz yazar büyüğümün bu önerisi. Eğer yazılarım yerel medyada çıkıyorsa yerel alanda kalmalıyım daha çok. Ancak diğer taraftan iletişim imkanları o denli gelişti ki hemen hiçbir haber yerel düzeyde kalmıyor. Anında tüm olan-biten önünüze yığılıyor ve sizinki de başka diyarlara ulaşıyor   Yazarlık aynı zamanda bir branşlaşma meselesidir. Yazarlar kendi aralarında ayrışırlar. Roman yazarı, köşe yazarı, şiir yazarı, deneme yazarı, sanat eleştirmeni gibi çeşit çeşittir…Ben örneğin yerel gazete ve internet sitelerinde köşe yazıyorum. Ama yazı internete girdiğinde onun yerelliği kalmıyor ki anında tüm dünyaya yayılıyor. Küçülen dünyada birçok şey yerel kalmıyor artık. Haberdar olduğunuzda herkesi ilgilendiren bir şekle bürünüyor.   Yazarlar kendi aralarında ayrışır demiştik. Örneğin bugün bir roman yazarı polisiye, bilim kurgu gibi konularda uzmanlaşabilir. Eleştirmenler yine kendi aralarında sinema, spor, tiyatro, kitap konularında branşlaşabilir. Gazete köşe yazarları da günümüzde kendi aralarında uzmanlaşmışlardır. Konularında yetkin dış politika, iç politika, belediye, ekonomi, tarih, spor, sanat yazarları vardır.   Bu demek değildir ki her yazar branşlaşmak zorundadır. Öyle yazarlar da vardır ki hemen her konuda, her alanda yazabilme yeteneğine sahiptir. Branşlaşmak yazarlıkta bir koşul değildir. Ama herhangi bir konuda yazmanın avantajları vardır. Fazla dallanıp budaklanmadan belli konular üzerinde yoğunlaşmak, daha spesifik, konsantre yazılar çıkartır ortaya. Ancak yazar, dediğim gibi buna mecbur değildir. İstediği alanda özgürce yazabilir. Fakat orada, belki çalıştığı kurumun isteği dahilinde, sadece belli bir konuda yazmak durumunda kalabilir ki bu ondan talep edilebilecek bir şeydir.   Gazete yazarlığı diğer edebiyat sahasından birazcık ayrışır. Gazete yazılarını edebiyat dairesi içinde görmez birçok yazar. Örneğin ünlü bir gazeteci-yazar bu konuda “Gazete yazıları edebiyatın katilidir” diyebilecek kadar ileri gitmiştir. Gazete yazarları da kendi arasında ayrışır. Haber yazarı ile köşe yazarı farklı kulvarlardır. Ancak makbul gazeteci sokaktan, muhabirlikten gelen, yıllarca haber peşinde koşmuş, haber yazmış gazetecidir.   Şimdi döndüm dolaştım yine kendime geldim. Yerel gazete ve yayın organlarında yazıyorum ama internet ortamında bildiğiniz gibi yerellik kayboluyor. Muhabirlik yapmadığımdan yakınımdaki, yöremdeki olaylara pek yönelmiyorum. Zira o alanı dolduran yeterince bordrolu arkadaşlar var. Kaldı ki yerel medyada işler daha çok belediye ve resmi kurumlar etrafında döndüğünden, farklı ilişkiler geliştirmek gerektiğinden, isteyerek o alandan uzak durmaya çalışıyorum. Bu uzak duruş yanlış anlaşılmasın daha çok diğer çalışanlara saygımdandır ve de yerel siyasete, polemiklere bulaşmak istemeyişimdendir.   Madem ki yerel yazarım o halde yazıyı yerele bağlamadan bitirmeyeyim. Elbette benim yerel hizmetler konusunda söyleyecek birçok fikrim var. Öncelikle belirteyim Mersin belediye hizmetlerinden memnun değilim.  Sokakların temizliği, çöp, aydınlatılma, yeşil alan, sokak hayvanları başlıklarında birçok yetersiz bulduğum mesele var.   Örneğin, Yenişehir- Topçular durağı yaya üst geçidine monte edilen ama nedense bir yılı aşkın süredir faaliyete geçirilemeyen asansörler…Günümüzde, bu teknik çağda hiçbir mazeret kabul etmez. Evet abartmıyorum ve adres gösteriyorum. İki asansör bir yıldan uzun süredir bir türlü hizmete alınamadı.         Gelelim şehrin gururu olan sahildeki Adnan Menderes parkına. Dünya şehri iddiasındaki Mersin’in dışarıya açılan kapısı ama ne yazık ki yeterli oturakları yok. Plaj kısımları çöp içinde.  Pandemi sürecinde kaldırılan oturaklar hala yerine konamadı. İnsanlar çimler üzerinde oturuyor. Bakınız, bu konu da mazeret kabul etmez. Oturaklar öyle maliyetli falan da değil. Elinizde bolca çalışan da var üstelik. Dünya şehri Mersin’in(!) gözde parkı oturaksız durumda ve plaj kesimi çöpler içinde. Parkın yeşil alan kısmı temizleniyor temizlenmesine ama beş metre ötedeki sahil kısmına temizlik işçileri inmiyor.
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2022 - Çarşamba

Parktaki Oturaklar Ve Çalışmayan Asansörler

“Kırılmadan yeşeremezsin”

 

  Bir yazar büyüğüm dedi ki “ Daha çok makro ölçekte yazıyorsun. Sana önerim yerel olaylara, yöremizdeki yakınımızdaki insanlara, anılara, konulara yoğunlaş.” Düşündüm de çok yersiz sayılmaz yazar büyüğümün bu önerisi. Eğer yazılarım yerel medyada çıkıyorsa yerel alanda kalmalıyım daha çok. Ancak diğer taraftan iletişim imkanları o denli gelişti ki hemen hiçbir haber yerel düzeyde kalmıyor. Anında tüm olan-biten önünüze yığılıyor ve sizinki de başka diyarlara ulaşıyor

  Yazarlık aynı zamanda bir branşlaşma meselesidir. Yazarlar kendi aralarında ayrışırlar. Roman yazarı, köşe yazarı, şiir yazarı, deneme yazarı, sanat eleştirmeni gibi çeşit çeşittir…Ben örneğin yerel gazete ve internet sitelerinde köşe yazıyorum. Ama yazı internete girdiğinde onun yerelliği kalmıyor ki anında tüm dünyaya yayılıyor. Küçülen dünyada birçok şey yerel kalmıyor artık. Haberdar olduğunuzda herkesi ilgilendiren bir şekle bürünüyor.

  Yazarlar kendi aralarında ayrışır demiştik. Örneğin bugün bir roman yazarı polisiye, bilim kurgu gibi konularda uzmanlaşabilir. Eleştirmenler yine kendi aralarında sinema, spor, tiyatro, kitap konularında branşlaşabilir. Gazete köşe yazarları da günümüzde kendi aralarında uzmanlaşmışlardır. Konularında yetkin dış politika, iç politika, belediye, ekonomi, tarih, spor, sanat yazarları vardır.

  Bu demek değildir ki her yazar branşlaşmak zorundadır. Öyle yazarlar da vardır ki hemen her konuda, her alanda yazabilme yeteneğine sahiptir. Branşlaşmak yazarlıkta bir koşul değildir. Ama herhangi bir konuda yazmanın avantajları vardır. Fazla dallanıp budaklanmadan belli konular üzerinde yoğunlaşmak, daha spesifik, konsantre yazılar çıkartır ortaya. Ancak yazar, dediğim gibi buna mecbur değildir. İstediği alanda özgürce yazabilir. Fakat orada, belki çalıştığı kurumun isteği dahilinde, sadece belli bir konuda yazmak durumunda kalabilir ki bu ondan talep edilebilecek bir şeydir.

  Gazete yazarlığı diğer edebiyat sahasından birazcık ayrışır. Gazete yazılarını edebiyat dairesi içinde görmez birçok yazar. Örneğin ünlü bir gazeteci-yazar bu konuda “Gazete yazıları edebiyatın katilidir” diyebilecek kadar ileri gitmiştir. Gazete yazarları da kendi arasında ayrışır. Haber yazarı ile köşe yazarı farklı kulvarlardır. Ancak makbul gazeteci sokaktan, muhabirlikten gelen, yıllarca haber peşinde koşmuş, haber yazmış gazetecidir.

  Şimdi döndüm dolaştım yine kendime geldim. Yerel gazete ve yayın organlarında yazıyorum ama internet ortamında bildiğiniz gibi yerellik kayboluyor. Muhabirlik yapmadığımdan yakınımdaki, yöremdeki olaylara pek yönelmiyorum. Zira o alanı dolduran yeterince bordrolu arkadaşlar var. Kaldı ki yerel medyada işler daha çok belediye ve resmi kurumlar etrafında döndüğünden, farklı ilişkiler geliştirmek gerektiğinden, isteyerek o alandan uzak durmaya çalışıyorum. Bu uzak duruş yanlış anlaşılmasın daha çok diğer çalışanlara saygımdandır ve de yerel siyasete, polemiklere bulaşmak istemeyişimdendir.

  Madem ki yerel yazarım o halde yazıyı yerele bağlamadan bitirmeyeyim. Elbette benim yerel hizmetler konusunda söyleyecek birçok fikrim var. Öncelikle belirteyim Mersin belediye hizmetlerinden memnun değilim.  Sokakların temizliği, çöp, aydınlatılma, yeşil alan, sokak hayvanları başlıklarında birçok yetersiz bulduğum mesele var.

  Örneğin, Yenişehir- Topçular durağı yaya üst geçidine monte edilen ama nedense bir yılı aşkın süredir faaliyete geçirilemeyen asansörler…Günümüzde, bu teknik çağda hiçbir mazeret kabul etmez. Evet abartmıyorum ve adres gösteriyorum. İki asansör bir yıldan uzun süredir bir türlü hizmete alınamadı.      

  Gelelim şehrin gururu olan sahildeki Adnan Menderes parkına. Dünya şehri iddiasındaki Mersin’in dışarıya açılan kapısı ama ne yazık ki yeterli oturakları yok. Plaj kısımları çöp içinde.  Pandemi sürecinde kaldırılan oturaklar hala yerine konamadı. İnsanlar çimler üzerinde oturuyor. Bakınız, bu konu da mazeret kabul etmez. Oturaklar öyle maliyetli falan da değil. Elinizde bolca çalışan da var üstelik. Dünya şehri Mersin’in(!) gözde parkı oturaksız durumda ve plaj kesimi çöpler içinde. Parkın yeşil alan kısmı temizleniyor temizlenmesine ama beş metre ötedeki sahil kısmına temizlik işçileri inmiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.