Ulaştırma Bakanlığı tarafından ÇED süreci başlatılan Yumurtalık Ana Konteyner Limanı projesi yıllardır Akdeniz’ in tek aktarma limanına kavuşmayı bekleyen Mersin’ de kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığına yol açtı…
Sorunu, ‘neden Mersin değil de Adana?’ ikileminden ve mikro milliyetçiliğe savrulma tehlikesinden uzak aklın ve ekonomik gerçeklerin ışığında sağduyulu biçimde ele almak gerekiyor…
Aslında Adana bölgesindeki Yumurtalık ve Karataş ile Mersin kıyaslaması yeni değil…
1920’ lerde Mersin’ e liman yapımı ile ilgili yasa tasarısını ve akdedilen sözleşmeyi görüşen TBMM’ nin tartıştığı temel hususlar arasında Mersin mi, Yumurtalık mı? Seçeneklerinin avantaj ve dezavantajları konusunun yer alması hayli ilginç…
O gün Mersin’ in tercih edilmesinin en önemli etkenlerinin başında kara ve özellikle de demiryolu bağlantılarının sağladığı avantaj ile Anadolu’ nun tartışmasız dünyaya açılan en önemli kapısı olması…
1923’ te hazırlanan ve Nisan 1924’ te Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan komisyon raporlarında Mersin’ in stratejik konumu şöyle özetlenmekte;
“Yumurtalık’ a yapılacak liman Maraş, Antep, Urfa, Harput, Diyarbekir cihetinin bir kapısı olacaktır. Mersin Limanı ise mevcut Anadolu Bağdat Demiryollarının geçtiği tüm güzergâhlar yanında Adana, Mersin, Konya, Niğde, Kayseri gibi yerlerin kapısıdır.”
2009 yılında projesi tamamlanarak yatırım için gün saymaya başladığımız Mersin Ana Konteyner Limanı ile alternatif sayılabilecek Karataş’ ta bir benzer liman önerileri karşılaştırılırken ÇED dosyasında Mersin’ in tartışılmaz konumu ve avantajları şöyle sıralanıyor:
-Proje aşamalarının hiçbirisinde koruma alanları için olumsuz bir etki beklenilmemektedir.
-Bu çalışma sahası içerisinde var olan habitatlar ile ekosistemlerde herhangi bir soyut tehdit altında bulunan bir türe rastlanılmamıştır.
-Bu bölgede mevcut olan arazi kullanımı, Mersin Limanının doğu kısmında olacağı için yeni konteyner terminalinin gelişimi ile uyuşmaktadır.
-Karadan erişim ve bağlantı ağı olduğundan ve diğer altyapılar ile hizmetler de hali hazırda var olduğundan daha az sayıda yeni erişim yolunun inşa edilmesine ihtiyaç duyulacaktır.
-Daha az hacimde karasal alana ihtiyaç duyulmaktadır.
-İki alternatif için yapılan değerlendirme sonucunda; mevcut Mersin Limanı yanı faaliyet alanı olarak seçilmiştir. (Mersin Konteyner Liman Projesi ÇED dosyası Şubat 2009)
Tüm bu faktörler göz ardı edilse bile Mersin limanın içine kadar uzanan demiryolu ağı ve kapısına ulaşan otoyol sayesinde Anadolu’ nun her noktasına ve başta İran Irak olmak üzere Ortadoğu ile Kafkasya’ ya uzanan bir coğrafyaya ulaşan jeostratejik konuma sahip tartışmasız avantaja sahiptir…
Bugünlerde “Halkın bilgilendirilmesi” süreci başlatılan ve bir yerlerde Mersin’ in yerini alması planları yapılan “ADANA (DOĞU AKDENİZ) ANA KONTEYNER LİMAN PROJESİ” için hazırlanan ÇED dosyasında da dikkat çekici biçimde Mersin’ in stratejik konumuna ve Ana Konteyner Liman yapımının önemine dikkat çekiliyor…
Aynen şöyle deniyor 14 Haziran 2022 günü Adana Çevre Müdürlüğüne sunulan dosyada:
“ Doğu Akdeniz Bölgesinde çok amaçlı yüke hizmet eden iki önemli liman bölgesi bulunmaktadır. Bunlar Mersin Bölgesi ve İskenderun Körfezinde yer alan liman bölgesidir.
Mersin Bölgesinde yer alan limanları sıralarsak; MIP tarafından işletilen Mersin Limanı, Silifke Taşucu ve SEKA Limanları, MESBAŞ ve Ataş İskeleleridir.
MIP Mersin Limanı mevcut haliyle Doğu Akdeniz’in en büyük yük hacmine sahip ve Türkiye’nin ise en fazla konteyner elleçleyen limanı olma özelliklerine sahiptir.
Mersin ve İskenderun İllerinde yer alan limanlar çok amaçlı yüklere hizmet ederken, Adana Limanları daha çok endüstriyel amaçlı olarak hizmet vermekte; çok amaçlı yüklere veya konteynerlere hizmet veren bir liman bulunmamaktadır.
Bunun en önemli nedenlerinden biri, Mersin’in ulaşım ağlarına yakınlığının yanı sıra, 1958 yılından beri gittikçe büyüyerek hayata geçirilen Mersin Limanı’nın hizmette bulunması ve Doğu Akdeniz’in bölgesel bir hub olmasını sağlayacak büyük ölçekli liman alanının Mersin Bölgesi’nde seçilmiş olmasıdır.
Mevcut Mersin Limanı’ndan ayrı olarak yanında planlanan Yeni Mersin Limanı, 2035 yılına kadar 5 faz halinde 11,4 milyon TEU kapasite yaratacak şekilde planlanmış ancak hayata geçirilememiştir.
Bölgede yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler neticesinde Doğu Akdeniz limanlarının hinterlandında konteyner elleçleme amacı ile büyük bir liman ihtiyacı doğmuştur. “
Mersin’ de yapılacak Ana Konteyner Limanın, ulaşım ağlarına yakınlığı, Doğu Akdeniz’ in bölgesel Hub olmasını sağlayacak özelliklere sahip olması, alt yapısının yeterliliği ve zenginliği gibi avantajları sıralayan ve gerekliliğini vurgulayan Yumurtalık Konteyner Limanı proje metniyle karşı karşıya kalmak nasıl bir duygudur?
Bilimsel aklın gerekliliğini vurguladığı Mersin’ i dışlayarak Yumurtalık’ a yönelenlerin inandırıcı bir gerekçe bulmaları gerekmiyor mu?
Tamam, güçlü bir lobiye sahip değil Mersin…
Ama savunmasız da olsa bir kent böylesine fütursuzca cezalandırılabilir mi?
Mersin’ in sahipsizliğine bel bağlayanların bile çıkıp savunmaları, anlatmaları gereken bir emrivaki ile karşı karşıyayız ve bu akıl dışı girişimlere dur demek zorundayız…