Günümüz çağdaş toplumların vergicilik anlayışı, ekonomik, sosyal ve politik anlayışların, teknolojide meydana gelen hızlı değişikliklerin, ekonomi bilimindeki olağanüstü hamlelerin ve çağdaş özlemlerin etkisinde yeni bir yörüngeye girerken, Türkiye bu değişimden yeterince payını alamamış görünmektedir.
Türk vergi sisteminin ekonomik gelişme üzerindeki etkilerinin bir türlü özlenen seviyeye çıkarılamaması, vergi potansiyelinden yararlanma oranının düşüklüğü ve kalkınmanın hizmetinde etkin bir araç olarak kullanılmaması en çok yakınılan konular arasında gözükmektedir.
Vergi, kendi başına bir amaç olarak değil, diğer ekonomi ve sosyal politikaların oluşumunda bir araç olarak görülmelidir. Vergi politikalarının hızlı, adil ve dengeli kalkınma hamlelerinde etkin bir araç olarak kullanılmaları gerçeğini hiç kimse yadsımamaktadır. Sürekli olarak dolaylı vergilerin yükseltilmesi, vergi adaletsizliğini de beraberinde getirmektedir.
Modern vergi sisteminde vergicilik anlayışının üç temel fonksiyonu birlikte yerine getirmesi beklenmektedir. Bunlardan birincisi, vergi sisteminin devlete normal hizmetlerin yanında ekonomik gelişme için gerekli olan maddi olanakları sağlamasıdır. İkinci olarak, vergi yükünü vatandaşlar arasında adil dağıtmakla kalmayıp, vergi sisteminin toplumda gelir ve servet dağılışlarındaki adaletsizlikleri giderici yönde yardımcı ve etkili olması beklenir. Son olarak ta, vergilerin ekonomik hayat üzerindeki olumsuz etkilerini, kaçınılması mümkün olmayan en alt seviyelerde sınırlaması sağlanmalıdır.
Tüm bu gelişmeleri ve hedefleri göz önüne aldığımızda Türkiye’ de bir vergi sisteminden çok bir vergi sistemsizliğinin yaşandığını görürüz. Halkın üzerindeki vergi yükü, devletten beklenen hizmetlerin artışı ve kalkınma seviyesine paralel bir gelişme göstermemektedir. Bu haksız ve adaletsiz durum vergiye karşı olan direnci artırmaktadır. Politik baskılara direnemeyen hükümet, konu üzerinde uzun vadeli politikalar belirleme şansını kaybetmektedir.
Türk vergi sisteminde ciddi sorunlara kaynaklık eden bir diğer neden de Türk Vergi İdaresidir. Bu kurumun yazboz tahtasına dönmesi, Türk Vergi Sistemindeki kimi yenilik ve değişmelere karşı köklü değişimlere uğramaması, idarenin ekonomi ve mali yapı ile bütünleşmesine engel olmakta ve var olan yapı çağdaş olmaktan uzak kalmaktadır.
Bütün bu sorunlar sistemi verimsizleştirir ve etkinliğini azaltırken, Türkiye’deki hantal ve adaletsiz vergicilik anlayışının nedenli hızlı değiştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Aksi takdirde, kayıt dışı ekonomi ya da suç ekonomisinin boyutları genişleyerek, adeta, gizli olarak tercih edilen bir sistem halini alacaktır.
Biraz da tebessüm:
Mükellefi, vergi dairesine çağırmışlar. Yanında bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini istemişler. Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş. Sormuş:
- Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim? Ne tür bir izlenim bırakırsam, bana daha az vergi cezası keserler?
Mali danışman öğüt vermiş:
- En eski elbiselerini giy. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler.
Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış.
Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:
- En yeni, en pahalı elbiseni giy. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler vergiciler.
Adamı bu öğütler tatmin etmemiş. Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş. Bu akıllı arkadaş bir hikaye anlatmış. Şöyle demiş:
- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar. O da, gırtlağa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder. Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler.
Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:
- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?
Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:
- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır.
ahmetakinmersin@gmail.com
Ahmet Akın - Yeminli Mali Müşavir