Ülkemiz büyük bir felaket yaşadı; yaşıyor…
Kelimelerle acımızı, üzüntümüzü, çaresizliğimizi anlatmak mümkün değil; acının ve kederin, bu hayata dair her türlü farklılığı örtmesi gereken zamanları yaşıyoruz.
Böyle zamanlar, insanın insan olarak kendi vicdanıyla, ahlakıyla, inançlarıyla, sevaplarıyla ve günahlarıyla hesaplaşacağı zamanlardır.
Bu bağlamda millet olarak özel bir duyarlığımız olduğunu zaten biliyoruz; kendi nefret dolu kalpleriyle hayatı kirleten ucuz siyaset elemanları dışında her insanımız, insan olmanın sıradan gereği içinde devletine, milletine yardım ediyor, acıyı paylaşıyor ve şu zor zamanları en hızlı şekilde nasıl atlatırız diye çırpınıyor.
Evet; bu büyük felaket ne kadar güçlü bir millet olduğumuzu gösterdi.
Son zamanlarda belki de unuttuğumuzu düşündüğümüz milletimizin asil özelliklerinin hiç bir eksilme olmadan artarak mevcut olduğunu gördük.
Böyle büyük felaket günlerinde elbette ve özellikle ilk anlarda görülebilecek eksiklikleri ve aksaklıklar not ederek, devletimizin güçlü refleksine ve olağanüstü zamanlarda ihtiyaç duyulan organizasyon yeteneğine yakışır bir süreç yaşadık.
Depremin hemen ardından birkaç saat içerisinde bütün Bakanlar, valiler ve yetkililer ile deprem bölgesindeydi.
Kentimizde ise Büyükşehir ve tüm ilçe Belediyelerimiz inanılmaz bir süratle ve özveri il, gereken yardımlarla birlikte deprem bölgesinde idiler.
Deprem bölgesinde ekipler çalışırken, bir taraftan da kentimizde evlerine girmeyip dışarıda geçirenler için her türlü önlemi aldılar.
İnsanlarımız ülkenin her yerinden yardım için deprem bölgesine ulaşmaya çalıştı, bir taraftan da toplanan yardımlar deprem bölgesine ulaştırıldı.
Tüm ülke insanının inanılmaz bir duyarlılık göstererek yardım yarışına girmeleri son derece gurur verici, sevindiricidir; dayanışma bilinci adına umut tazeleyicidir.
Göz yaşartıcı bir içtenlikle koşturan fedakar, yardımsever, duyarlı insanlarımız başta olmak üzere, büyük bir birlik ve beraberlik sağlık; tüm ülke tek vücut olduk.
* * *
Elbette vicdanları ve zihinleri kirlenmiş insanlar da kendilerine yakışır davranışlarla hemen sahneye çıktılar; sosyal medya denilen ve aşağılık duygularıyla yüklü insancıkların yalanlarıyla dolu ortamda boy göstermeye başladılar.
Evet; çok nadir de olsa üzücü bazı olaylar yaşadık.
Geceyi sokakta geçirenlere çorba dağıtılacağı belirtilmişti.
Bir vatandaş sabahın erken saatinde çorba bulamadığını sosyal medyada yazdı. Belediye Başkanımız da depremin ardından 2 saat gibi bir sürede yetiştirebildikleri cevabını verdi.
Bu iyi niyetli diyalogun üzerine kırıcı bir şekilde, güya Belediyeyi savunanlar ortaya çıktı ! Yani; asıl dertleri, bu acılı günlerde bile kendi siyasal beklentileriydi! Nereden baksanız, insanlık adına utanç verici bir pozisyon…
Yetmedi:
Daha sonra Şehir Hastanesi’nde bir çatlak belirdiği ve hastanenin boşaltıldığı haberini sosyal medyada yaymaya başladılar! Öyle ya; toplumsal hizmetlerin başlarında gelen Şehir Hastaneleri üzerinden bir saldırıyı fırsatı olabilirdi!
Peki sorun ne idi?
Bizzat Şehir Hastanesi yetkilileri ile görüşerek bunun gerçek olmadığını, iki küçük blok arasındaki bağlantı köprüsünde bir gevşeme nedeniyle, kısa bir zaman için tedbir amaçlı bir davranış olmuştu ve hastane hizmetleri bütün alanlarda kesintisiz devam ediyor, deprem alanlarından gelen yaralı kardeşlerimize derman olmak için bütün personel çırpınıyordu.
Bu gerçeği belirtmem üzerine; bu olumlu haberden hayal kırıklığına uğrayanların adeta cinnet dolu tepkisi ile karşılaştım.
Bir ihtimal de olsa, hastanedeki bir sorundan kendi kirli politik hesaplarına bir fayda geleceği umuduyla yalan a sarılan vicdansız elemanlar, bu kez de gerçeği anlatmaya çalışanlara saldırmaya başladılar!
Sevindiricidir ki bu tür saçma sapan eleştiri yapanlar, halkı paniğe sürükleyenler, asılsız söylentileri yayanlar, bu acı olaya siyaset karıştırmaya çalışanlar tek yürek olan milyonlarca insanımızın yanında çok azınlıkta kaldılar.
Hiç umudum yok ama; inşallah onlar da bu trajik oyunun sonuçları üzerinden gerekli dersi çıkarırlar.
* * *
Bu ve benzer vicdan kirliliğini, akıl ve gönül tutuklanmasını bir yana koyarsak; böyle felaket zamanlarında ne kadar büyü bir millet olduğumuzu, birlik ve beraberliğimizi, tek yürek olmanın bizi güçlü ve yıkılmaz kılan özelliğimiz olduğunu bir kez daha görüyoruz..
En ihtiyaçlı insanımızdan, en büyük şirketlerimize kadar herkes elinden gelenin ötesinde yardımcı olma yarışındaydı.
Elbette hayat devam edecek, acılarımız teselli bulmasa da hayat onları sarıp sarmalayacak, kayıplarımıza dualar ederek birbirimizi daha çok sahipleneceğiz. Elbette hayatın akışı içinde farklılıklarımız da devam edecektir; farklı politik hedeflerimiz, seçimlerimiz devam edecektir. Ama böyle felaket zamanları, bu farklılıkları erteleme günleridir. Böyle günlerde her birimizin acısı paylaşılmalı, derman için çabalayan herkes, başta devlerimiz olmak üzere harçlığını bağışlayan küçük çocuklardan emekli maaşını gönderen insanlarımıza kadar herkes birbirinin derdini yüklenmeli, acısını hafifletmelidir.
Varsa eleştirilecek bir aksama, iyilikle dolu bir dil kullanılmalı, yalanlar üzerinden değil, gerçekler üzerinden onarıcı uyarılar yapılmalıdır. Sahada aç ve uykusuz çırpınan yüz binden fazla insana, ulusal ve uluslararası yardım görevlilerinin enkazdan bir can kurtarmak için ağlayarak koşturmalarına saygısızlık etmeden, elimizden geleni esirgemeden …
Sözü uzatmadan:
Devletimize, hiç bir siyasi hesap düşünmeden ellerinden gelen çabayı gösteren yerel yönetimlerimize, bir an bile tereddüt etmeden ellerinden geleni yapan halkımıza minnet dolu teşekkürler.
Bu felaket günlerinde tazelenen dayanışma geleneğimiz karşısında duygulanmamak, gurur duymamak elde değil.
Belki bu acı olay bize aynı gemide olduğumuzu bir kez daha hatırlatır, birlik ve beraberliğimize güçlendirir, ülkemizin ve insanımızın yüce gönlünü, değerini daha iyi anlamamızı sağlar.
Sıradan, ucuz ve geçici kirli hesaplara tenezzül ederek, yalanlar üzerinden kendi nefret duygularıyla boğuşan zavallılara da şifa dileyelim.
Onlar da dilerim bu muhteşem dayanışma ortamından kendileri için gerekli dersi çıkarırlar.
Bizler de bu çok sıcak acılı günler ertesinde, politik hesapların ötesinde uzun yıllara yayılan eksiğimizi, ihmallerimizi gözden geçireceğiz; devletin en üst makamından sokaktaki sıradan vatandaşa kadar her birimiz daha güvenli, daha insana yakışır bir hayat için neler yapabileceğimizi bir kere daha düşünürü
Ama şu günlerdeki dayanışma, yardımlaşma, acıları paylaşma duygumuzu koruyarak; kendimize ve hayat daha iyi davranarak, birbirimizi esirgeyerek…
Rahmete kavuşan kayıplarımız için duadan öte elimizden gelen ne var?
Gerekli dersleri çıkararak yaşamaya devam edeceğiz; kayıplarımızın aileleriyle dayanışma içinde olacağız; devletimizin çalışmalarına destek olacağız; deprem bölgelerimizin yeniden ayağa kaldırılması için her bir fedakarlığı kabulleneceğiz; yani ders alarak, birbirimizi koruyarak, eksiklerimizi ve yanlışlarımızı onararak ve şükrederek kendimize, çocuklarımıza, geçmişimize ve geleceğimize lâyık olmaya çalışacağız.
Kayıplarımıza rahmet olsun; geride kalanların acıları hepimizin acısıdır.
Allah, bu güzel ülkeme, insanlarıma ve devletime böyle acıları bir daha yaşatmasın; içimizdeki köklü dayanışma ve merhamet duygusunu kurutmasın.
HARUN ARSLAN....... 09 Şubat 2023
Not: Bizde kendimizce küçük bir yardım olarak Yenişehir Belediyesi, Toros Rotary Kulübü işbirliği ile Botanik Restoran olarak işletmemizi kullanıma açtık.