Deprem felaketinden sonra, uzun bir süre yazı yazmaya elim varmadı;
yalnızca dayanışmayı ve yardımlaşmayı içeren iki köşe yazısı yazdım.
Depremin ilk etkilerini yaşadıktan, gereken ilk önlemler alındıktan ve bu bir aylık sürecin duygusal ağırlığını taşıdıktan sonra, şimdi önümüzdeki dönem kentimiz için ve kentimize deprem dolayısıyla gelen misafirlerimizle ilgili neler yapılması gerektiğine bakmak gerekiyor.
Mersin, Suriye’deki savaş nedeniyle ülkemize sığınan misafirlerimize ek olarak, deprem dolayısıyla Mersin’de ağırladığımız kardeşlerimizle, ciddi bir nüfus artışıyla karşı karşıyayız. Barınma, trafik benzeri çeşitli sorunlar dışında, önümüzde yağışların da olmaması nedeniyle kuraklık ve su sorunu görünüyor.
Son bir ayda kentimizdeki su tüketiminin % 15 arttığını biliyoruz; sıcakların gelmesi ile bu oran daha da artacaktır.
30 Ocakta yapılan Valilik İl Koordinasyon Toplantısı’nı hatırlayalım: Burada Pamuklu barajından Mersin’e içme suyu getirilmesi konusu gündeme gelmişti.
Büyükşehir Belediyesi ve MESKİ arasında yapılan bir protokolle içme suyu getirilecekken, bazı sorunlar çıkmış ve konu gecikmişti.
Toplantıda Valimiz her iki tarafla da görüşerek bir orta yol bulunması ve hızlandırılması talimatını vermişti.
Deprem sonrası konu daha da önem kazandı.
Valimizin Hatay bölgesinde görevdeyken, oradan da konuyu takip ettiğini biliyorum.
Önemli bir diğer konu; Hatay Büyükşehir Bilgi İşlem Merkezi’nin ve Hatay Vergi Dairesi’nin bir süre Mersin’de görev yapacağı bilgisini alıyoruz.
Belki belli bir süre deprem bölgesindeki firmalar da faaliyetlerinin büro hizmetlerini Mersin’den sürdürecekler.
Mersin limanından yapılan ticaret da artacaktır.
* * *
Bu noktada, Mersin’in geçmişini kısaca bir hatırlayalım:
*Çukurova Havalimanı,
*Akdeniz Sahil Yolu,
*Hızlı Tren,
*Konteyner Limanı,
*Limanın genişlemesi çalışmaları,
*Kazanlı Turizm Projesi vb…yıllarca sürüncemede kaldı, tamamlanamadı.
Bir kısım Mersinlilerce politik hesaplara dayalı muhalif anlayış sonucu neredeyse tüm projelere karşı çıkılsa da, asıl sorun konu ile hiç ilgilenmeyen, birlik ve beraberlik içerisinde olmayan, kentin gelişmesi ile ilgilenmeyen kent dinamikleridir.
Bu önemli projelerin gerçekleşmesinde önemli bir rol de, iktidar partisi yöneticilerine ve milletvekillerine düşmektedir.
Maalesef Mersin Milletvekilleri bu konuda sınıfta kalmışlardır.
Bugüne kadarki tüm İktidar Partisi İl Yönetimleri de başarısız olmuşlardır.
Bu deprem felaketinin arasında İktidar Partisi İl Başkanı değişti.
İktidar Partisi İl Başkanlığı, kente hizmet akışı bağlamında çok önemlidir.
Vizyon sahibi, kente duyarlı, bilgili, ilgili bir İl Başkanı kentte çok önemli bir rol oynayabilir ve büyük fayda sağlayabilir.
Geçtiğimiz hafta yeni İl Başkanı ile tanışma ve sohbet etme fırsatım oldu.
İlk kaygılarımız, ülkemiz ve kentimiz için neler yapabiliriz? odaklı idi
İlk izlenimim; genç ve dinamik il başkanı çok istekli olduğu, hemen kent için bir şeyler yapmak istediğini yönündedir.
Geriye baktığımız zaman İktidar Partisi İl Başkanları ve yönetimleri ile ilgili çok yazı yazdım. Hep hızlı başladılar, çok istekli idiler fakat bu daha bir yıl dolmadan rehavete kapılma ile sonlandı.
Yönetimdeki birçok kişi, parti gücünü arkalarına alarak bazen de İl Başkanı gibi davranarak kendi işlerini yürütmeye baktılar.
Şimdi yukarıda saydığım tamamlanamayan projelere Mersin’in yeni özel ve dramatik şartlarında çok daha fazla ihtiyacı var.
Bu dönem tüm kent dinamikleri, değerli Valimizin önderliğinde birleşerek bu projelerin ivedilikle bitirilmesine çalışmalıdır. Projeler tamamlandıkça, kentimizde ağırladığımız misafirlerle beklenmedik ölçüde artan hizmet ihtiyacı da daha rahat karşılanabilir.
Altyapı, lojistik, beslenme, trafik, içme suyu, eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanında şimdi çok daha yoğun bir çalışma gerekiyor. Bu nedenle, yıllardır sonlanamayan, Mersin kent dinamiklerinin de gereği ölçüde sahiplenerek izlemediği büyük yatırımların hızla tamamlanması elzemdir.
Sn. Valimizin ve Belediye Başkanlarımızın bu konudaki farkındalıklarını ve vizyonlarını güvenle takip ediyoruz; ama kent dinamikleri de bu vizyona ve heyecana aynı düzeyde katılmalıdır.
Felaketin bizlere öğrettiği trajik derslerin başında, her türlü kısa dönem beklentilerinin ve hesabın ötesinde bir dayanışma ve hizmet ortaklığıdır.
Bu açıdan, özellikle iktidar partisi kanadının hızlı ve etkin katkıları önemlidir. Diğer partiler, dinamikler, karar odakları da küçük hesapları ve dar politik beklentileri aşarak, hizmette dayanışmayı öne almalıdır.
Seçim sürecine girdiğimiz şu dönemde bunun pratik güçlüğünü elbette düşünebiliyorum; ama çok özel şartlarda ve felaketin getirdiği amansız güçlükler altında hayat şimdi başka bir düzeyde ilerliyor. Tarihe, hayata, birbirimize, elli bine varan deprem şehitlerimize ve geride kalan acılı insanlarımıza karşı bir vebal altındayız; şimdi her birimiz kişisel ahlakımız ve vicdanımızla baş başayız.
Bu zor zamanlardaki ağır imtihanlarda Allah bizi mahcup etmesin; hizmetten gücünü esirgemeyen herkesin de gücünü artırsın.
HARUN ARSLAN....11 Mart 2023