Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

İNSTAGRAM gibi FACEBOOK’da kapatılmalı !

Son yıllarda sosyal medya insanların birbirine hakaret ettiği, çeşitli iftiralarda bulunulduğu, kişiler üzerine karalama kampanyalarının yapıldığı bir mecra haline geldi. Birbirini tanımayan kişiler bile buna dahil oldular. Toplum içinde bir yeri olmayan kişilerin devlet büyüklerini, belediye başkanlarını, siyasetçileri en ağır şekilde eleştirdiklerini, hakaret ettiklerini görüyoruz.   Bir de görgüsüz insanlar var: Yedikleri zengin sofraların, gezdikleri lüks yerlerin fotoğraflarını paylaşırlar.  Kendilerini önemli göstermeye çalışırken bunu yapamayan birçok kişiyi de incittiklerinin farkında değildirler.   Bu konuda kişisel tecrübelerim de oldu; sosyal medya kanallarında yayımladığım, ülkemize zarar veren çeşitli Alman Vakıfları ve Greenpeace gibi çevre örgütleri ile ilgili yazılarıma yayın engeli kondu. Yine ülkemizin bağımsızlığı ve gücü ile ilgili birlik ve beraberlik konulu köşe yazılarım engellendi. Açıkça, TC Devleti olarak hükümranlık haklarımızı bu mecralarda savunmak, bu Siteler üzerinden batı karşıtı bir pozisyon alarak ulusal konularda adalet aramak neredeyse suç sayıldı. Bu sitelerin artık ülkemizin karşısında olduğu, ülkemizin gelişmesini istemediğini bilmemiz gerek. Bu rezilliği yayın ve haberleşme özgürlüğü adı altında savunmak, tam bir zeka sefaletidir; emperyal uşaklıktır; bizde ise bu tiplerden bolca bulunur.   Bir de olayın farklı bir yönüne bakalım; Saatlerce sosyal medya ile zaman geçirilmesi, başka faaliyetlerin önüne geçiyor. İnsanların kitap okuması, çevresiyle iletişim kurması, spor ve hobi faaliyetlerinde bulunması kısıtlanıyor. Sağlık yönünden de zarar verdiğini söyleyebiliriz. Bazı insanlarda da kendilerine zarar veren tehlikeli bir bağımlılık yaptığı bir gerçektir.   İnternet sitelerinden haberleri öğrenebiliriz. Kendi aramızda kurduğumuz whats-App grupları ile iletişimimizi sağlayabiliriz. Sosyal medya yolu ile yapılan alışverişler yine internet üzerinden yapılabilir. Reklamlar başka internet kanalları ile yapılabilir.   Mersin özeline gelince,  çevremde  sosyal medya üzerinden yapılmış  hakaretlere ilişkin çok sayıda dâvâ olduğunu biliyorum Özetle, teknolojik her gelişmede olduğu gibi, sosyal (!) medyanın da hayatımıza kazandırdığı kolaylıklar elbette vardır; ancak biz onu kullanırken, o da bizi kullanıyor. Tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi, bir bağımlılık oluşuyor; sosyal medya kanalları ise iletişim ağına hükmettiği için hayata, insanlığa ve ülkeye dair haberleşme imkânını yönetiyor;  bu konuda adeta emperyal bir güç halinde devletlerin hükümranlığına kafa tutabiliyor.   Oysa herkes ve her kurum, ilgili ülke yasalarıyla ve uluslararası hükümlerle kısıtlıdır. Öyle kafana göre haberler uyduracaksın, işine geldiği gibi haberleri süzeceksin, ideolojine ters gelen gerçekliği yok sayacaksın, seni açığa çıkaran haberlere sansür uygulayacaksın; sonra da ilgili devletin yasalarıyla terbiye edilince bağıracaksın. Bunun özgürlükle, demokrasiyle, haberleşme hakkıyla ne ilgisi olabilir? Bu meselenin iktidar/muhalefet konumuyla hiçbir ilgisi yoktur; sen ülkenin hükümranlık haklarına sahip çıkıyor musun? Ülke insanlarının gerçeklerle ilişki kurmasını kendi kafasına göre engelleyen bu rezilliği benimsiyor musun? Mesele budur.   Daha mutlu olduğumuz, daha sağlıklı olduğumuz, dostluklara daha çok değer verdiğimiz, insan ilişkilerimizin daha çok olduğu eski günlerdeki gibi sosyal medya olmadan yaşayabiliriz; ama böyle bir teknolojik imkanı kullanma konusunu da kutsallaştırmadan, gerekli eleştirel aklı yok saymadan da yaşayabiliriz.   HARUN ARSLAN……10 Ağustos 2024      
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2024 - Cumartesi

İNSTAGRAM gibi FACEBOOK’da kapatılmalı !

Son yıllarda sosyal medya insanların birbirine hakaret ettiği, çeşitli iftiralarda bulunulduğu, kişiler üzerine karalama kampanyalarının yapıldığı bir mecra haline geldi.

Birbirini tanımayan kişiler bile buna dahil oldular.

Toplum içinde bir yeri olmayan kişilerin devlet büyüklerini, belediye başkanlarını, siyasetçileri en ağır şekilde eleştirdiklerini, hakaret ettiklerini görüyoruz.

 

Bir de görgüsüz insanlar var: Yedikleri zengin sofraların, gezdikleri lüks yerlerin fotoğraflarını paylaşırlar.  Kendilerini önemli göstermeye çalışırken bunu yapamayan birçok kişiyi de incittiklerinin farkında değildirler.

 

Bu konuda kişisel tecrübelerim de oldu; sosyal medya kanallarında yayımladığım, ülkemize zarar veren çeşitli Alman Vakıfları ve Greenpeace gibi çevre örgütleri ile ilgili yazılarıma yayın engeli kondu.

Yine ülkemizin bağımsızlığı ve gücü ile ilgili birlik ve beraberlik konulu köşe yazılarım engellendi.

Açıkça, TC Devleti olarak hükümranlık haklarımızı bu mecralarda savunmak, bu

Siteler üzerinden batı karşıtı bir pozisyon alarak ulusal konularda adalet aramak neredeyse suç sayıldı.

Bu sitelerin artık ülkemizin karşısında olduğu, ülkemizin gelişmesini istemediğini bilmemiz gerek. Bu rezilliği yayın ve haberleşme özgürlüğü adı altında savunmak, tam bir zeka sefaletidir; emperyal uşaklıktır; bizde ise bu tiplerden bolca bulunur.

 

Bir de olayın farklı bir yönüne bakalım;

Saatlerce sosyal medya ile zaman geçirilmesi, başka faaliyetlerin önüne geçiyor.

İnsanların kitap okuması, çevresiyle iletişim kurması, spor ve hobi faaliyetlerinde bulunması kısıtlanıyor.

Sağlık yönünden de zarar verdiğini söyleyebiliriz.

Bazı insanlarda da kendilerine zarar veren tehlikeli bir bağımlılık yaptığı bir gerçektir.

 

İnternet sitelerinden haberleri öğrenebiliriz.

Kendi aramızda kurduğumuz whats-App grupları ile iletişimimizi sağlayabiliriz.

Sosyal medya yolu ile yapılan alışverişler yine internet üzerinden yapılabilir.

Reklamlar başka internet kanalları ile yapılabilir.

 

Mersin özeline gelince,  çevremde  sosyal medya üzerinden yapılmış  hakaretlere ilişkin çok sayıda dâvâ olduğunu biliyorum

Özetle, teknolojik her gelişmede olduğu gibi, sosyal (!) medyanın da hayatımıza kazandırdığı kolaylıklar elbette vardır; ancak biz onu kullanırken, o da bizi kullanıyor. Tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi, bir bağımlılık oluşuyor; sosyal medya kanalları ise iletişim ağına hükmettiği için hayata, insanlığa ve ülkeye dair haberleşme imkânını yönetiyor;  bu konuda adeta emperyal bir güç halinde devletlerin hükümranlığına kafa tutabiliyor.

 

Oysa herkes ve her kurum, ilgili ülke yasalarıyla ve uluslararası hükümlerle kısıtlıdır. Öyle kafana göre haberler uyduracaksın, işine geldiği gibi haberleri süzeceksin, ideolojine ters gelen gerçekliği yok sayacaksın, seni açığa çıkaran haberlere sansür uygulayacaksın; sonra da ilgili devletin yasalarıyla terbiye edilince bağıracaksın. Bunun özgürlükle, demokrasiyle, haberleşme hakkıyla ne ilgisi olabilir? Bu meselenin iktidar/muhalefet konumuyla hiçbir ilgisi yoktur; sen ülkenin hükümranlık haklarına sahip çıkıyor musun? Ülke insanlarının gerçeklerle ilişki kurmasını kendi kafasına göre engelleyen bu rezilliği benimsiyor musun? Mesele budur.

 

Daha mutlu olduğumuz, daha sağlıklı olduğumuz, dostluklara daha çok değer verdiğimiz, insan ilişkilerimizin daha çok olduğu eski günlerdeki gibi sosyal medya olmadan yaşayabiliriz; ama böyle bir teknolojik imkanı kullanma konusunu da kutsallaştırmadan, gerekli eleştirel aklı yok saymadan da yaşayabiliriz.

 

HARUN ARSLAN……10 Ağustos 2024

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.