Şu Emine Bulut cinayetini irdeliyor Gülşah: Son on bir yılda iki bin yedi yüz seksen beş kadın öldürüldüğünü vuruyor yüzümüze ve tabii ki iki yüzlülüğümüzü .
Ve bir başka paylaşımında;
Diyor ki: Madem kayyum atayacaktınız niye seçim yaptınız!
Haksız mı?
Düşünüyor, sorguluyor kadın.
Biliyor laf olsun tarzında yapılan seçimlerin ne olduğunu, sonunun nerelere uzandığını.
Örnekleri var.
Hani ileri demokrasi!
Cezayirli bir gazetecinin üniversitede okurken yaşadıklarını okumuş yıllar önce; belli.
Bazı uygulamalara gülüp geçiyorsunuz ya bazen;yanlış.
Sonrası şeriat, sonrası diktatörlük, sonrası ölüm.
Her şeyin farkında Gülşah; endişeli doğal olarak.
Çırpınıyor;izin vermemeliyiz, diyor.
Burası Türkiye diyor Gülşah; Ata’nın kızlarıyız, diyor.
Tam bir Atatürk sevdalısı, donanımlı, birikimli, bilinçli,kararlı, çağdaş…
Benim bildiğim iki üniversite mezunu.
Neler yaşadığını dil anlatamaz, kalemler yazmaz.
Her şeye rağmen dört elle sarılmış yaşama.
Bir zamanlar bir ilaç firmasında yönetici.
Sonra bir televizyon.
Sonra radyo.
Sonra gazete.
Sonra zekimi zeki dünyalar tatlısı Kıvancı biricik oğlu.
Yaptık ,olduyla olmuyor ona göre.
Çocuğun iyi beslenmesi şart, iyi eğitim alması şart.
Eğitimin içinde bulunduğu durum ortada; kazandığı para ortada.
Yine de umudunu yitirmemesi ne güzel; yaşama sevincini diri tutması içinde.
Bir bakıyorsunuz bozulan aracın altında Gülşah.
Bir bakıyorsunuz sokak kedilerine su veriyor.
Bir bakıyorsunuz kimsesiz bir çocuğun başını okşuyor, onunla dertleşiyor olmadık yerde.
Sonra:
Ülke yangın yeri.
Ve Gülşah yangının tam ortasında.
Birlikte çalışmışız yıllar yılı; en iyi tanıyanlardanım onu.
Bir dünya güzelidir yüreği;cıvıl cıvıl.
Öyle vefakar, öylesi bir can; Hadi Gülşah demeniz yeter.
Yani diyorum ki ben bu güzel ülkenin böyle insanlara ihtiyacı var.
Anladınız ne demek istediğimi; zaten onun için yazdım ben de.
Gülşah hak ettiği yerde değil anlayacağınız.
Nokta.
Mustafa Esmer Cengiz