Birinde biri kan davası peşinde,
Birinde sirk maymunu.
Birinde nikah memuru, çöp çatan.
Birinde biri bilmediklerini soruyor birilerine.
Birinde akiller ahkam kesiyor.
Birinde caz, birinde cuz.
Bileğim yorulmuş, düştü kumanda elimden.
Aşağıdan yukarı yüzlerce kanal.
Ben haber derdindeyim. Neler oluyor, ne dolaplar dönüyor yurdumda?
Derken karşımda bir mutfak!
Ama ne mutfak!
Mermer tezgahın üzerinde yok ,yok.
Bırakın görmeyi, adını bile duymadığım bin bir çeşit baharat.
Kokusu odaya yayılıyor, genzimi yakıyor adeta. Öyle yani!
Tezgahın arkasında eli bıçaklı bir adam; yanında çiçeği burnunda kızlar.
Domatesler, biberler, tereler, maydonozlar… önceden yıkanmış, ayıklanmış. Cam bir kase içinde dana budu capcanlı!
Adam ballandıra ballandıra anlatıyor: Şöyle doğranacak, böyle soyulacak… Kısık ateşte, tahta kepçeyle pembeleşinceye kadar…
İnsanın iştahı kabarıyor ister istemez.
Aklıma menemen düştü.
Doğru mutfağa.
Her şey tamam, yumurta yok.
Aksilik bu ya!
Bakkalın yolu göründü.
Bizim bakkal da ayaklı gazete mübarek! Mahallede kim var kim yok başında.
On şehit daha , diyor; anlatıyor. Bayrak, diyor, Suriye, diyor, dört artı dört diyor, iç borç , diyor, dış borç, diyor; anlatıyor. Bilmediği yok. Ağzının içine bakıyor millet.
O kadar şeyi nerden okuyor, nerden izliyorsa!
Araya girip yumurta, dedim.
Sen misin diyen!
Yüzde yüz, dedi; görülmüş, duyulmuş şey değil!
Lafı öğrencilerin sağa sola fırlattığı yumurtalara getirecek sandım.
Öyle yapmadı; etrafındakileri göstererek:
Müstehak, dedi; gidin oyunuzu ona verin yine!
Yok , mok, demeye kalktı içlerinden biri. Celallendi:
Kime sorsam yok, diyor zaten, dedi; sen vermedin, ben vermedim, kim verdi peki! Tavuklar yumurtlamadı ya yüzde elliyi!
Güler misin ağlar mısın!
Hadi bana iki yumurta , dedim; çift sarılı olsun.
Çift sarılı yumurta
Birinde biri kan davası peşinde,
Birinde sirk maymunu.
Birinde nikah memuru, çöp çatan.
Birinde biri bilmediklerini soruyor birilerine.
Birinde akiller ahkam kesiyor.
Birinde caz, birinde cuz.
Bileğim yorulmuş, düştü kumanda elimden.
Aşağıdan yukarı yüzlerce kanal.
Ben haber derdindeyim. Neler oluyor, ne dolaplar dönüyor yurdumda?
Derken karşımda bir mutfak!
Ama ne mutfak!
Mermer tezgahın üzerinde yok ,yok.
Bırakın görmeyi, adını bile duymadığım bin bir çeşit baharat.
Kokusu odaya yayılıyor, genzimi yakıyor adeta. Öyle yani!
Tezgahın arkasında eli bıçaklı bir adam; yanında çiçeği burnunda kızlar.
Domatesler, biberler, tereler, maydonozlar… önceden yıkanmış, ayıklanmış. Cam bir kase içinde dana budu capcanlı!
Adam ballandıra ballandıra anlatıyor: Şöyle doğranacak, böyle soyulacak… Kısık ateşte, tahta kepçeyle pembeleşinceye kadar…
İnsanın iştahı kabarıyor ister istemez.
Aklıma menemen düştü.
Doğru mutfağa.
Her şey tamam, yumurta yok.
Aksilik bu ya!
Bakkalın yolu göründü.
Bizim bakkal da ayaklı gazete mübarek! Mahallede kim var kim yok başında.
On şehit daha , diyor; anlatıyor. Bayrak, diyor, Suriye, diyor, dört artı dört diyor, iç borç , diyor, dış borç, diyor; anlatıyor. Bilmediği yok. Ağzının içine bakıyor millet.
O kadar şeyi nerden okuyor, nerden izliyorsa!
Araya girip yumurta, dedim.
Sen misin diyen!
Yüzde yüz, dedi; görülmüş, duyulmuş şey değil!
Lafı öğrencilerin sağa sola fırlattığı yumurtalara getirecek sandım.
Öyle yapmadı; etrafındakileri göstererek:
Müstehak, dedi; gidin oyunuzu ona verin yine!
Yok , mok, demeye kalktı içlerinden biri. Celallendi:
Kime sorsam yok, diyor zaten, dedi; sen vermedin, ben vermedim, kim verdi peki! Tavuklar yumurtlamadı ya yüzde elliyi!
Güler misin ağlar mısın!
Hadi bana iki yumurta , dedim; çift sarılı olsun.
Ekleme
Tarihi: 23 Eylül 2012 - Pazar
Çift sarılı yumurta
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.