İlkbaharı ne kadar seviyorsam sonbaharı da bir o kadar severim nedense.
Hele hele sokakları, caddeleri, parkları kestane ağaçlarıyla , çınarlarla, kavaklarla doluysa.
Gözle görülür bir hüzün vardır havada. Öylece asılıp kalmıştır havada zaman.. Tek bir yaprak kımıldamaz, dal kımıldamaz. Kuşlar bile ötmez olur çoğu zaman. Basbayağı bir hüzün çöker içinize, yalnızlaşırsınız kalabalıklar içinde bile.
Yerlere dökülmüş yapraklarda yeşilden eser kalmamıştır. Kimisi sararmış, kimisi bakır renginde,kimisi…
Yorulmuş, bir banka oturmuşsundur gün ortasında. Çınardan ‘pıt’ diye bir el düşer ayağının ucuna.Zamansız vurulmuş bir güvercin savrukluğuyla. Hafiften gülümsetir seni dudak ucuyla; sonra hüzünlendirir. Nerelere nerelere götürür.
Eğilir alırsın usulca.Ellerine benzetirsin. Parmaklarınla ufalarsın, koklarsın…Dalar gidersin çok uzaklara hiç farkında bile olmadan. Ağlamaklı olursun, zar zor tutarsın kendini.
Zamansız ölümler gelir aklına, hüzünlenirsin.
Hep yanında taşıdığın çantana gider elin; kağıda kaleme sarılırsın. Bir şeyler karalamak gelir içinden. İçinde ayrılıklar, özlemler olan bir şeyler. Yazdıklarına hep ölümün dayanılmaz ağırlığı siner her nedense.
Yine de dağılan saçlarını düzeltirsin parmak uçlarınla.
Yıllar önce, yine böyle bir mevsimde, yine böyle bir çınarın altında bir bankta tartışıp ayrıldığınız ilk aşkınız düşer aklınıza. Kovarsınız kovarsınız gitmez.
O gün bugündür birbirinizi uzaktan bile olsa görmemişsinizdir oysa.
Az sonra çıkıp gelecekmiş hissine kapılırsınız nedense; bir türlü kalkamazsınız oturduğunuz yerden.
Eylüle inat allı yeşilli , el örgüsü hırkanızı omzunuza yerleştirirsiniz kendiliğinden. Hava kararmış, serinlemiştir.
Sizi bekleyen birçok işi kurban etmişsinizdir sonbahara.
Sonbahar öyle bir mevsimdir işte.
Eylülse bir başka mevsimin adıdır .
Adını ‘ Eylül ‘ koyarsınız daha doğmamış kızınızın.
Gel Eylül, kal Eylül, Gitme Eylül…
Eylül gelir, kalmaz, gider . Bilirsin.
Eylül
İlkbaharı ne kadar seviyorsam sonbaharı da bir o kadar severim nedense.Hele hele sokakları, caddeleri, parkları kestane ağaçlarıyla , çınarlarla, kavaklarla doluysa.Gözle görülür bir hüzün vardır havada. Öylece asılıp kalmıştır havada zaman.. Tek bir yaprak kımıldamaz, dal kımıldamaz. Kuşlar bile ötmez olur çoğu zaman. Basbayağı bir hüzün çöker içinize, yalnızlaşırsınız kalabalıklar içinde bile.Yerlere dökülmüş yapraklarda yeşilden eser kalmamıştır. Kimisi sararmış, kimisi bakır renginde,kimisi…Yorulmuş, bir banka oturmuşsundur gün ortasında. Çınardan ‘pıt’ diye bir el düşer ayağının ucuna.Zamansız vurulmuş bir güvercin savrukluğuyla. Hafiften gülümsetir seni dudak ucuyla; sonra hüzünlendirir. Nerelere nerelere götürür.Eğilir alırsın usulca.Ellerine benzetirsin. Parmaklarınla ufalarsın, koklarsın…Dalar gidersin çok uzaklara hiç farkında bile olmadan. Ağlamaklı olursun, zar zor tutarsın kendini.Zamansız ölümler gelir aklına, hüzünlenirsin.Hep yanında taşıdığın çantana gider elin; kağıda kaleme sarılırsın. Bir şeyler karalamak gelir içinden. İçinde ayrılıklar, özlemler olan bir şeyler. Yazdıklarına hep ölümün dayanılmaz ağırlığı siner her nedense.Yine de dağılan saçlarını düzeltirsin parmak uçlarınla.Yıllar önce, yine böyle bir mevsimde, yine böyle bir çınarın altında bir bankta tartışıp ayrıldığınız ilk aşkınız düşer aklınıza. Kovarsınız kovarsınız gitmez.O gün bugündür birbirinizi uzaktan bile olsa görmemişsinizdir oysa.Az sonra çıkıp gelecekmiş hissine kapılırsınız nedense; bir türlü kalkamazsınız oturduğunuz yerden.Eylüle inat allı yeşilli , el örgüsü hırkanızı omzunuza yerleştirirsiniz kendiliğinden. Hava kararmış, serinlemiştir.Sizi bekleyen birçok işi kurban etmişsinizdir sonbahara.Sonbahar öyle bir mevsimdir işte.Eylülse bir başka mevsimin adıdır .Adını ‘ Eylül ‘ koyarsınız daha doğmamış kızınızın.Gel Eylül, kal Eylül, Gitme Eylül…Eylül gelir, kalmaz, gider . Bilirsin.
Ekleme
Tarihi: 21 Eylül 2013 - Cumartesi
Eylül
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.