Çok kimse farkında bile değildir bunun
Akşama doğru.,önce sokak lambaları yanar direklerde.Hüznün ilk işaretidir bu .
Sonra, apartmanların pencerelerine düşer sarı sıcak ışıklar.
Sonra, el etek çekilir sokaklardan; yalnızlık başlar.
Dışarıda bir sen kalmışsındır sanki.; içine bir gariplik çöker; dayanılmaz bir sızı.
Ayakların gün boyu yorulan bedenini taşıyamaz olur, bir banka yığılır kalırsın sahilde.
Evlerde kurulan sofraları; sofraların etrafında koşuşturan çocukları düşlersin. Çocukluğunu düşlersin. Annesiz, babasız; evsiz barksız geçen çocukluğunu.
Ağlamaklı olursun; söküp atmak istersin o anıları içinden; atamazsın.
Üstüne üstüne gelir hüzün.
Kaldırımlar, eğlence mekanları, lunaparklar üstüne üstüne gelir. Hepsi, hepsi yapayalnızdır o saatlerde, senin gibidir.
Bir kedi çöpe tırmanır; bir köpek topallayarak geçer yanıbaşından.
Uzadıkça uzar o saatler.geçmek bilmez bir türlü.
Akşam yemeğinden sonra çay kahve keyfi vardır daha; televizyonda dizi keyfi vardır.
Biraz daha beklemek düşer senin payına.
Elin cebine gider gelir. İdare edecek paran vardır; ama para her şey değildir ; paranın hükmünün sökmediği saatlerdir o saatler.
Çok kimse farkında bile değildir bunun.
Çok sonraları uzaklardan müzik sesleri gelmeye başlar.Hadi, der; geçti, der; gel, der sana.
Gidersin.
İlk müşterisi sen olursun mekanın.
İlk kadehi su gibi yudumlarsın kaşla göz arası.İkincisini ağır ağır. Geceler uzundur çünkü, acelen yoktur.
Yavaş yavaş dolar masalar. Masalar gülüş cümbüş, masalar mutlu, masalar sıcak…
Yapayalnız olan bir sensindir sanki, dertli olan, üşüyen .Sana öyle gelir.
Bir kadeh daha dersin garsona, sonra bir kadeh daha. Sonra eve.
Yatağa uzanır uzanmaz uyumak istersin. Sızdın sızdın; yoksa vah haline.O gece sabaha dönmez bir daha.
Küçük ekranda aradığını bulamazsın; küçük dolaptan bir bira açarsın kendine, kesmez. Bir tane daha,
Yalnızlık üstüne şiirler gelir oturur dudaklarına;
Ertesi günün kaygısı başına vurur.
Gideceğin yerlerin, yapacağın işlerin hesabını yaparsın kendince.
Kameranı, çantanı sırtlar çıkarsın dışarı herkesten önce.
Önce bol limonlu bir çorba; üstüne bir iki bardak çay.
O kadar. Gün boyu onulasındır artık.
Koştur, koştur, koştur…
Alnında ter; sırtında ağır bir sorumluluk.
Sonra?
Yine akşam, yine yalnızlık, yine hüzün.
Çok kimse farkında bile değildir bunun.
Bir günün hikayesi
Çok kimse farkında bile değildir bunun
Akşama doğru.,önce sokak lambaları yanar direklerde.Hüznün ilk işaretidir bu .
Sonra, apartmanların pencerelerine düşer sarı sıcak ışıklar.
Sonra, el etek çekilir sokaklardan; yalnızlık başlar.
Dışarıda bir sen kalmışsındır sanki.; içine bir gariplik çöker; dayanılmaz bir sızı.
Ayakların gün boyu yorulan bedenini taşıyamaz olur, bir banka yığılır kalırsın sahilde.
Evlerde kurulan sofraları; sofraların etrafında koşuşturan çocukları düşlersin. Çocukluğunu düşlersin. Annesiz, babasız; evsiz barksız geçen çocukluğunu.
Ağlamaklı olursun; söküp atmak istersin o anıları içinden; atamazsın.
Üstüne üstüne gelir hüzün.
Kaldırımlar, eğlence mekanları, lunaparklar üstüne üstüne gelir. Hepsi, hepsi yapayalnızdır o saatlerde, senin gibidir.
Bir kedi çöpe tırmanır; bir köpek topallayarak geçer yanıbaşından.
Uzadıkça uzar o saatler.geçmek bilmez bir türlü.
Akşam yemeğinden sonra çay kahve keyfi vardır daha; televizyonda dizi keyfi vardır.
Biraz daha beklemek düşer senin payına.
Elin cebine gider gelir. İdare edecek paran vardır; ama para her şey değildir ; paranın hükmünün sökmediği saatlerdir o saatler.
Çok kimse farkında bile değildir bunun.
Çok sonraları uzaklardan müzik sesleri gelmeye başlar.Hadi, der; geçti, der; gel, der sana.
Gidersin.
İlk müşterisi sen olursun mekanın.
İlk kadehi su gibi yudumlarsın kaşla göz arası.İkincisini ağır ağır. Geceler uzundur çünkü, acelen yoktur.
Yavaş yavaş dolar masalar. Masalar gülüş cümbüş, masalar mutlu, masalar sıcak…
Yapayalnız olan bir sensindir sanki, dertli olan, üşüyen .Sana öyle gelir.
Bir kadeh daha dersin garsona, sonra bir kadeh daha. Sonra eve.
Yatağa uzanır uzanmaz uyumak istersin. Sızdın sızdın; yoksa vah haline.O gece sabaha dönmez bir daha.
Küçük ekranda aradığını bulamazsın; küçük dolaptan bir bira açarsın kendine, kesmez. Bir tane daha,
Yalnızlık üstüne şiirler gelir oturur dudaklarına;
Ertesi günün kaygısı başına vurur.
Gideceğin yerlerin, yapacağın işlerin hesabını yaparsın kendince.
Kameranı, çantanı sırtlar çıkarsın dışarı herkesten önce.
Önce bol limonlu bir çorba; üstüne bir iki bardak çay.
O kadar. Gün boyu onulasındır artık.
Koştur, koştur, koştur…
Alnında ter; sırtında ağır bir sorumluluk.
Sonra?
Yine akşam, yine yalnızlık, yine hüzün.
Çok kimse farkında bile değildir bunun.
Ekleme
Tarihi: 13 Nisan 2014 - Pazar
Bir günün hikayesi
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.