Kimsesizlerin kimsesi dediğimiz Cumhuriyetin kuruluşu tam 94 yıl olmuş. Nice nice yıllara. Cumhuriyet kavramı 1923lerden çok daha önceleri Mustafa Kemalin kafasında şekillenmiş duruyordu.
Bunu Atatürkün Harbiye yıllarına dek götürebiliriz. İstanbuldan kalkan Bandırma Vapurunda Anadolua gelen Cumhuriyet de vardı. Ama açıklanmazdan önce yapılacak işlerin yapılması, zaferlerin kazanılması gerekiyordu. Öyle de oldu. Vatanımızı aralarında paylaşmak isteyen emperyalist güçlerle kapışıldı ilkin. Anadolu önderinin düşüncesi ve cesareti etrafında yek vücut oldu.
Ya istiklal ya ölüm !dedi Mustafa Kemal. Ya istiklal ya ölüm!dedi Anadolu; mandacılığa hayır dedi; verilecek bir karış toprağımız yoktur dedi. 26 Ağustosta Kocatepeden Afyon Ovasına başladı Büyük Taarruz. 10 Eylülde İzmirde utkuyla bitecekti bu büyük kavga Mustafa Kemale göre; bir gün öncesi sonlandı. Kendilerini filikalara, kayıklara, şileplere atabilenler kurtarabildi canını; diğerleri Akdeniz sularında balıklara yem. Artık Atatürkün bir sır gibi içinde sakladığı rejimin adı açıklanmalıydı.
28 Ekim akşamı masanın etrafına toplandılar her zamanki gibi. Ve yemekten sonra Atatürk ayağa kalktı; heyecanını bastırmaya çalışarak dedi ki: Beyler, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz! Önce bir şok yaşandı doğal olarak, sonra coşkulu bir alkış tufanı.
O günden bu güne tam 94 yıl geçmiş; aynı coşku, aynı alkış Ve Lozan, ve peş peşe gerçekleştirilen devrimler İlk on yılda yapılanlar ortada. Cumhuriyet dimdik ayakta. Atatürkʹün en büyük eserim dediği cumhuriyeti ortadan kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Yedi düvel bir araya geldiniz de ne oldu sanki; yine aynısı olur.
Bu millet, bu Cumhuriyeti ilelebet yaşatmaya kararlı çünkü. Kutlu olsun!
Mustafa Esmer Cengiz