Tarih 10 Mayıs 2014. Günlerden Cumartesi.
Danıştayın 146. kuruluş yıl dönümü.
Devlet ekranı tam kadro orda.
Kürsüde Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Profesör Metin Fevzioğlu.
Karşısında Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel, Danıştay Başkanı Güngör. Salon hınca hınç dolu.
Salonda çıt yok.
Fevzioğlunun elinde önceden hazırlanmış, defalarca gözden geçirildiği belli bir metin. Her cümlesi birer demir leblebi. Yenilir yutulur cinsten değil.
Başbakan ikide bir yutkunuyor; Gülün yüzünde belli etmemeye çalıştığı bir gülümseme.
Gezi olaylarında kullanılan orantısız güçten, ölen gençlerden; rüşvetlerden, yolsuzluklardan, kumpaslardan;işini layıkıyla yapan savcıların, yargıçların,hakimlerin, komiserlerin ve de polislerin nasıl oradan oraya dağıtıldığından; sosyal medyaya getirilen kısıtlamalardan, özgürlüğü elinden alınmış basından; dinlemelerden, seçim sürecinde kullanılan ötekileştirici,bölüştürücü dilden; Van depremi sonrası ortada kalan perişan insanlardan söz ediliyor konuşmada.
Aslında yaşanmış, bilinen şeyler anımsatılıyor; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde herkesi kucaklayıcı olmak gerektiği; yapılan yanlışlardan kaçınılması gerektiği vurgulanıyor.
Başbakan alınıyor bu söylenenlerden ve olanlar oluyor sonunda. Haşim Kılıça yapamadıklarını Fevzioğluna yapıyor; bi çeşit onun acısını çıkarıyor kendince.
Edepsizlik etme! diye parlıyor Erdoğan; siyaset yapıyorsun diyor Fevzioğluna.Sağına soluna çıkışında haklı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ve ayağa kalkıyor sonra.Aynen Davosta olduğu gibi. Bıraksalar kürsüye yürüyecek, bi güzel pataklayacak Barolar Birliği Genel Başkanını. Bırakmıyorlar. O da çekip gidiyor tabii. Ardından Cumhurbaşkanı da terk ediyor salonu, Gelelkurmay Başkanı da
Haydaaaa!
Ulusal Kanalda Hüsamettin Cindoruk konuk. Sunucu eski kurda soruyor düşüncelerini sıcağı sıcağına.
Böyle bir olaya ilk defa tanık olduğunu söylüyor Cindoruk ve ekliyor: Başbakanın sağlık durumu iyi değil.
Birdenbire gündem değişiyor doğal olarak. Televizyonlar akil adamlara ulaşma yarışında. Ağzı olan konuşuyor. Ne işi varmış Fevzioğlunun orada, Böyle konuşmaya ne hakkı varmış; çok uzun konuşmuş, yakışıksızmış, ayıpmış, mış, mış, mış
Yorumlar hep biçimsellik üzerine; içeriğe bakan yok.
En iyi yorumu Çölaşan yaptı ertesi gün Sözcüdeki köşesinde: Türkiye Barolar Birliği Genrel Başkanı, koskoca profesör kürsüde şarkı söyleyecek değildi ya; okuyacağı metni önceden Başbakana gösterecek değildi ya; ondan izin alacak değildi ya
İşte böyle tarihi bir gün daha yaşadı Türkiye. Ne mutlu bize!
Mustafa Esmer Cengiz